6 ay kadar önce başladığım serüvenimin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Atılan iki-üç oy, eklenilen bir-iki okuma listesi ve azıcık yorum bile beni her zaman mutlu etti. Çünkü içimde senelerdir tutkuyla harlanan bir yazma isteği ve çabası var. Bu benim ilk yazma denemem değildi, son da olmamasını diliyorum zaten hali hazırda paylaştığım birkaç hikayem daha mevcut. Umarım o hikayeleri de seversiniz. Yeni öykülerde, yeni düşünce sellerinde buluşalım. Umarım Friends, hayatınızın ufak da olsa bir noktasına temas edebilmiştir. Acemi olduğumun gayet farkındayım ancak şu satırları yazarken dahi heyecanlıyım. Bu benim ilk yazışım değil, evet. Ama bu benim ilk kitap finalim. Gerçi kitap demek doğru olmaz aslında. Mini kitap diyelim. Üniversite sınavıma çalışırken bir nebze olsun beni gerçek hayattan uzaklaştıran, stresimi azaltan ve omuzlarımdaki yüklerimi benimle paylaşan bu kurguya, ayrıca yazarken bana yardımcı olmuş yakın arkadaşlarıma ayrıca minnettarım. Ben kendime güveniyorum, umarım bundan sonra daha iyi yazılmış kurgularla karşınıza çıkarım. Beni profilimdeki linklerden takip edebilir, playlistlerime ulaşabilirsiniz! Ayrıca yazdığım diğer kurguları merak ederseniz, kapıları seven sevmeyen herkese açık <3
Dip not: özel bölüm düşünüyorum, umarım yapabilirim dşeödşödşd
İyi okumalar ✨•••
Genç kız telaşla eşyalarını doldurdu bavuluna. Onun için her geçen saniye birer kayıptı artık. Son anda bir bilet bulmuştu gitmek istediği yere. Bir buçuk saat sonra uçağı kalkacaktı ve kendini daha önce ayak basmadığı bir ülkede, bir şehirde bulacaktı.
Ne yaptığını bilmiyordu. Verdiği karar aşırı fevri ve başına buyruk gibi gözükebilirdi ama içinden gelen o sese, anılarına, arkadaşının gözlerinde gördüğü o çırpınışa tutunmuştu. Aklında ufak bir 'acaba?' düşüncesi bile nüksetmemişti. Belki de tehlikeliydi yaptığı şey, belki de her şeyi yanlış anlamıştı ama umrunda değildi. Bir kere aklına koymuştu yapacağı şeyi.
Fizik tedavisini geçen hafta tamamladıktan sonra kız aşırı rahatlamıştı. Artık elleri tutuyordu. Ayaklarının üzerine daha emin basıyordu. Bir anda kıyafetlerini katlayan eli havada dondu ve aklına rüyası sandığı o sahneler doluştu. Kıyafet elinden düştüğünde ve düğmesi yere çarpıp tok bir ses çıkardığında olduğu yerde sıçradı. Kulağına bir bardak kırılma sesi ilişti ve rüyası, ama aslında gerçek olduğunu tam da şu an fark ettiği o anısı, gözlerinin önünden geçti. Büyük bir şok yaşamaması onu daha çok şoka sokmuştu aslında. İçinden bir ses bunca zaman o anın aslında var olduğunu biliyordu. Her şey bir anda beynine nüfuz ettiğinde asıl şoku o zaman yaşadı. Verdiği karar doğruydu. Çıktığı yol doğruydu. Evet, belki hâlâ tamamen yerinde değildi hafızası. Ama şimdi parçaları birleştirdiğinde tek bir seçenek kalmıştı geriye.
Yere düşen kıyafetini hızlıca kaptığı gibi bavuluna attı ve yatağının üzerine çıkardığı diğer eşyalarını da bavula yerleştirip son kontrolünü yaptı. Tek bir bavul, bir sırt çantası ve bel çantasıyla gidiyordu. Uzun kalacaktı zaten bileti de tek yönlüydü. Yolculuğunun kesinleştiği ilk anlar belki geri dönüşü kısa sürer diye dönüş biletlerine de bakmıştı ama artık gerek yoktu. Onun gözünde her şey tamamdı artık. Emindi, orada kalışı baya uzun olacaktı.
Genç kız evi son kez kontrol edince kapıya doğru ilerledi. Elinde anahtarıyla dış kapıya ulaştı ve açtı. Ayakkabılarını giyişi, kapıyı kilitleyişi ve merdivenlerden inişi bittiğinde artık apartman kapısına ulaşmıştı. O kapıdan da derin bir nefes eşliğinde çıktığında artık yapacak tek bir şeyi kalmıştı.O'na gitmek.
Jungkook'a gitmek.
Chaeyoung, hastanede uyandığından beri bu fikir delice geliyordu ona. Jungkook ona sevgilim demişti. Tamam, evet belki de üç senesini unutmuştu ama o zamanlar böylesine arkadaş gördüğü bir insanla nasıl sevgili olmuş olabilirdi ki? Saçmalıktı.
Saçmalıktı.
Artık değildi.
Yarım saatlik araba yolculuğundan sonra havaalanına vardığında içi titredi. Şimdiden heyecanlıydı. Onu görünce ne tepki verecekti? Belki de deli zannederdi. Henüz zihnindeki ufak tefek anılarıyla bu işe girişmişti.
Pişman değildi.
Çünkü saatler süren uçak yolculuğu bittiğinde, aklında artık ufak tefek anılarının haricinde telefonunda yeni gördüğü yedeklenmiş mesajlar ve fotoğraflar da vardı. Bütün yolculuk boyunca kendine salak muamelesi yapmıştı. Nasıl onca zaman aklıma gelmemişti bunu yapmak? Sadece telefonunu karıştırsaydı, şimdi olduğu gibi, bütün anıları bir doküman gibi önüne serilecekti.
Gözlerinden yaşlar süzülüyordu artık. Ağır gelmeye başlamıştı çünkü. Anılar, sanki birer darbe gibi iniyordu zihnine. Zihninden çok kalbine. Herkes tam da bundan korkuyordu işte. Onun yavaş yavaş hatırlaması gerekiyordu ama her anı aynı anda yüklenmiş gibiydi. Sadece birkaç saatte üç yılını geri kazanmıştı ve bu ona çok ağır geliyordu.
Yıkılmış bir vaziyette indi uçaktan. Bavulunu zorla çekiştiriyordu artık. Yola çıkarken takındığı o güçlü, yıkılmaz ifadesi bir anda paramparça olunca boşluğa düşmüştü. Ne düşünmesi gerektiğini bilmeden yürüyordu.
Daha sonra zihni ona bir güzellik yaptı. Kapıların ardında kilitli kalmış ve az önce etrafa salınan bütün anıların arasından önemli bir tanesini çıkarttı su üstüne.
Kook'un annesini.
Chae aklına gelen adrese doğru gitmesi için bir taksi çevirdi. Jungkook'la kalmayı planladıkları eve. Umuyordu ki zihni onu bu sefer yanıltmıyordu.
Yanıltmayacaktı.
Kısa bir yolculuk sonrası elinde ve sırtındaki eşyalarıyla bir evin kapısına ulaştı. Müstakil evlerin olduğu bir semtti burası. Şaşırtıcı derecede sakin bir ortamdı. Şehrin trafiği yoktu bu sokakta. Ancak insanlar yürüyerek ulaşım sağlamayı tercih etmişe benziyordu. Hemen adapte oldu bu yere. Ve ulaştığı o evin kapısında biraz daha bekledi. Eli zilin üzerinde duruyordu ama... Korkmuştu. Haftalardır ilk defa bu kadar tedirgin olduğunu hissediyordu. Henüz tam oturtamadığı birkaç anısı hâlâ havada gezinirken kalbi bedeninin kontrolünü ele geçirdi ve daha Chaeyoung hazır değilken zile bastı. Kendine şaşırmıştı. Ama çabucak toparladı ve beklemeye başladı.
Kapı yavaşça açıldığında kız gözlerini kapattı. Sonra da sakince geri açtı ve karşısındakiyle göz göze geldi.
Gergince gülümsedi kız, oğlana. Oğlan hâlâ şaşkındı. Kapıyı, direkt açmıştı ama karşısında görmeyi beklediği kişi o değildi. Belki abisi gelir sanmıştı ama... İşte oradaydı. Chaeyoung'u ona bakıyordu. Onu beklemeyi, o düşünceyi günler önce bırakmıştı. Bu yüzden 'Hayal mi görüyorum ki?' diye düşündü birkaç saniye.
Ancak hiçbir hayal, bu kadar güzel değildi.
"Ben... Sana geldim Kookie. Beni içeriye almayacak mısın?"