17' Yürekte paydah olmuş yaralar

1.7K 235 58
                                    

1415, lost

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1415, lost

Sarmaşıklar tek katlı evin çatısını kaplamıştı. Adımları geriye gidiyordu sanki, eve varmak istemiyordu. Kim Taehyung'a olan özlemi yüreğini sıkıştırıyordu. "Merhaba." dedi bir ses, arkasını döndüğünde gördüğü kişiye gülümsedi. "Merhaba, biraz konuşabilir miyiz?" diye sordu, bir banka oturdu. Evin bahçesi kışın ortasında ortaya çıkan güneş ile sıcacıktı. Genç beden yanına otururken gözlerini tek bir noktaya dikmişti. Kurumuş dalları ile bir erik ağacıydı. Görkemini kaybetmiş duruyordu.

"Jeon Jungkook, neden buraya geldin?"

İnsanlarla arası iyi olabilen biri hiç olmamıştı Jungkook. Aile üyeleri ve Jimin dışında kimse onun düşüncelerini tam anlamıyla kabul etmemişti. Yüreğine bir ağırlık bırakıyordu bu gerçek. İnsanlar ile nasıl konuşabileceğini bilemiyordu. "Birileriyle konuşmaya ihtiyacım var." dedi, içindekileri ne Jimin'e, ne aile üyelerine, ne de Kim Taehyung'a anlatabiliyordu. Bir şeyler artık olmalı ve onu bir noktaya taşımalıydı. İçinde dönüp durduğu bu döngü nefesini kesiyor, onu hayatsız bırakıyordu. "Benim yanıma sadece konuşmak istediğinde geliyorsun." dedi yanındaki beden, ona aksini iddia etmek istese de yapamadı, gerçekti bu. Jeon Jungkook ne zaman konuşmak istese onun yanına gelir, sarmaşıkların çatısını kapladığı evin önündeki ahşap banka otururdu. Evin içini hiçbir zaman görmemişti.

Kim Taehyung bir hayali varlı gibi geliyordu ona. Onu görebilen, ona dokunabilen tek kendisiydi. Bir gün parmaklarının arasından kayıp gitmesinden, onu yitirmekten korkuyordu. Bir hayal olabileceği gerçeği ürpertiyordu içini. "Büyükbaban hayatta olsaydı seninle gurur duyardı." Başını hemen yanındaki bedene çevirdi. Yüzünde derin çizgiler peydah olmuş, saçları ak bir renge bürünmüştü. Büyükbabasının eski baklava desenli süveterlerine benzer bir tane üzerindeydi. Koyu renk bir gömlek geçirmişti onun altına. "Sanmıyorum, hiçbir şey gelmiyor elimden. Bir Omega olarak yapabildiğim tek şey bir Alfa'ya aşık olmak oldu." Jungkook derin bir nefes alıp verdi, onun hakkında düşünmek bile yüreğini yaralıyordu.

"Erdem önemlidir, Jungkook. İnsanlar erdemlerini kaybetmemek için yaşarlar. Hayata devam edebilmelerinin yegane yolu budur. Sen erdemi ruhuna hapsetmiş, onu benimsemişsin. İyi bir çocuksun. Jeon adının varlığını yaşatıyorsun."

Jeon Jungkook erdemli bir insan olmak için çabalamıyordu. Yaşamak istediğinden bile emin olamadığı bir dönemin ortasına Kim Taehyung gelmiş, tüm ağırlığıyla hayatına girmişti. Yaşamın içinde dönüp durmaktan başka bir şey yapmıyordu. "Betalar hiyerarşiden nefret etmeye başladı. Alfaların üstünlük kurduklarını, kendilerini geri plana attıklarını, onlar için işçi sınıfından ibaret olduklarını düşünmeye başladılar. Omegalar evlilik için kendilerine yaklaşmıyordu. Yeterli bir statüleri ya da işlerde mevkileri yoktu. Aile içerisinde Alfa olan kardeşin ayrıcalıkları, Beta olan kardeşin öfkesini körüklüyordu. Adil bir hayat istiyorlardı ama bilmedikleri bir şey vardı, hayat Kurtlara adil davranır." Adamın gözlerinin içine bakarken gördüğü mavilik okyanus kadar derindi. Yaşlı gözleri arada çatıya asılmış sarmaşıklara kayıyordu.

yıldızları yakalamak' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin