Gösterişin Getirdiği Sessizlik
Bölüm müziği; The Theory of Everything-Soundtrack ending scene (The Cinematic Orchestra-Arrival of the birds)
Yanlış aldığım kararlardı bana doğruların kıymetini öğreten. Yanlış karar almak keşke bu kadar cezp edici olmasaydı benim için veya bu kadar masum görünüşlü. En ufağı bile felakete götürüyordu çünkü.
Jev'in sahip olduklarını alayım derken onunda kaybetmesini sağlamıştım. Belki de orada baskı yapmamalıydım? Ya da baştan daha güvenilir biri gibi davransaydım bana anlatabilirdi. İçimdeki sıkıntı büyüktü, göğsümü deşmekle kalmıyor, zihnimde kendime işkence etmeme de sebep oluyordu. Bir şeyi de mahvetmesem olmuyordu değil mi?
Korumamla gün boyu tek kelime bile etmemiştim. O uyanana kadar başında beklemiş, düşünmüş hem Jev'e hem kendime kızmış, uyanır uyanmaz da kayıplara karışmıştım. Benimle konuşmaya çalışmıştı ama izin vermemiştim, bu kez ikimizin de burnu biraz sürtecekti.
Ama bugün iyi olan bir şey vardı, o da Dean'in yanımda olmasıydı. Simsiyah ve oldukça iri olan ruh kardeşim tüm gün yanımda olmuştu. Onu kovacak bir Jev yoktu yanımda sonuçta.
Akşam olmuştu ve hava bulutsuzdu. Yıldızlar o kadar güzel görünüyorlardı ki ben de bir yıldız olmak istedim. Aynı anda doğmuş olduğum ruh kardeşimle arka bahçede, sessizce çimenlere uzanmıştık. Ben kendimi düşünmemek için kasarken, ruh kardeşim sürekli düşünecek bir şeyler sürüyordu önüme.
Dean, "Bugün tüm işlerini bitirdin, Bella! Üstelik tek başına yaptın. Kimsenin yardımı olmadan." Dedi gururlanarak. "Başa çıkabileceğini hep biliyordum. O aptal adama ihtiyacın yok." Ah, öyle bir o aptal adama ihtiyacım vardı ki...
"Her gün bu işleri yapamam." Dedim durgunca. "Sıkılırım. Beni bilirsin. Jev'e ihtiyacım var, ayrıca Nedra'ya da. Üstelik gün daha bitmedi. Hala eğitim denen şeyleri almam gerek... Yani, eğitim denen şeyden kaçmam gerek, diyeyim. Squara'ya görünmemeliyim."
"Şimdi kafamı kopartacağım! Yeter artık, yeter! Bir şeyler yap, sıkıcı olmayan bir şeyler!"
"Yaptıklarını yapmaya devam et, Ateşli'nin kafasını koparışını izlemek istiyorum."
Fırtınalı kıs kıs güldü. "Evet, ben de bunu izlemek istiyorum."
Karanlık Muhafız'a sahip olmak garipti. Kendini daha iyi hissediyor olmanın yanında ona çekiliyordun. Onun için yaratılmışsın da, senin diğer yarınmış gibi hissettiriyordu; iyiydi ama en küçük hatasında da öyle kırılıyordun ki, bir daha hiç toparlanamayacağını düşünüyordun. Toparlanıyordun tabii, acı veriyordu, bazen burada pes etmeliydim diye düşünürken bazen hiç düşünmüyordun, ama toparlanıyordun.
Dean'se benim gibiydi. Patavatsız. Saygısız. Ama o bana kırılmazdı. O Karanlık Muhafız'dı. Ben ona kırılırdım, tabii şimdiye kadar aramızda gerçek bir kırgınlık geçmemişti ya orası ayrı. En azından hatırladığım kadarıyla durum böyleydi. "Eğitimler önemli zorunluluklardır, Bella. Onlara yönelmen gerek." Dean'in kapkara gözü üzerimdeydi, hissediyordum. "Ama kimin umurunda? Keyfin ne yapmanı istiyorsa onu yap. Hayata bir kere geleceksin, tadını çıkar. Ben yanındayım."
Keyfim az da olsa yerine gelmişti, kalbim gümbürdemiyor veya yerimde duramıyor gibi hissetmiyordum ama en azından gülümseyebiliyordum. Evet, yaşıyordum. "Biliyorum, Dean. Sana güvenebileceğimi biliyorum. Sen farklısın." Neden böyle söylemiştim ki şimdi? İçimde beni kemiren ve asla doymayan bir canavar vardı, tüm irademi silip süpürüyordu ve sonunda kırıntılarda ortadan kalkınca düşünmemek için kendimi kastığım korumamı düşünmek için kendime izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA PRENSES
Fantasy"Kayıp Krallık Serisi" İkinci Hikaye. Adının bile geçmesiyle korkulan, aynı zamanda da nefret edilen Prenses geri döndü. Halkının ihanetiyle tüm yaşamı alt üst olan Prenses koruması tarafından bulundu. Birçok özelliği sayesinde ırkının tarihine adın...