Siyah saçlı oğlan her sabah ve akşam yaptığı gibi aynada kendini izliyordu. Çökmüş gözaltları, soluk teni ve karışmış saçları Giyuu için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Sabito'nun ölümü üzerinden neredeyse altı hafta geçmişti ve hayat tüm acımasızlığıyla devam ediyordu. Oğlan derin bir nefes alırken koyu mavi gözlerini aynadaki yansımadan ayırdı ve elinde tuttuğu soğuk metale çevirdi.
"Sanemi!" Oğlana seslendikten kısa bir süre sona banyonun ahşap kapısı aralandı ve Sanemi'nin meraklı gözleri Giyuu'nunkilerle buluştu. "Saçımı keser misin?"
Beyaz saçlı oğlan bu istek karşısında son derece şaşırmışa benziyordu. "Bu da nerden çıktı şimdi?"
"Saçlarım beni bunaltıyor." Genç adam banyoya girdikten sonra peşinden kapıyı kapattı ve aynanın tam karşısında duran Giyuu'nun hemen arkasına geçti. Birkaç santimlik boy avantajı ona aynadan çok sevdiği mavi gözleri görebilecek kadar mesafe tanıyordu. Oğlanın siyah saçlarını bir arada tutan lastik tokayı dikkatlice çıkarttı ve kaybolmaması için bileğine yerleştirdi.
"Pekala..." Saçlarını taramadan önce banyo raflarından birine uzandı ve içi suyla dolu spreyi eline aldı. Giyuu onun saçlarını sabırla ıslatıp taramasını sessizce izledi. Sonunda gece karası saçları tamamen ıslanıp sönük bir şekilde iki omzundan aşağı dökülmüştü. Sanemi, mavi gözlü oğlanın elinde tuttuğu makası almadan önce durdu ve önünde cazip bir şekilde parlayan çıplak omzuna sıcak bir öpücük bıraktı. "Emin misin Giyuu?"
Beyaz saçlı oğlan, Giyuu'nun saçlarını gerçekten sevdiğini biliyordu. Yine de oğlan sorusunu kafasını sallayarak onayladığında yapacak bir şeyi kalmamıştı. Son kez ellerini uzun siyah tellerin arasında dolaştırdı. Ellerinde kalan birkaç tutam saçın stresten ve üzüntüden döküldüğünü varsayıyordu. Morun koyu tonundaki gözleri bir an için tereddütle oğlanın aynadaki yansımasını buldu. Giyuu oldukça zayıflamıştı, halbuki onun öğünlerini atlamadan yemeğini yediğinden emin oluyordu. Elindeki makası sıkıca kavradı ve yutkundu, bu durumu şimdilik oğlanın depresyonuna yoracak ama yine de gidişatını gözlemlemeyi ihmal etmeyecekti.
Sonunda makasın soğuk metali ve mavi gözlü oğlanın ıslak saçları kavuştu, saçlardan uzun bir tutam banyonun fayansını çoktan boylamıştı. Giyuu eliyle kulağının hemen altını işaret ettiğinde Sanemi bir kez daha şaşkınlığına yenik düştü, fazla kısa olduğunu düşünse de oğlanın kararına itiraz etmedi. Makası tekrar ve tekrar karanlık saçların arasına daldırdı, Giyuu saçlarının uzunluğundan ve şeklinden emin olana kadar kesmeye devam etti. Sonunda oğlan yeterli olduğunu düşündüğünde zemin saçlarından oluşan ufak bir yığınla kaplanmıştı.
"Nasıl oldu?" Siyah saçlı oğlan bir anda kendisine dönüp sorduğunda Sanemi gülümsedi. Tek kelime ile muhteşemdi, her zamanki gibi. Beyaz saçlı oğlan, onun her zaman muhteşem olduğunu düşünüyordu. Nasıl gözüktüğü önemli değildi, Giyuu'nun varlığı Sanemi için yeterliydi.
"Çok yakıştı bebeğim." Beyaz saçlı oğlanın iltifatı sonrası Giyuu'nun yüzünde hafif bir tebessüm oluşmuştu. Oğlan o an Giyuu'nun güzel gülümsemesini ne kadar uzun süredir görmediğini fark etmişti. Elindeki makası lavabonun kenarına bıraktı ve ardından mavi gözlü oğlanı omuzlarından tutarak kendisine çekti, oğlanın soğuk bedeni kendi sıcak tenine değdiğinde ürpermişti.
"Teşekkür ederim." Giyuu'nun sesi, yüzü onu sarmalayan oğlanın boynuna gömülü haldeyken son derece boğuk çıkmıştı. O an Giyuu kendisini arkadaşının yasına ihanet ediyormuş gibi hissetse de anı bozmamaya çalıştı. Bunu ablasının cenazesinden sonra da yaşamıştı ve psikiyatristinin sözlerini kendisine hatırlattı. Hayatına devam ediyor olmasının son derece normal olduğu, yanlış olmadığını ve eğer Sabito hayatta olsaydı onun mutlu olmasını isteyeceği gibi bir sürü şeyi tekrar etti. Eğer dostu onu izliyorsa uzaklardan bir yerden gülümsüyor olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
warrior | sanegiyuu
Fanfictiondemon slayer modern au || Tomioka Giyuu, mangaka olmak isteyen bir üniversite öğrencisiydi. Ne çizeceğini bilemediği sıradan günlerden birinde arkadaşlarını hayali bir evrende kılıç ustası olarak çizmeye karar verdi. bxb | shinazugawa sanemi x tomi...