Bölüm 23

102 5 1
                                    

Problem olmadığını düşünüyordu ama problemin büyüğünü ben çoktan planlamıştım. Patika yola girdiğimizde Şahin'e her şeyi bildirip hareketli konum gönderdim ve nereye gittiğimizi, neyle karşılaşacağımı bilmediğimi belirterek Serkan astsubayla birlikte gelmesini istedim.

ŞAHİN..

Mete'den o mesaj geldiğinde başımın ağrısı gelen şokla birlikte iki katına çıkmıştı. Hemen Serkan astsubayı aradım.

"Komutanım"

"Ne var Şahin sevgilin miyim ben senin canın sıkıldığında arıyorsun."

Her zamanki enerjisiyle açmıştı telefonu ama uzatacak vaktim yoktu.

"Komutanım bu Raşit her şeyi öğrendi."

"Neyi öğrendi"

"Komutanım sizin de bildiğiniz şeyi işte. Meteyle aramızdakini."

"Ben orasına karışmam şahin artık sizin meseleniz"

"Komutanım mesele o değil. Raşit uzman Meteye çok garip davranmış ve arabasıyla patika yola sokmuş. Mete bana mesaj attı gariplik sezmiş yardım istiyor. Hareketli konum attı."

"Kapa telefonu ben Raşiti arıyıcam"

O arada ben de Meteyi defalarca aradım mesaj attım ama telefonu kapalıydı.

Yatağımdan hızlıca doğruluğumda başım döndü kısa sürede toparlanıp kıyafetimi değiştirdim. Kapıyı açıp koridora çıktığımda kimsenin dikkatini çekmeden asansörlere yöneldim ve arkamdan hemşirenin seslendiğini duydum.

"Şahin bey"

Arkamı dönüp "efendim"

"Nereye gidiyorsunuz iyi durumda değil siniz"

"Ben iyiyim sorun yok dışarıda biraz hava alıcam"

"Yardım edebilirim"

"Gerek yok teşekkürler"

Asansörden inip çıkışa yöneldiğimde telefonum çaldı. Arayan Serkan astsubaydı.

"Şahin ben senin söylediklerini çaktırmadan Raşitle konuştum ama gerçekten terslik olduğu belli. Gayet normal ailesiyleymiş gibi anlattı. Sen neredesin."

"Hastanenin önündeyim komutanım ne olur çabuk gelin o çocuğa bir şey olursa kendimi affetmem"

"Bekle geliyorum"

Telefonu kapatıp cebime koydum. Korkudan ve sinirden ellerim titriyordu soğuk soğuk terliyordum gözlerim dolmuştu. Kesin bir şeyler olmuştu.

15 dakika içinde Serkan astsubay kendi arabasıyla geldi. Hızlıca araca geçip konuma doğru hareketlendik.

"Komutanım ne dedi Raşit uzman."

"Çarşıdayım nişanlımla birlikteyim dedi. Hastaneye uğrayacağını biliyordum, ben de sordum hastaneye uğrayıp uğramadığını. Uğradım bi sorun yok Mete yanında dedi."

"Komutanım gidelim. Lütfen komutanım hızlı gidelim."

Patika yola geldiğimizde içimdeki 'Mete'ye bir şey oldu olacak' korkusu git gide artıyordu. Kısa bir süre sonra tam karşımıza kocaman bahçesi olan müstakil bir ev çıktı. Eve yıllardır kimse uğramamış gibi duruyordu. Bahçesi, evin yüzeyi, çatısı, her yeri pislik içindeydi kapının önünde 2 lüks araba vardı. Kapının önüne gelmeden Serkan astsubay arabayı durdurdu. Ben araçtan inecekken Serkan astsubay kolumu sıkıca tuttu. "Saçmalama Şahin. İçeride ne bok döndüğünü bilmiyoruz." Dedi. Gözlerinin içine baktım. "İşte beni korkutan da bu komutanım meteye ne yaptıklarını bilmiyoruz." Serkan astsubay silahını çıkarıp araçtan indi. Ben de araçtan inip Serkan astubayı takip ettim. Kapıya doğru yöneldiğinde içeriden sesler yükseliyordu. "Bebek ya bu nasıl da çırpındı köfte." Diye bağırarak konuşuyordu. O sırada ben akıl sağlığımı yitirmiştim. İçeriye daldım. Raşit uzman kapının önünde sigara içiyordu. Beni gördüğünde sigarasını atıp şaşkınlıkla baktı. İçeriden yine ses yükseldi.

