beklenen gün gelmişti. bu gün düğün vardı ve bu yüzden her yerde ayrı bir koşuşturma. saat ilerledikçe minhonun içi içine sığmamaya başlamıştı. aşık olduğu adamla evleniyordu. bir yanı da biraz buruktu. bir şeyler yanlış hissettiriyordu.
minho oynadıkları oyun yüzünden kötü hissediyordu. her şeyi kibum a anlatmak istiyordu. bu şekilde evlenmek istemiyordu. minho bunları düşünürken jonghyun odasına girdi."bir eksik var mı dostum ya da istediğin bir şey?"
minho başını hayır anlamında salladı. jonghyun ona bakınca kaşlarını çattı.
"neyin var senin?"
"o kadar mı belli oluyor?"
"e yani minho anlat bakalım ne canını sıkıyor?"
minho derin nefes aldı.
"sence canımı ne sıkıyor olabilir jonghyun? biraz sonra evleniyorum."
"hala mı bu konu minho." jonghyun utançla başını çevirdi. minho sinirlendi.
"evet hala bu konu masum birini kandırıyor olmak beni çıldırtıyor gerçi-" dedi minho ilk defa olayı bilen birine kibuma gerçekten aşık olduğunu söyleyecekti jonghyun lafını kesti.
"dayanıyorum ya artık ne olursa olsun sen benim en yakın arkadaşımsın daha fazla senden saklayamayacağım olanları."
minho kaşlarını çattı.
"Ne anlatacaksın?"
"Bak kibum sandığın kadar masum değil tamam mı? Meğer bize oyun yapmışlar ben de sonradan öğrendim."
"Ne oyunu kim oyun yapmış? Yoksa başkası mı var kibum un hayatında?"
"Yok hayır öyle bir şey değil. Başkası yok ama Taemin ve kibum plan yapmışlar bizim arkamızdan. Meğer kibum sana çocukluğunuzdan beri zaten aşıkmış ve senin onu kandırdığını bunların hepsinin oyun olduğunu biliyormuş zaten."
minho bir şey söylemeyince jonghyun daha da endişelendi.
"bak minho ben de çok sonradan öğrendim dostum gerçekten. ne karar verirsen arkandayım biliyorsun. canımı istesen-"
"canını istesem alırım zaten jonghyun bunun arkadaşlığımızla bir alakası yok ben senin kralınım."
jonghyun kırılmıştı ama şimdi bunun sırası değildi.
"haklısın kızgın olmanı anlıyorum ama sana söylemem hiç bir şeyi değiştirmeyecekti ki. sen zaten evliliği çoktan kafaya koymuştun. hem yavaş yavaş kibumdan da etkileniyor gibiydin... ben sandım ki."
"sandın ki ben de ona aşık olurum ve vicdanın rahatlar."
"minho ben..." minho onun sözünü kesti.
"peki benim vicdanımı hiç düşündün mü? düşündüğün gibi ona aşık olsaydım onu kandırmamış mı olacaktım? masum bir evlilik mi olacaktı aramızda ki?"
"minho yemin ederim çok pişmanım. senin böylesine rahatsız olduğunu ben gerçekten bilmiyordum."
minho içinde ki kızgınlığı durduramıyordu. aptal yerine koyulmuş olmak çok ağır geliyordu. daha ağır gelen tek şey ise Kibum un yani aşık olduğu adamın gözündeki konumuydu. gerçekten onu öylesine kullanabileceğini nasıl düşünürdü? tamam başta fikri öyle olabilirdi ama en başından beri bu onu rahatsız ediyordu. aşık olmasaydı illa ki bir noktada kibum a her şeyi anlatacaktı. kibum madem ona çocukluğundan beri aynı duyguları besliyordu nasıl minhoyu anlayamamıştı?
"seni tek bir şartla affederim jonghyun.." dedi minho düşüncelerinden sıyrılıp.
"ne dersen. ne istersen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
...KARDEŞİM İÇİN...
FanficKardeşi için her şeyi göze almış olan bir kral Minho ve bu uğurda kullanılan zavallı prens Kibum işin garip tarafı kullanılmış olmak onu o kadar da üzmüyordu...