iii

1.5K 121 219
                                    

Tomioka Giyuu, hayatı boyunca arkadaş grubunun aranan yüzlerinden olmamıştı. Genellikle insanlarla iyi anlaşamıyordu veya sevilmiyordu. Bu onun için çok büyük bir sorun değildi, insanların sahte samimiyetine ihtiyacı olmadığını biliyordu. Fakat şimdi durum farklıydı, Sanemi sosyal biri sayılırdı ve agresif davranışlarına rağmen sevilen biriydi.

Okulda belli başlı bir popülariteye sahipti, Giyuu onun başka insanların da dikkatini çektiğini fark edebiliyordu. Yakışıklıydı ve son derece çekiciydi, az sayıda insanla takılması onu gizemli kılıyordu. Siyah saçlı çocuk tabii ki de onun insanlar üzerinde yarattığı etkiyi anlayabiliyordu. Fakat neyse ki çok büyük bir çoğunluğu Sanemi'nin tepkisinden çekindiği için uzaktan izlemekle yetiniyordu. Bunun için Tanrı'ya şükredebilirdi, tabii kendisi de onlardan biri olmasaydı.

Beraber ders çalıştıkları günün üzerinden üç hafta geçmişti ve merhabalaşmak dışında konuştukları söylenemezdi. Kurdukları iletişimin bu şekilde sekteye uğraması Giyuu'yu hayal kırıklığına uğratmıştı. Eskisinden daha kötü hissediyordu ve bir süre Sanemi'yi görmemek için hasta olduğunu bahane etmişti. Bu sayede son birkaç gündür okula gitmiyordu. Shinobu yalanını fark etse de oğlanın üzerine gitmemeyi seçmişti, depresif ruh hali 50 kilometre öteden anlaşılabilirdi.

"Oi! Giyuu?" Siyah saçlı çocuk, ev arkadaşının sesini duyduğunda kulaklığının tekini çıkarttı ve yatağında hafifçe doğruldu.

"Evet?" Ev arkadaşı odasının kapısını açtı ve yavaşça odayı inceledikten sonra gözleri çocuğa döndü.

"Dostum, iyi misin? Saat öğlen iki ama odan gece gibi karanlık ve son birkaç gündür doğru düzgün yemek yemiyorsun." Giyuu derin bir nefes aldı ve tamamen doğrularak yatağında oturur pozisyona geçti.

"İyiyim, Sabito. Sorun yok." Her zamanki yalanlarını profesyonelce söylerken yüzünü ifadesiz tutmaya çalışarak çocuğun lavanta rengi gözlerine baktı.

"İstediğin zaman konuşabiliriz, biliyorsun." Kapıyı tamamen açıp odanın içinde ilerledi ve Giyuu'nun yatağına oturdu. "Sen benim çocukluğumdan beri en iyi arkadaşımsın ve hep de öyle olacaksın Giyuu. O kurt kafalı herifin canını sıktığını biliyorum ve dediklerimin sorununu çözmediğinin de farkındayım. Ama yine de... Yanında olduğumu bilmeni istiyorum, ne olursa olsun." Sabito cümlesini bitirdikten sonra odads kısa süre bir sessizlik oluştu, Giyuu bu cümleler karşısında ne diyeceğini bilemez bir şekilde kalmıştı. Kalbinden geçen duyguları konuşarak ifade etmekten vazgeçerek turuncu saçlı çocuğa yaklaştı ve ona sıkıca sarıldı. Sabito bunu tahmin etmemişti, o an siyah saçlı çocuğun ne kadar yalnız hissettiğini anladı.

Giyuu kollarını ondan çekti ve ayağa kalkarak kapının arkasındaki askılıktan montunu aldı. Gerçekten biraz temiz havaya ihtiyacı olduğunu hissediyordu.

"Giyuu-"

"Sadece biraz hava alacağım, sorun yok." Çocuğun daha fazla konuşmasına izin vermeden telefonunu aldı ve evden dışarı çıktı. Kulaklığını takıp listeden rastgele bir müzik seçtikten sonra cadde boyunca yürüyüş yapmaya karar verdi.

İki yanı dükkanlarla dolu fakat pek de işlek olmayan caddede yürürken düşünmeye başladı. Gerçekten Sabito veya Shinobu gibi bir arkadaşı hak ediyor muydu? Peki ya Sanemi, onu hak etmek için ne yapmış olabilirdi? İçinden 'Hiçbir şey.' diye geçirmek dışında bir şey yapmamıştı.

Yine de Giyuu her zaman ailesi ve sevdikleriyle geçirdiği mutlu bir hayat hayal ediyordu. Annesi ve babası onları küçükken terk etmeseydi, ablası o lanet kazada ölmeseydi ve belki de Sanemi günün birinde onun hislerine karşılık verebilecek olsaydı hayatının ne kadar farklı olabileceğini düşünüyordu.

warrior | sanegiyuuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin