Yemek masasının etrafına toplanmış insanlarda gözlerini gezdirdi ve uzak bir hâyâlin gerçeğe dönüşüne baktı. Ebeveynleri, kardeşi, sevdiği adam, en yakın arkadaşı ve yeni zamanda kuzeni olduğunu öğrendiği Min Yoongi vardı. Her şey ona tuhaf geliyordu. Dün gece Kim Taehyung'un kolları arasında uyanmıştı, babası iyiydi, büyükbabasının yaşadığı gerçeği vardı. Jeon Jungkook aniden bir rüyadan uyandırılacağı hissini geride bırakamıyordu.
"Büyükbabamın hayatta olduğunu bilmiyor muydun sahiden?"
Babasına karşı yönelttiği soru herkesin bakışlarının ona dönmesine neden oldu. "Bilmiyordum, Jungkook. Babam benden bile sakladı, ben de hâlâ inanamıyorum. Onu karşımda gördüğüm anı görseydin keşke... Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım." Jeon Sanghyuk'un kendini savunuşu Jimin'in gülmesine neden oldu, Min Yoongi gözlerini karşısında oturan Omega'ya çevirmişti. "Tuhaf. Neden böyle bir şey yaptı? Kendi ailesini bile umursamayacak kadar isteklerine bağlı olması bana garip geliyor." dedi Jungkook, çok sevdiği bir insanın özlemiyle yaşadığı senelerin sonunda sevinmesi gerekirken neden yapamıyordu? "Büyükbaban her zaman tuhaf biriydi ama bunu yapacağını ben bile tahmin etmezdim." dedi annesi, Jungkook'a biraz daha yemesi gerektiğini söyledi.
İnsanların düşüncelerini okuyabilmek isterdi. O an akıllarından geçenlerin neler olduğunu bilmek atacağı adımlar için iyi bir yol gösterici olabilirdi. "Ben biliyordum." Saatlerdir sessiz kalan Jiae sonunda konuştuğunda asıl şaşkınlık bu olmuştu. "Bir gün okuluma geldi, benim Alfa olacağımı ve dönüşümü ilk hissettiğim an babamı aramam gerektiğini söyledi. Ona bu zamana kadar nerelerde olduğunu sordum ama onun için endişelenmemin yersiz olduğunu, bu görüşmenin aramızda bir sır olarak kalması gerektiğini söyledi." Jiae o gün yaşadıklarını anlatırken Jungkook kendini kötü hissediyordu, neden ona gelmemişti? Alfa olamayacağı için büyükbabasının gözünde bir önemi yok muydu?
Biraz hava alacağını söyleyerek masadan kaldı, babası Alfaların nöbet tutuyor olduğunu dile getirse de umursamıyordu. Omega'nın birini sırf biraz kafa dağıtmak için sokaklarda geziyor diye öldürecek değillerdi, öyle umuyordu. Ceketini üzerine geçirdi, siyah botlarını giydi ve kendini soğuk havaya attı. Rüzgâr saçlarının birbirine girmesine neden oluyor, soğuk hava yüzüne çarpıyordu. Deri ceketini üzerine geçirmiş bir Alfa sokağın başında ileri geri yürüyordu. Jungkook'u gördü, başını eğerek selam verdi, bakışlarını ondan çekti. Jungkook yanından geçerken onun baskın kokusunu soludu. Alfa güçlü olmalıydı. Tüm bu insanları nerede sakladıklarını merak ediyordu.
Kendi adım seslerine karışan başka sesler duyduğunda yavaşladı. "Korkma, benim." dedi Taehyung, onun yanına geldi ve beraber yürümeye başladılar. "Kendini kötü mü hissediyorsun?" Alfa'nın sorusuna nasıl bir yanıt vermesi gerektiğini bilmiyordu. "Hayatımın büyük bir bölümünü Alfaların dünyada olmadığını dinleyerek geçirdim. Seni buldum, sonra diğer Alfaları gördüm. Zaman içerisinde daha fazla sayıda olduklarını öğrendim. Anlam veremiyorum. Neden bu değişim gerekli gibi gösteriliyor? Alfalar en başından Betaların elindeki bu gücü alamazlar mıydı?" Jungkook kendi içinde biriken soruları dile getirdi, Taehyung bir kolunu onun omzuna atarak kendine çekti Jungkook'u.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızları yakalamak' taekook
Fanfic•Omegaverse• Jeon Jungkook hayatında ilk defa bir Alfa'nın feromonlarının tadına baktığında kendini kontrol edebileceğini sanmıyordu.