Bölüm 10

144 18 34
                                    

Zil sesini duyduğumda irkilerek gözlerimi açıp nerde olduğumu anlamaya çalıştım koltukta uyumuşum tam karşımdaki duvarda asılı olan saat 1 buçuğu gösteriyordu. Benden önce Nurgül teyze kapıyı açmıştı ve gelen kişi her kimse onunla konuşuyordu. Koltuktan kalkıp koridora doğru yaklaştıkça sesler daha anlaaşılır olmaya başlamıştı. Uzun boyu, geniş omuzları beni arkasında bırakıyordu. Yanlarına gidip "bir haber mi var?"

Sesimi duyduğunda arkasını dönüp gözlerimin içine bakarken yüz ifadesinin değiştiğini görebilmiştim ama çok geçmeden toparlandı ve o alaycı bakışlarını üzerime göndermeyi esirgemedi. Nurgül teyze "Özkan otele gidelim diyor da"

"Ne oteli bu saatte ben seni bir yere göndermem"

Özkan "burada sana daha fazla rahatsızlık vermeyelim. Hadi anne al çantanı"

"kimsenin rahatsızlık verdiği yok, hayır Nurgül teyze geç hadi odana" kollundan ve belinden tutarak onu misafir odasına doğru yönlendirdim Nurgül teyze dönüp "sende kal istersen burada yarın ne yapacağımızı konuşuruz." dedikten sonra kapısını kapatıp arkamı döndüm bana bakan bakarkende değdiği her yeri yakan ela gözlere yaklaşıp ne yapmaya çalıştığını sordum sesim o kadar sinirliydi ki böyle bir durumda yapmaya çalıştığı şey çok saçmaydı.

"birşey yapmaya çalışmıyorum annemi almaya geldim."

"gerek var mı otel köşelerinde sürünmesine?"

"sürünmeyecek."

"neden uzatıyorsun?"

"asıl uzatan sensin"

"Özkan!"

"Sevil!"

İsimlerimiz birbirimizin dudaklarından dökülürken sessizliğimiz bütün eve hakim olmuştu. Sanki ismim dudaklarından çıkarken özleminide bırakmıştı dışarı anlasana diyordu anla özlediğimi sen de bana öyle bak diyordu ama bunların hepsi benim kendi düşüncelerimdi benim duymak isteyip hemde duyamayacağım şeylerdi. Onu ilk gördüğüm günden beri gözlerinden kendimi alamıyordum öyle ki bakışmalarımız dakikalarca sürebiliyordu ama ona rağmen hiçbir zaman bana olan duygularını itiraf etmedi, tabi bende hep ilk adımı ondan beklemiştim. İkimizde sadece gözlerimizle haykırıyorduk sevgimizi ama dillerimiz korkaktı, ya büyüsünün bozulacağından korkmuştuk yada sevgimizden emin değildik bilmiyorum. İçimde hep hasret, özlem, ukde olarak kalmıştı o geceyi andıran gözler. Gece kadar ıssız gözleri daha kaç gece böyle sessiz kalacaktı? kaç gece bekleyecekti sevdası gözlerinden diline ulaşmak için?

Uzun bir sessizliğin ardından sessizliği bozan o oldu.

"iyi geceler" kapının koluna uzandığında ağzımdan çıkan sözlerle kendime inanamadım.

"Gitme!
...
Kal sende burada işte Nurgül teyzede burada"

Gözlerindeki belli belirsiz ışığı gördüm. Bana göstermek istemediği sevgisi hala oradaydı. Sesi daha yumuşak bir şekilde çıkmıştı
"nişanlın gelir birazdan ben gideyim." kızmak istesede kızamamıştı o yüzden yumuşak bir tonda söylediği bu söz canımı acımıştı. Evet nişanlım, nişanlanmıştım. O İstanbul da çalışmaya başladığında gözlerimden olduğu gibi gönlümden de uzak kalmıştı ve üniversite de Erkan ın sevgisi bana Özkan ı unutturduğunu sanmıştım oysa şuan farkettim ki unutturmamış sadece perde çekmiş üstüne o hala orada perdenin aralanmasını bekliyormuş.

"Erkan burada kalmıyor ki ailesiyle yaşıyor."

Kaşlarını kaldırıp hım diye mırıldandı. İkimizde ayakta dikilmeye devam ederken artık buna bir son vermemiz gerektiğini hatırlatan esnemem devreye girmişti.

Sen Kimsin?  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin