Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın
Saat gece 2-3 arası, ara sokaklardan birinde, duvara sinmiş sigara içiyordum.
Birkaç sokak öteden mavi bir ışık yükseldiğinde gözüm oraya kaydı. İlk başta umursamayıp önüme döndüm ama ışık büyüdüğünde merak ederek ayağa kalktım ve yavaş adımlarla o sokağa doğru ilerledim.
İlerledikçe sıcaklık artıyordu. Sıcaklık arttıkça ensemden ter damlası aktığını hissediyordum.
Sokağın köşesine ulaştığımda mavi alevler gördüm. Daha sonra da onu.
Alevler aniden söndü, o da portal gibi bir şeyden geçerek kayboldu.
Geçmeden önce 1 saniye de olsa göz göze geldiğimize emin gibiydim.
Ya da... Bilmiyorum, belki de sadece öyle ümit ediyordum.
O an istediğim tek şey onu çizmekti.
Derin bir nefes alarak gözlerimi araladım ve elimdeki fırçayı diğer elimde duran paletteki mavi boyaya batırıp daha sonra tuvali boyamaya başladım.
Akşam olmak üzereydi, güneşin batışı güzel gözüküyordu.
Tabii görebilene.
Ve hayatı sevene.
Aslında pek de hayatı seven biri değildim. Sevmeyen biri de değildim gerçi. Yani, neden hayat bu kadar umrunuzda olan bir şeydi ki?
Yaşıyorduk işte. Ölecektik de, bu da bir gerçekti.
Hayatı sevmiyorum, seviyorum, hayat kötü, hayat iyi, hayat acımasız, hayat adil...
Herkesin hayatı farklıydı. Bazıları çabalamıyor, bazıları ise çabalıyordu.
Ortalama olarak 73 yıllıktır insan ömrü.
Eğer okuyorsanız, hayatınızın 16 yılı eğitime gider. Ki bu da sınıfta kalmamak ve sadece 4 yıllık bir üniversite ile oluyor.
Tıp gibi bir bölüm okusanız zaten sadece üniversite hayatınız 6 yıl. Onun üstüne başka sınavlara girip kendinizi yükseltmeye çalışacaksınız...
Neden bu kadar çabalamamız gerek?
Ortalama 73 yıllık insan hayatında, neden yıllarımı bunlara harcayayım?
Resmimin bittiğine emin olduğumda fırçayı paletin üstüne koyarak yere bıraktım ve birkaç adım geri gittim.
O an havanın fazla karanlık olduğunu fark ettim. Arkamı dönüp caddeye, daha sonra da gökyüzüne baktım.
Yıldızlar ve gülümseyen ay ile birkaç dakika bakıştım.
Başımı geri indirdim.
Yine resmime dalıp gitmiş olmalıydım. Saat 10'u geçiyor olmalıydı.
Tekrar önüme döndüm ve tuvalime baktım. Keşke her detayı ile çizebilseydim onu.
Ama her detayını görecek kadar bir vaktim olmamıştı.
Çantama eğilip eskiz defterim ve kalemimi, bir de sigaramı alıp sokağın öbür köşesine gittim ve yere çömeldim.
Dizlerimi kendime çekip defterimin boş bir sayfasını açtım. Daha sonra sigaramı yaktım ve sol elimle sigaramı tutarken sağ elimle çizmeye başladım.
Tekrar çizdim.
Tekrar, tekrar, tekrar.
Neden bu kadar aklıma kazınmıştı bilmiyordum. Bildiğim tek şey içimdeki onu çizme isteğimdi.
Haftalardır hiçbir şeyi çizme isteğim yoktu, tuvalim ve defterim boş gelip boş gidiyordu.
Ama onu gördüğümden beri sadece çiziyordum.
Kolundaki yara izlerini çizerken sigaramdan derin bir nefes çektim içime.
Lisedeyken öğle teneffüslerinde gizlice terasta ya da arka bahçede sigara içerdik.
Arkadaşlarım bana her sigara içtiğimde sanki ölmek istiyormuşum gibi içime çektiğimi söylerdi.
Böyle bir şey yoktu halbuki, intihara meyilli biri değildim.
Her zaman hayata bakış açımdan, davranışlarımdan dolayı farklı olduğumu söylerlerdi.
Bence her insan içinde farklıydı.
Sadece farklı olmaktan korktukları için birbirlerine benzemeye çalışıyorlardı.
Yanımda birinin durduğunu hissettim. Hissetmeyi bırak, zaten görüyordum.
Evsizlerden biri olduğunu düşündüm, başımı kaldırmadım.
Sigaramı havaya kaldırdım, "Sigara ister misin?"
Bir süre sessizlik oldu. O sırada elimdeki sigara hâlâ havada, diğer elimle de çizmeye devam ediyordum.
"Neden beni çiziyorsun?"
Anlamsız, soğuk, insanı katleden sesi duyduğumda kalemim de hareket etmeyi durdurdu.
Başımı kaldırıp tepemde dikilen kişiye baktım.
Oydu.
Yüzündeki dikiş izlerine daha dikkatli baktım ve geri defterime dönüp detayları çizmeye başladım.
"Hoşuma gidiyor."
"Ney? Çizmek mi?"
"Evet. Seni çizmek."
Yine bir süre sessizlik oldu.
"Delirmişsin sen." sesi, gerçekten deli olduğumu düşünen bir tonda çıkmıştı. Bir adım geri gittiğini hissettim.
Yokluğunu fark ettiğimde başımı kaldırdım. Gitmişti, yine.
Birkaç saniye öylece boşluğa baktım ve geri defterime dönerek yeni bir sayfa açtım.
"Deli kelimesi herkese göre değişir."
Kalemim boş kağıtta hareket etmeye başladı.
"Çizmem mi delice? Yoksa seni çizmem mi? Ya da seni çizme isteğim mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dabi x Reader (Bnha x Reader)
FanfictionRosina Jeff, 22 yaşında ve sokakta resim çizen bir kızdır. Hayatını evinden çok sokakta geçiren Rosina, bir gece ara sokaklardan birinde, sadece birkaç saniyeliğine bir adamı görür. İlhamını kaybeden Rosina, o garip görünüşlü adamı gördüğü ilk saniy...