🌒
Evin kapısı sinir bozucu bir ses ile kapanırken yavaş hareket etmenin bir anlamı olmayacağına karar verdi Jeon Jungkook. Çamur içinde kalmış ayakkabılarını kenara koydu, merdivenden birinin indiğini belirten ayak seslerini duydu. Annesi telaş içinde ona kollarını dolarken ne yapacağını bilemedi bir an, "Çok korktum, Kook." dedi, ona sarılmayı sürdürdü. Ailesini böyle telaşlandırmış olmak kendini kötü hissetmesine sebep olmuştu. Evet, onların endişe içinde olacaklarını tahmin etmişti fakat gözlerinin önünde annesini bu halde görmek çok farklıydı. Babasının Lider Beta'nın yanında olduğunu, onu aramak için ormanda bir ekip kurduklarını anlattı annesi. "Tüm bunlar için üzgünüm." diye mırıldandı, annesi ona üzerindekileri değiştirmesi gerektiğini, babasına eve döndüğünü haber vereceğini söyledi.
Arkadaşları ile yaptıkları kampın üzerinden yirmi dört saat bile geçmemiş olmasına rağmen kendini bir haftadan uzun bir süredir uykusuz kalmış hissediyordu. Alfa'yı ormanın sınırındaki evde yalnız bırakmış, kurda dönüşmüş ve birkaç dakika içinde ormanı gerisinde bırakmıştı. Biraz daha kasabada görünmezse tüm ormanın içine yayılacak bir Beta sürüsünün kendisini aramaya çıkacağını biliyordu ki düşüncelerinde yanılmamıştı. Üzerindeki kıyafetlerden kurtuldu, bir eşofman altı ve beyaz, bol tişört giydi. Alt kata indiğinde annesinin telaşlı halinin son bulmadığını görmek içinin acımasına sebep oldu, kollarını ona dolayarak iyi olduğunu dile getirdi defalarca.
Babası evin kapısının sert bir şekilde açılmasına sebep olurken salondaki koltukta oturmuş, annesinin onun için hazırladığı yasemin çayını içiyordu. "Neredesin sen?" diye sordu babası, annesinin sakin karşılaşmasının aksine sinirlendiği her halinden belli oluyordu. "Baba..." diye mırıldandı ayağa kalkarken, "Jungkook, korkudan delirdik. Sana bir şey oldu, biri zarar verdi sandık." dedi babası, bu kez sesi titremiş, kızgınlığın yerini tüm gün boyunca yaşadığı endişe almıştı yeniden. "Özür dilerim, sizi telaşlandırmak istemedim ama haber de veremezdim. Konuşmamız gerek." Jungkook yerine geri oturdu, sıcak yasemin çayı dolu fincanı eline aldı ve dudaklarına götürdü. Büyükbabasının evinde geçirdiği saatler geride kalmış, kendi sıcak evinde, yorgun bir durumdaydı. Aklı tamamen Alfa'daydı, ne kadar iyi olduğunu ve bir saldırı karşısında kendisini savunabileceğini temin etse de düşünmeden edemiyordu onu. Babası saatlerdir nerede olduğunu sordu ona, büyükbabasının evinde olduğunu dile getirirken elindeki fincanı meşe ağacından yapılmış sehpanın üzerine bıraktı.
"Bir yaralı Alfa var."
Jungkook'un sözleri evin içinde kısa süreli bir sessizliğe sebep oldu, "Kamp yaparken Beta çocuklardan biri geldi, sinirlenip yürüyüşe çıktığımda buldum onu. Saldırıya uğramış ama hayattaydı. Büyükbabamın evine götürmekten başka şansım yoktu. Onu bırakamazdım, öldürürlerdi." derken kelimeleri hızlı bir şekilde söylüyor, kendisini anlamasını bekliyordu. Ailesine gerçeği anlatması konusunda cesaretli olmasının bir yanı da Kim Taehyung denen Alfa'nın ona babası hakkında verdiği bilgilerdi. "Jungkook..." dedi annesi, onun yanına oturarak bir elini oğlunun omzuna koydu. "Babamı tanıyor, senin ilaçlar üzerine çalıştığını söyledi." Jungkook konuşurken babasının gözlerinin içine bakmayı ihmal etmiyordu, ondan gelecek bir tepkiye ihtiyaç duyuyordu içinde. "Kaç yaşında?" diye sordu Jungkook'un söyledikleri hakkında bir yorumda bulunmaktan kaçınarak, "Benden büyük olduğuna eminim." demekle yetindi sadece, babası kalktı ve yolunu merdivenlere çevirdi. O zaman bu konu hakkında tek kelime bile etmeyeceğini anladı Jungkook, sessiz bir şekilde, annesi ensesindeki saçları sevmeye devam ederken çayını içti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızları yakalamak' taekook
Fanfic•Omegaverse• Jeon Jungkook hayatında ilk defa bir Alfa'nın feromonlarının tadına baktığında kendini kontrol edebileceğini sanmıyordu.