"Ne oldu Raşit sigaraya boş diyodun yere mi yapıştın." Herkes bir ağızdan kahkaha atıyordu. Raşit uzmanı bir çırpıda itekleyip duvara yapıştırdım. Sonra seslerin yükseldiği odaya daldım. İçerisi duman altıydı. Gözlerinde maske olan 5 kişiyle karşılaştım. Hepsi de çıplaktı. Meteyi yerde yüzüstü baygın şekilde gördüm. Kanım çekildi. Ben ona dokunmaya, üzmeye kıyamazken. Hatta kendimden bile korumaya çalışırken ona yaptıklarının hesabını hangi biri verecekti?. Yerde içki şişeleri vardı koltuklarında arkaya yaslanıp donuk gözlerle bana bakıyorlardı. Yüzümde herhangi bir ifade yoktu, kalakalmıştım. Aralarından yaşlı ve esmer olan adam "Sen kimsin evlat" Dedi. Yüzüne bakıp yüne üzgün bir ifadeyle gözlerimi tekrar meteye çevirdim. Ona doğru yaklaştım. Bir şeyler mırındanıyordu o ses çıkardıkça yerden toz kalkıyordu. Kulağımı ona dayadım. "Öldüm mü, öldüm mü ben. Ne olur ölmüş olayım. Öldürün ne olur." Diyordu. Ama dedikleri yarım yamalaktı. Anlamakta zorlandım.

"Ölmedin Mete bak ben geldim."

"Öldüm ben."

Arkamdan Serkan astsubay geldi. Ben Mete'yi kucaklayıp hızlıca arabaya götürdüm. Vücudu ıslaktı onu bu halde görmek hayatımdaki bütün gerçekleri unutturmuştu. Arabanın arka koltuğuna yatırıp üzerini de bagajda bulduğum bi örtüyle örttüm. İyiydi, yaşıyordu ama hareket edemiyordu.

Arabanın torpido kısmını açıp orada gördüğüm çakıyı elime aldım ve kapıyı kapadım. Eve döndüğümde Serkan astsubay silahını çıplak adamlara doğrultmuştu ve kımıldamalarına izin vermiyordu. Ben gözü dönmüş bir şekilde yaşlı ve esmer olan herife yaklaştım ve çakıyı kasığına sapladım. Serkan astsubay arkamdan "yapma şahin" diye bağırırken aralarından genç olan üzerime atladı ve birlikte yere düştük ben çakıyı savurup genç olanı da yaraladığımda iki kişi daha üzerime çullandı ve bana vurmaya başladılar. Serkan astsubay; "Geri çekilin yoksa ateş ederim" dedi ve havaya bir el ateş etti. Ve onlar da üzerimden kalktı. Ama ben öfkemi dindirememiştim. Acıdan çığlık atan yaşlı esmer adama tekme atıp yere düşürdüm. Yerler tozla karışıp kana bulanmıştı. Çakıyı alıp tekrar yaşlı ve esmer olana yaklaştım ve boynuna tek hamlede sapladım. Duygularımı yitirmiştim. Yerde kıvranan adama acımıyordum. Bir diğer yaşlı olan bana bağırdı. "Lan napıyosun manyak herif öldürdün adamı." Odanın kapısının önünde silahını doğrultmaya devam eden Serkan astsubay yerinden kıpırdamadan şaşkınlıkla beni izliyordu. Genç ve yaralı olan kapıya doğru yöneldi ve Serkan astsubay da çıkmasına izin verdi. Peşinden koltuğunda Serkan astsubay beni durdurdu. "Bırak komutanım bırak" diye bağırdım ve bir şekilde elinden kurtuldum. Arabaya binmişti ama Arabanın anahtarını çoktan almıştım. Elimde sallayıp uzağa fırlattım. Çakının arkasıyla camı tek hamlede tuzla buz ettim. Tam o sırada Serkan astsubay beni yakaladı ve yere yapıştırdı. "Dur şahin yeter dur."

"Bırak komutanım yalvarırım bırak." Bıçağı elimden almış ve cebine koymuştu. Kollarımı kelepçeleyip arabanın içindeki adama silahı doğrultup dışarı çıkarttı ve tekrar diğerlerinin bulunduğu odaya soktu. Raşite de bir tekme atıp silahını istedi. Raşit korkmuş bir şekilde silahı Serkan astsubaya verdi. Hepsi odadaydı. "Herkes otursun yerde ölü bir adam olması sizin suçunuz herkes telefonunu bana fırlatsın." Dedi hepsinden telefonlarını aldıktan sonra. "Kahraman olmaya çalışan olursa kafasına mermiyi yer. Yemin ederim ki yer" sesi her zamanki gibi yüksek çıkmıştı. Serkan astsubay kapıyı kapatıp üstlerine kilitledi ve yanıma geldi.

PEMBE TESKERE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin