8. Bölüm Bir çare var mı?

38 13 0
                                    

Sessiz bir odanın içinde kalplerimiz yoksullaşdı...

Uzun bir aradan sonra tekrar uyanmıştım. Bu aralar artık uyumaktan nefret ediyordum, haliyle nefret etmem doğaldı.

Kalktığımda hissettiğim mide bulantısı ile kendimi lavaboya attım. Öğürüyordum, ama kusamıyordum. Evet farkındayım bu durum daha da midemi bulandırıyordu .

Şimdi, şuan gözümün önünden hayatım bir şerit gibi geçti. Şimdi zamanı mıydı?

Kendimi yere bırakıp oturduğum da kafamı yukarı kaldırdım. Bu hareket hem mide bulantımı azaltıyor, hemde daha rahat hatırlıyordum.

Olamaz en hatırlanmaması gereken şeyi hatırladım. O berbat kaza gününü ve o gün nasıl aldatıldığımı...

Yanlış duymadınız aldatıldığımı . Yani aldatılmaktan kastım onun başka biri ile mesajlaştığını görmüştüm.

Hadi biraz daha hatırla hadi ...

Kafama vuruyorum ama hayır hiç bir işe yaramıyor.

Elimi yüzümü yıkayıp , banyodan çıktım ve yatağa geri uzandım. Pencereden dışarı izlemeye başladım, herşey ne kadar güzel daha önce hiç önemseyip  bakmadığım bir gökyüzü bu kadar güzel miydi? Kuşlar, bulutlar , güneş ve bulutların arasından geçen uçak herşey bu kadar güzel iken biz gün içinde güneşe neden bu kadar az bakıyoruz? Cevabı basit , bizim çok fazla işimiz var, meşgulüz ...

Yani bu huzura bakamayacak kadar kim meşgul? Bunlar sadece bahane insanlar çok kolay yalan , bahane bulabiliyor. Biz tüm güzellikleri kaçırıyoruz. Oysaki iki saniyemizi almazdı.

Beni düşüncelerden çıkartan kişi Cenk oldu. İçeri girip birden üstüme atladı.

"Yaşıyorsun..."

Evet yaşıyorum ama birazdan öleceğim.

"Senin gibi..."

Bana sarılması bittikten sonra ayağa kalktı.

"Hadi kalk !"

"Neden?"

"Çok soru sorma hadi kalk."

Diyip beni yataktan kaldırdı. Ve üstüme montumu getirip, giydirdi. Ardından ayakkabılarımı giydirdi. Üstelik bu durumdan hiç şikayetçi olmadım iki saat bunları giymek ile uğraşamazdım.

Odadan çıkıp asansöre bindik.

"Hayat ile konuştun mu?"

Sorum karşısında yeni çıkan sakallarını kaşıdı.

"Evet, bence onu kaçırdılar. O da tatlılığını kullanarak bizim yanımıza geldi."

ona gülümsedim. Aşırı yaratıcı bu çocuk ama bir yandan da mantıklı geliyordu. Haklı olma payı vardı. Asansör giriş katta durdu ve biz indik. Bahçeye çıktığımızda uzun zaman sonra temiz hava almanın verdiği rahatlıkla uykum geldi. İlaçlar yüzünden...

Hastanenin de bahçesinden çıktık ve yürümeye başladık.

"Bu yasak değil mi?"

Çünkü hastaneden kaçırıyoruz.

"Merak etme peşimizde hemşire var. Üstelik senin bebek suratlı, tatlı, yakışıklı arkadaşın herşeyi düşündü."

ona gülümsedim, ve yürümeye devam ettik . Sahilden geçiyorduk. Denizin kokusunu içime çektim sanki bir daha hissedemeyecek gibi. Ardından bir kafenin önünde durduk ve içeri girdik. Balonlar ile süslenmiş bir yerdi biz girer girmez konfetiler patladı. Ve herkes ortaya çıktı.

Satürn Ve GüneşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin