Once bir alisveris merkezine gittiler. Aksam bulusacagi cocuklara hediye almak istiyordu minho.
Etrafa heyecan ile bakan kibumu gorunce gulumsedi.
"Istersen sanda bir kac tane oyuncak alayim?"
"Sacmalama minho kac yasindayim ben."
Minho iyice siritti ve sesini alcaltarak konusmaya devam etti.
"Belki bu dukkanda degil ama farkli bir dukkanda ihtiyaclarimiza ve yasina uygun oyuncaklar bulabiliriz."
Minhonun sozunun bitmesiyle kibum kipkirmizi olmustu. Cevap alamayacagini farkeden minho tekrar konustu
"Neyse hadi oyuncaklar bakalim."
Magaza muduru durum hakkinda bilgilendirilmis hemen kral ve prensin oldugu yere gelmisti.
"Hos geldiniz efendim. Size yardimci olmaktan onur duyarim. Isterseniz siz oturun ve bir seyler icin ben ve arkadaslarim hemen cocuklarimiz icin hediyeleri ayarlasinlar."
"Olmaz oyle." Dedi minho.
"Merak etmeyin efendim daha once de boyle bir organizasyonumuz olmustu. Cok memnun kalmislardi. Hediyeleri ayrintiyla secip kizli erkekli olacak sekilde ayrintiyla paketliyoruz."
"Iste simdi kesinlikle olmaz."
"N-nasil yani efendim."
"Hediyelerin paketlemesini istemiyorum. Hem oyuncaklarin bile cinsiyete gore ayrildigi bir gelecek birakacak kral degilim. Hediyeleri ben ve..." Kibuma donerek devam etti. "Prensim sececegiz."
Kibum ona hayran hayran bakarken cevap vermesi gerektigini bile fark edememisti.
"Ah tabi..." Dedi en sonunda. Mağazanın müdürü onlarin yolundan cekilmis ve hediyeleri secebilecekleri alana yonlendirmisti.
"Kibum kendine gel artik." Dedi minho kibum un gozlerini ondan alamadigini fark edince.
"Ah kusura bakma."
"Etkilendin." Dedi minho siritarak.
"Kim etkilenmez ki. Yani ben seni hep kuzenim hep yakinim olarak gordum ama bir kral olarak ilk gorusum bu sanirim. Cok iyisin. Gercekten cinsiyet ayrimini bu kucucuk olayda bile dusunmen..."
"Oyuncaklarla oynayabilelim diye yalan soyledim."
"Her guzel seyi boyle sakalarinla batirmasan olmaz zaten."
"Sen de bana kuzenim diyerek etkilendim lafini batirdin. Ödestik o yuzden."
Kibum ona sasirarak bakti.
"Kuzenim derken... Yani biliyorsun."
Minho omuz silkti.
"Bilmiyorum."
Kibum bununla minhonun elini tuttu.
"Yapma kalabalik burasi..."
"Tamam kusura bakma..." Dedi kibum elini cekti.
"Kusur degil zevk ama baska yerde." Dedi minho ona gulumseyerek. Kibumda ona gulumsedi. Ve oyuncak secmeye basladilar ayni zamanda cok da eglenmislerdi.
Isleri bittiginde biraz yorulmus olsalarda yuzleri guluyordu.
Jonghyun ile beraber arabaya yonlendiler.
"Simdi nereye gidiyoruz?"
"Yemek vakti."
"Ah evet ben de acıkmıştım."
Minho ona sertce baktı.
"Neden söylemiyorsun daha önce."
"Yani aklima gelmemiş minho..."
Jonghyun aralarina girdi.
"Etrafimiz kalabalik efendim biraz sakin olun."
Minho bu uyariyi cok umursamamisti ama yine de toparlandi ve arabasina bindi. Diger ikisi de onunla beraber arabaya bindiler.
Jonghyun siritiyordu.
"Jonghyun bir saniye daha siritacak olursan yumrugu yiyeceksin."
Jonghyun daha da siritti.
"Kralim olur mu oyle sey. Siz emredin ben kendime atarim yumrugu. Siz randevudasiniz yaninizdakine ayip olur simdi."
"Gercekten kafani vurdurtucam az kaldı." Dedi minho yanindakinin kikirdamasiyla kibuma dondu.
"Sende mi? Bizimle dalga geciyor farkindasin degil mi?"
"biz de o ve taemin ile dalga geçeriz olur biter takılma bu kadar." dedi kibum hala kıkırdıyordu. "hem haklı resmen randevu da gibiyiz."
"ne var yani evleneceğim adamla bir randevuya çıkmak istedim suç mu?"
jonghyun gülmeye devam ederken kibum un gülmesi durmuştu. araba da bir tuşa basarak jonghyun ile aralarında ki camı kapattı ve minho ya döndü. minho kaşlarını çatmış ona bakıyordu. kibum onu öpmeye başladığında ise camın neden kapatıldığını fark etmişti. o da kibuma karşılık verdi.
kibum ne olduğunu anlayamadan minho onu kucağına çekmiş bir eli ensesinde diğeri bacaklarındaydı. kibum resmen şu an onun hapsindeydi ve oradan kaçmaya hiç niyeti yoktu.
minho ise nasıl sürekli bu pozisyona geldiklerina asla anlam veremiyordu. erekte olduğunu fark ettiği an öpüşmeyi kesip kibumu üzerinden indirdi. neden erekte olduğunu da anlayamıyordu bu güne kadar hayatında hep kadınlar olmuştu ve bundan gayet memnundu. acaba kibum bir kadın kadar güzel olduğu için mi böyle oluyordu? kibum un şaşkın bakışlarıyla sorularından sıyrılıp evleneceği adama döndü.
"özür dilerim ama bugünlerde fazla hassasım biraz daha ileri gidersek bu arabadan inemeyeceğiz gibi görünüyor."
kibum onun önünde ki şişkinliği fark edince utanmıştı.
"böyle utangaç davrandığında işler benim için daha da zorlaşıyor kibum." diye mırıldandı minho. kibum tam olarak duyamasa da az çok anlamıştı. araba durana kadar ikisi de tek kelime etmedi. zaten minho gözlerini kapatıp başını arkasına yaslamıştı kibum da öylece yolu seyretmişti. araba durduğun da ikisi de toparlanmıştı.
minho kibuma kaçamak bir bakış attıktan sonra yüzüne bir gülümseme yerleştirip onun için açılan kapıdan çıkarak arabadan indi. jonghyun tam bir şeyler söyleyecekken minho dan gelen gerginliği hissedip sustu. aradaki cam kapandıktan sonra neler olmuştu acaba aralarında. jonghyun bunu sorgulamayı sonraya saklayıp minhonun yolunu açtı. japonyadaki en ünlü kore restonatına gelmişlerdi.
"gerçekten mi minho?" dedi kibum bıyık altı gülerken. "bu denli ırkçı olduğunu düşünmemiştim."
"damak tadının ırkçılıkla bir alakası yok." kibum ona gözlerini devirdi.
"elbet sevdiririm sana ben japon yemeklerini."
Minho tek kasini kaldirarak ona bakti.
"Etkile beni."
Kibum da siritti.
"Onu yaptigima inaniyordum ama..."
Bu laf uzerine minhonun adimlari bir anligina duraksadi. Arkasindan gelen Jonghyun az daha ona carpacakti ki kendini son anda kurtardi.
Minhonun masasi o gelmeden hazirlanmis. Her sey sevdigi hale getirilmis yiyeceklerin hepsi test edilmisti. Herkes kralin oturtmasini bekledikten sonra kosusturmaya basladi. Minho masasinin tek kisilik oldugunu gorunce jonghyun a bakti. Jonghyun hizla bir kac kisiyle konus ve masa bir anda iki kisilik olup kibum da karsisina oturtulmustu.
"bana masanızda yer ayırdığınız için teşekkür ederim sayın kralım."
minho onun söylediklerini hiç umursamamış aklı hala önceki duyduklarındaydı.
"sen etkilenmiyor musun?"
"ne?" dedi kibum anlayamamıştı. minho sesini biraz daha alçaltarak konuştu.
"araba da olanlardan bahsediyorum. benim ne hale geldiğim ortada sen etkilenmiyorsun?"
kibum sorusuna cevap vermeden başını yemeklere eğdi yiyecek güzel bir şey arıyordu. minho ise bir süre onu bekledi ama cevap gelmeyince ümidini kaybedip o da yemeklere döndü. kibum onun suratını asık görmekten hiç hoşlanmamış en sonunda konuştu.
"etkilenmesem masanda oturmazdım minho. ilk gördüğüm erkek sen değilsin umarım farkındasındır."
minho bununla kaşlarını çattı.
"ne demek şimdi bu?"
"şimdi burası yerimi yani? başka zaman konuşuruz bunları."
minho ona hak verse de içinde bir yer bu duruma aşırı sinir olmuştu. normalde bayılarak yediği yemekleri şu an sırf öylesine yiyor arada bir kibuma kaçamak bakışlar atıyordu. ne demek ilk gördüğü erkek o değildi? kendisi ilk defa bir erkekle öpüşüyordu ama bu kibum için geçerli olmak zorunda değildi gerçekten. kim bilir kaç kişi... minho daha fazla düşünmemeye çalışarak yemeğine odaklandı.
kibum ise bu işten keyif alıyordu. minho onu kıskanmış gibiydi ama tabi hepsi rol de olabilirdi. rol bile olsa kibum un hoşuna gidiyordu.
bir süre sonra jonghyun gelip ayrılma vakitlerinin geldiğini söylemişti.
**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
...KARDEŞİM İÇİN...
FanfictionKardeşi için her şeyi göze almış olan bir kral Minho ve bu uğurda kullanılan zavallı prens Kibum işin garip tarafı kullanılmış olmak onu o kadar da üzmüyordu...