8.Bölüm Siyahın Renkleri

1.9K 100 50
                                    

Keyifli okumalar güzellerim oy verip yorum yaparsanız sevinirim şimdiden teşekkürler çiçeklerim ❤️

Medya: Aden vibe veren bir resim..

Bölüm şarkısı: Ayla Dikmen Anlamazdın..

Yorum sınırı:60

Oy sınırı:60
_______________________________

Mutlu olup olmadığını kimse bilmiyordu, belki kendi de bilmiyordu."

Stefan Zweig..

-

1 hafta sonra-

Beklemek kadar acı bir şey yoktu bana göre..

Beklemek kadar güzel bir şey de yoktu aslında, gelecek kişi varsa beklemek güzeldi.

Ama ya beklediğin kişinin gelmeme olasılığı varsa? O zaman beklemek iyi miydi, kötü müydü?

Yorgundum, amcamlar buradaydı, ne kadar saklamak istesek te amcam öğrenmiş ve şu an bütün Arca ailesi olarak Trabzon'da abimi bekliyorduk..

Uyanacaktı, uyanmak zorundaydı...

"Aden iki lokma birşeyler ye abiciğim. Günlerdir tek lokma yemiyorsun. Bak yoğun bakım ünitesinden çıktı Yankı, uyanması an meselesi" dedi Acar abim. Haklı olabilirdi ama midem hiçbir şey kabul etmiyordu.

Başımı iki yana salladım, burnumu çekip "abi gerçekten aç değilim. Midem bulanıyor" dedim çatallaşan sesimle. Abim başını iki yana sallayarak elindeki keki ağzıma uzattı. Yemek istemiyordum ki..

Zorla da olsa ağzımı açıp abimin elindeki kekten bir parça ısırdım. Çok bir şey değildi ama lokmalar çignerken ağzımda büyüyordu sanki..

Dolan gözlerimi silmeden ağzımdakini yuttum. Günlerdir boş olan mideme giren bir lokma yemek bile sanki duymanın yemeğini yemişim gibi hissettiriyordu. Abim tekrar keki uzatınca başımı çekip "abi zorlama, yemek istemiyorum. Yankı abim uyansın, kendine gelsin söz veriyorum o zaman yerim" dedim yorgun bir şekilde.

Abim daha fazla ısrar etmeden yanımdan ayrıldı.

Çalan telefon ile bir süredir akan gözyaşlarımı sildim. Ayvaz amcam arıyordu..

"Efendim amca?" dedim yorgun bir şekilde. Bütün Arca ailesi şu an Demir konağında kalıyordu. Ayvaz ve Ayaz amcam ev tutmak istese bile Alparslan Demir izin vermemiş hepsini zorla da olsa konağa götürmüştü.

Ayaz amcam en küçük amcamdı ve avukatlık bürosu vardı. Onun iki oğlu vardı sadece. Eşi bir kız çocuğunda hamileyken trafik kazasında ölmüştü.

Ayaz amcam bunu hâlâ atlatamıyordu, kendisi bana çok yaklaşmazdı...

"Yankı nasıl?" dedi yorgun ama meraklı bir şekilde. Derin bir nefes aldım "iyi olacak amca. Sen kendi sağlığına da dikkat et lütfen" dedim. Amcam sesli bir nefes verip bir şey söylemeden telefonu kapattı.

Telefonumu cebime koyup hastaneye geri girdim. Kızardığına emin olduğum gözlerim sızlarken kantine yönelip bir bardak kahve aldım.
Günlerdir aralıksız kahve içmekten midem bulanıyordu artık.

Adal abimi özlemiştim.... Ayvaz amcam geldiği için o hastanede kalmıştı.. Acar abim her ne kadar Yankı abimi İstanbul'a götürmek istese de Ayvaz amcam buna karşı çıkmıştı..

Üstelik Halam Çise'nin bu gün Türkiye'ye dönmesi bekleniyordu. Evet oldukça çılgın bir Halam vardı ve evlenmemiş bekarlığın sultanlık olduğunu savunanlardandı. Ben küçükken oldukça zor bir süreçle Eren'i evlat edinmişti. Eren benden 3 yaş büyüktü. Ve bana her zaman 'abi de bana it!" diye bağırdığı için zorla da olsa ona abi demeyi öğrenmiştim.

AdenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin