Zihnimin güvenli karanlığında yerde bağdaş kurmuş, üç ejderhanın kanatlarının çevrelediği bir hapishane de oturuyordum. Hissizliğin evreni olan iç dünyam da işler yolunda, düşüncelerim güvendeydi. Elementlerimse… Bir aydır yeni gelene isim bulmaya çalışıyorlardı.
Ateşli kahkaha attı, “Ateşli ve Dumanlı’nın ‘Renksize İsim Bulma’ dakikalarına girmiş bulunuyoruz, hoş geldiniz!” diye haykırdı. Bir ay boyunca her uyuduğumda iki elementim Hava Elementi Ejderhasına isim bulmaya çalışıyorlardı. Elimden geldiğince az uyumaya çalışıp, bu işkenceden kurtulmayı amaçlasam da lanet ilaçlar beni ayakta uyutacak kadar ağır ve etkiliydi.
Dumanlı, “Bugün büyük gün, sanırım dengesiz ve ben renksize bir isim bulmayı başardık!” diye bağırdı gülerken.
“Sonunda, sayın seyirciler!” dedi Hava Elementi Ejderhası, “Bir ay oldu, ikiniz hala bana isim bulamadınız! Bu iş sıkmaya başlamıştı.” Diye homurdandı renksiz.
“Bizim suçumuz değil ki,” dedi Ateşli kızgınca, “Gökkuşağı uyumamakta ısrarcı, sana isim bulmak için fazla zamanımız olmadı!”
“Saçma saçma işler çevirip toplantılara katıldı, ahmak kız!” dedi Dumanlı hoşnutsuzca. “Sıkıntıdan kafam patlayacak sanmıştım.” Bana imalı gözlerle baktı, umursamadım.
“Halk geldiğimi öğrendi. Onlara açıklama yapmalı, umut vermeli, geleceğimizin parlak olduğunu söylemeliydim.” Dedim ama ben bile sıkılmıştım konuşurken.
Jev uyandıktan sonra işler iyice sarpa sarmıştı. Şu son bir ay nasıl geçti hiç bilmiyordum, başkasına ait birinin rüyalarını dinlemiş ve zihnimde canlandırmışta ona odaklanmaya çalışıyormuşum gibi anlamsızdı. Bir anda tüm küçük Krallıkların tahtındaki kişiler benimle görüşmek istemişti, Krallar-Kraliçeler. Varisler, dönüşebilenler… O kadar çok talep geliyordu ki sonunda dayanamamış Jev’in her şeyi düzenlemesini istemiştim. Jev seve seve atlamış, işlerimi oldukça kolaylaştırmıştı.
Su Elementi Krallıklarına bağlı soylular için bir gün, Toprak Elementi ve Hava Elementi içinde bir gün ayırmış, tek krallığa ait tüm varisleri bir toplantı da görmüştüm. Jev de beni yalnız bırakmamıştı, her toplantı da yanımda durmuş, çoğu zaman benim yerime konuşmuştu.
Dönüşebilenler için ayırdığımız gün en sıkıntılı gün olmuştu, hayvansal iç güdülere sahip kişilerle konuşurken kendimi pencereden aşağı atmayı defalarca istemiştim. Ateş Elementi Krallığına bağlı kişilerin, varislerin veya her hangi birinin bu Krallığa girmesi yasak olduğundan onları es geçmiştik.
Halk için defalarca konuşma yapmış, o günü anlatmamak için kendimi zorlamıştım. Ama çok ısrar edenler olmuştu. Sonunda dayanamamış, zıplayarak bana baskı yapanın yanında bitip tek elimle havaya kaldırmış ne dememi istediğini sormuştum. Adam halinden memnun olduğunu söylediğinde yere bırakmış odama çekilmiş bir daha da konuşma yapmamıştım. Beni zorlarlarsa işler değişirdi.
Başımı salladım ve kafamı duvara vurma isteği canlandıran anılardan sıyrıldım, “Her neyse,” dedim Ejderhalar cevap veremeden, “Renksiz için bulduğunuz isimleri duyalım?”
Ateşli, “Renksiz bildiğiniz gibi Hava Elementini temsil ediyor.” Dedi pis pis sırıtırken. Keskin dişleri parlıyor, kıpkırmızı pulları gözlerimi alıyordu.
“Bizde ona bu kez gerçekten güzel isimler bulduk.” Dedi Dumanlı. Karanlık Elementin Ejderhası da sırıtıyor, içimden yine renksizin hoşuna gitmeyeceğini söylüyordu. Bundan önceki, ne bileyim, belki bin ismi sevmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA PRENSES
Fantasy"Kayıp Krallık Serisi" İkinci Hikaye. Adının bile geçmesiyle korkulan, aynı zamanda da nefret edilen Prenses geri döndü. Halkının ihanetiyle tüm yaşamı alt üst olan Prenses koruması tarafından bulundu. Birçok özelliği sayesinde ırkının tarihine adın...