-
Bitki Bilim Enstitüsü'nün önünde dikilirken kendini tuhaf hissediyordu Jeon Jungkook. Babasına hesap sormak istemiyor olsa da Bay Min'in sözleri aklından çıkmıyor, oraya yerleşiyordu. Derin nefesler alıp verirken kapıda dikilen, kendisine bakan güvenliğe kimliğini gösterdi.
Enstitünün içerisinde gergin bir havanın bulunduğu hemen fark ediliyordu, herkes koşup duruyordu ve kimse sırt çantasını bir omzuna asmış Omega'yı kimse umursamıyordu. Babasının odasının nerede olduğundan emin olamıyordu, o gün balkonda bulmuştu babası onu. Birini durdurdu, babasının odasının nerede olduğunu sordu. "İkinci katta, mavi kapılı oda." dedi genç adam, onun yanından gelip geçerken birkaç saniyeliğine durdu. Jungkook merdivenleri çıkarken kendini gergin hissetmekten alıkoyamıyordu.
Mavi kapının üzerinde sadece siyah bir tabelada Jeon yazıyordu. Kapıyı tıklattı, içeriden babasının cılız sesini duydu. Kapıyı geriye doğru açtı. Babası beyaz önlüğünün içinde, sandalyesinde oturuyordu. Önündeki kâğıtlara gömülmüş hâlde bulmak beklediği bir durum değildi. Onu Kim Taehyung'u ararken bulmuş olmayı umuyordu. "Baba." diye seslendi, adam başını kaldırarak ona baktı. "Jungkook, ne yapıyorsun burada?" diye sordu, ayağa kalkarak onu karşıladı. "Sana bir şey sormaya geldim." dedi Jungkook, onun kendisine yaklaşmasına izin vermedi.
"Alfa mısın?"
Babasının kaşları çatılırken olduğu yerde kaldı, gözlerini ona dikti. "Bir soru sordum baba, Alfa mısın yoksa Beta mı?" Jeon Sanghyuk yutkundu, bedenini masaya yasladı. "İnsanların benim hakkımda olan düşünceleriyle mi yargılanacağım senin tarafından Jungkook? Onlara inanacak, sonra bana hesap mı soracaksın?" Jungkook yutkunmaya çabaladı, gözlerinin dolmasına engel olamıyordu. "Ben Beta'yım, Jungkook. Bana inanır mısın, bilmiyorum ama benim türüm bu. Kardeşinin Alfa olmasından endişe endiyorum, doğru ama ben değilim. Kim senin aklını karıştırdı, bilmiyorum." Jungkook kendini suçlu hissediyordu, bir şey demek istiyor olsa da yapamıyordu. Ona haksızlık yapıyor olmasına katlanamıyordu. "Ben özür dilerim." dedi Jungkook, kafası allak bullak olmuştu, kime inanacağı konusunda kafası yine birbirine girmişti.
Sandalyelerden birine oturdu Jungkook, başını ellerinin arasına aldı. "Baba, ben ne yapacağımı bilmiyorum. Taehyung'u kaybettim, seni de kaybetmekten korktum. Her şeye inanıyorum çünkü ipucuna ihtiyacım var. Her kelimeye koşuyorum." Babası karşısında kalan sandalyeye oturdu, uzandı ve Jungkook'un ellerini tuttu. "Bebeğim, biliyorum. Birkaç ay içinde çok zor şeyler yaşadın ama sana söz veriyorum, her şey düzelecek. Taehyung'u alacağız ve onu sana getireceğim. Jungkook, benim sözlerime inan, güven. Seni seviyorum, kimse sana dokunamaz." Jungkook'un gözyaşlarını sildi ellerini bırakarak, "Sana güveniyorum, özür dilerim." dedi Jungkook, onun saçlarını okşadı.
Arkasına yaslandı ve sakinlemeye çabaladı. "Sana kendimi ispat edeceğim, Jungkook. Biliyorum, seni fazla dirençli yaptık. O yüzden zor olacak ama odaklan, tamam mı?" Jungkook derin bir nefes alıp verdi, gözlerini babasının gözlerine dikti. Hiçbir şey yoktu ilk başta. Odanın kendi kokusuna biraz alkol kokusu ve bitkilerin kokusu karışıyordu. Hiçbir his bulamadı ama sonra, hissetti. Babasının hafif feromonlarını aldı. Beta feromonları yüzünü buruşturmasına neden oldu. Gözyaşları bir anda gözünden süzülmeye başladı. "Babanın feromonları bile mi kötü geliyor?" Jungkook gülümsemeye çabalayarak başını salladı, "Tamam, ağlama artık. Eve git ve dinlen. Sana Taehyung'u getireceğim, söz veriyorum. Gözlerini açtığında onu yanında olacak ve sana sarılacak." Ayağa kalktı, babası da ayaklandığında ona sarıldı Jungkook. Tüm bu olanlara rağmen hâlâ onun için her şeyi yapmaya çabalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızları yakalamak' taekook
Fanfiction•Omegaverse• Jeon Jungkook hayatında ilk defa bir Alfa'nın feromonlarının tadına baktığında kendini kontrol edebileceğini sanmıyordu.