Bölüm 1

722 62 22
                                    


❤️


Güneş yoktu, ay yoktu, yıldızlarda yoktu... İçine düştüğüm bir çukurdu bu orman; ıslak toprak kokusu ve upuzun bir karanlıktan başka hiçbir şeyi olmayan dipsiz bir kuyu...

Bu en koyu gecede ormanın en derininde nefes nefese koşuyordum. Durmak bilmeyen ayaklarım aklıma ters düşüyor arkamı dönüp bakmak istediğimde yalpalayıp yere düşüyordum. Baştan aşağı her yerim balçık tutmuş zemine bulaşmış kendime iğrenmeyi bile unutturacak kadar korkunun içine batmıştım. Upuzun ağaçların, dikenli çalıların arasında zifiri karanlıkta önümü bile görmeden koşmak hiçte o kadar kolay olmuyordu, rüyada mıydım? Öyleyse tam şuan uyanmam lazımdı düşmenin verdiği acıyla yatakta irkilerek gözlerimi açmam lazımdı ama yok bu rüya değil ben gerçekten bu ormanın içinde yolumu aydınlatmak isteyen tek bir ışık zerresinden mahrum kalmıştım. Düşünmenin zamanı değildi, ayağa kalkıp ellerimi üstüme silip çevreme bakınırken tam arkamda karanlıklar içinde bir silüetin ensemdeki nefesini hissediyorum. Tekrar koşmaya başlıyorum her yer dikenli çalılarla dolu koluma ve bacaklarıma açılan çizikleri hissetmiyordum bile, göğsüm deli gibi çarpıyor, vücut ısım artmış, alnımdan aşağı akan terleri hissedebiliyordum daha nereye kadar kaçacaktım beni kovalayan o karanlık silüetten.. Kopkoyu nefesini ensemde hissettikçe tüylerim diken diken oluyor bacaklarım benden ayrılacakmışcasına ileri atılmaya devam ediyordu.. Bağırmak istiyorum ama sesim çıkmıyor. Sessizliğin çığlığını atıyorum.

Aniden gözlerimi açıp donuk bir ifadeyle duvara baktığımda kabus gördüğümü anlamistim. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor, hala o silüet gözümün önünde, kıpırdamadan öylece duruyorum. Rüyanın yarattığı korku üstüme saplanmış bir bıçak gibi etkisini sürdürüyordu.

Telefonuma uzanıp saatin daha iki olduğunu görünce bir an evvel sabah olmasını dilemekten başka çarem yoktu. Telefonla uğraşırsam belki aklım dağılır diye düşünerek ilk önce rüyamın anlamına baktım.. Rüyada birşeyden korkarak kaçmak diye arattığımda çıkan sonuç rahat bir nefes almama sebep olmuştu, En azından çektiğim o birkaç saniyelik azabın sebebi güzelmiş. Ekranda "rüyayı gören kişinin selamete çıkıp rahatlayacağına hükmedilir." yazıyordu. Kelimeleri değiştirerek farklı soonuçlarda rüya tabirlerine bakmaya devam ederken ekranın üst köşesinde bir numaradan gelen mesaj rahatlayan kalp atışlarımı tekrar alevlendirmişti..

" kaçma benden. "

Kalp seslerimi duyduğuma yemin edebilirdim. Sanki biri beni izliyor gibi yatağımın içine gömülüp duvara sığındım iyice neydi şimdi bu? Gecenin bu saatinde bu mesajı kim göndermişti ? Bu bir şaka mıydı? Deliriyor muydum? Sen kimsin diye mesaj attım ama mesaj iletilmiyordu, tekrar denedim " sen kimsin! " 'gönderilemedi. Tekrar denemek için dokunun' yazıyordu telefonun alt kısmında. Aramaya cesaret etsemde karşımda nasıl bir ses duyacağımdan korktum. Evde tek başıma olmak korkumu körüklüyordu. Titreyen ellerim işimi kolaylaştırmakta hiç iyi değillerdi, telefon rehberinden en başta kayıtlı olan ismi aradım.

İsminin verdiği sıcaklık ise birazdan sığınacağım limanımdı; Samet...

Kulaklarımı patlatacak sinyal sesiyle telefonu uzaklaştırdım kendimden izlediğim filmlerde sinyal bozuculardan çıkan o tiz sesti duyduğum. Hemen telefonumu kapatıp odanın ışığını açtım daha fazla bu karanlık odada kalabilecek durumda değildim. Kalbim göğüs kafesimi döverken ellerim beceriksizce sürahiye uzanıp bir bardak suyu zorla doldurmamı sağladı içerkende çok başarılı sayılmazdım susuzluğumun son dakikaları gibi suyu bir solukta içtiğimde biraz olsun rahatlamıştım. Işığın açık oluşu daha iyi hissetmemi sağlamıştı. Şimdi ne yapmalıyım? Evde tek başıma olmama kızarken şuan kızmanın işe yaramayacağını düşünerek tekrar aynı numarayı tuşladım. Saniyelik bir sessizlikten sonra sonunda çalmaya başlamıştı bir... iki... üç... dört... Telefon açıldı o tanıdık sesle derin bir nefes alabilmiştim sonunda..

Sen Kimsin?  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin