Bölüm 7: Utanç ve Sırlar

11.3K 512 159
                                    

Evlilik Maceraları: Öfkenin Kurbanları

Gece çökmüştü kalın bir perde gibi ormanın üzerine ve bu da bizim için av vakti olduğu anlamına geliyordu. Tabi av olan bizdik.

Biraz daha eğilerek arkasına saklandığım çalılıktan etrafı izledim, sessizlikle sarmalanmış orman da tek çıt olmadığı gibi etrafta uçuşan periler,  görünürde koşuşturan ırklarda yoktu.

Jev de yoktu ve o olmadan buradan ayrılmayacaktım. O küçük periyle olan anlaşmazlığı beni omzuna atarak koşmaya başlarken çok daha komik bir boyuta taşınmıştı. En son Tish tiz sesiyle kötü kadın kahkahası atarak devasa bir ırkın tepesine oturmuş halde peşimizden geliyordu. Alçak peri.

Arkamı kolaçan edip çalılığın arkasından çıktım, Jev'e seslenme riskini göze alamıyordum. Bir çıtırtı duymamla kendimi ağacın dibine atmam bir oldu,  önümdeki sık ağaçların arasından gecenin buğulu karanlığına karışarak bembeyaz teni griye dönmüş, masmavi gözleri ışıl ışıl parlayan ve tüm dikkati üzerine çeken korumam çıktı.

"Koş!" diye bağırdı hiç durmadan önümden geçerek ileride ki ağaçların arasına daldı.

Düşünmemeye çalıştığım nokta yarı çıplak oluşuydu.

Şaşakalmış şekilde iri gözlerle, açık ağzımla Jev'in arkasından ona baktım. Neden üstü yoktu, yahu?

Jev tekrar ortaya çıktı, üzerime eğilip kolumdan tuttu ve kolayca kaldırdı. Son hız koşmaya başladı ama epey sessizdi. Bende ona ayak uydurarak koşmaya başladığımda ağzım kulaklarımdaydı. "Tişörtün ve ceketin nerede hiç bilmiyorum ama benim için sakıncası yok."

Jev bir kütüğün üzerinden atladı bende peşinden atladım. "Beni yakaladılar... Çok garip fantezileri var. Bir süre etkisinden çıkamam bugünün. Kabuslar göreceğim." Diye fısıldadı.

Gülmemek  için dilimi ısırdım. "Bu neden hala çıplak olduğunu açıklamıyor." Dedim bende fısıltıyla.

Jev'in botları, benim çizmelerim kuru yaprakların üzerinde takdire şayan şekilde neredeyse hiç ses çıkarmayarak ilerlemeye devam ediyorduk. "Beni hedef tahtası olarak kullanacaklardı ama dövmelerime bakakaldılar. Şu an saçlarından daha rengarenk  ve köşeye çekilip dizlerimi karnıma çekerek, ileri geri sallanmıyorsam eğer dövmelerimle uğraştıkları  içindir."

Ateşli yanaklarını şişirdi ve nefesini koyuvererek kahkahayı bastı. "Jev'i ellemişler."

"Yazık."

Üç ejderha kahkahalara boğuldu.

Bende kendimi tutamayarak sesli şekilde gülmeye başladım. Jev işaret parmağını dudaklarına bastırdı, "Şişt!" dedi gözlerini kocaman açarak. "Yerimizi belli ediyorsun!"

Ama kendime engel olamıyordum, ırklar kadar meraklı bir olamazdı bu kainatta. Tish'in Jev'in göğsünde dört döndüğünü gözlerimde canlandırabiliyordum.

Jev'in dövmesi  kolundan omzuna doğru kıvrılarak çıkan bir ejderhaydı. Artık içerisinde buz mavisi ateş yanan bir ejderha. Birde hayalet izleri vardı, onu uyandırdığımda oluşmuş olan, güçlendiğinin kanıtı olarak alnındaki işaretten daha fazlası vardı. Göğsünü ve sırtını bir kere dolaşan, başı  dövmesiz omzuna düşen bir ejderha.

Jev, "Onlar dövmelerime bakarken en azından kaçabildim. Çok ucuz da yırttım. Göğsüm ve kolumla sınırlı olduğu için yani. Eğer seni ele geçirirlerse..." dedi  sona doğru boğuklaşan sesiyle.

Gülmemek için alt dudağını ısırıyordu.

Aman Tanrım.

Anlamıştım. Benim dövmem tüm bedenimde dolaşıyordu, dizlerimin biraz üzerinden başlayan ejderha kıvrılarak yukarı çıkıyor, göğsümün biraz üzerinde de bitiyordu.

EJDERHA PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin