Merak etmeyin bir kaç ay sonra değil..:)))İyi okumalar 🖤
Bazı kararlar vardır, herşeyi değiştirecek. Ama karar vermekten korkarsın. Bu noktada bekliyorum.
Aylar sonra kendi evimde sıcacık yatağım da kahvemi içiyorum. Herkesin tahmin edeceği ama kimsenin gelmediği evimdeyim.
Yedek telefonumu daha doğrusu Cemal'in cebinden çaldığım telefonuna, yedek hattımı takmak ile uğraşıyorum. Ne gıcık bir telefonu var bu çocuğun aynı kendi gibi
Zil çaldı. Kim ki?
Off birde bununla uğraş. Kimsen hemen git.
Kapının deliğine baktığım da kimseyi göremeyince, kapıyı aralayıp dışarı baktım. Kimse yoktu. Çocukların yeni oyunu herhalde. Tam kapıyı kapatacak iken yerde bir zarf gördüm. Eğilip onu aldığım da tekrar etrafa baktım. Yine kimse yoktu. İçeriye girip kapıyı kapattıktan sonra, oturma odasına geçtim. Gerçi 1+1 de yatak odası ve oturma odası birleşik oluyor ama neyse.
Zarfı açtığımda sınav kağıdım ile karşılaştım. Satürn bey göndermiş.
"Keşke bu kadar zahmet etmeseydiniz, ben gelip alırdım ya." Dedim dalga geçercesine, sanki duyacaktı ama böyle konuşunca sanki rahatlıyorum. "İnsan bir özür mektubu yazar. Ama yok, nerdee. GICIK!"
Tekrar zil çaldı. Ayy sıkıldım bu durumdan. Yeter. Ben huzurlu bir genç kız hayatı yaşıyordum. Ne bu aksiyon.
Kapıyı açtığında Mehmet ile karşılaştım. Bunun ne işi vardı ya?
"Selam." Dedi bir elini havaya kaldırarak.
"Evimi nereden biliyorsun?" Diye sordum. Bugün hiç de misafirperver bir günümde değildim.
"Ben polisim unutun mu?" Diye yapmacık bir şekilde konuştu. Kusura bakma Satürn hakkını yedim. Mehmet daha gıcık!! İçeriye girdiğinde ona şaşkınlıkla baka kaldım.
"Girebilirsin dememiştim!" Dedim kapıyı çarparak. Bu ne samimiyet ya?!!
"O senin tercihin. Bu da benim tercihim." Diyerek koltuğa yerleşti. ' O şenin teycihin, bu da benim teycihim.' yok ya. Çattık cidden çatık.
"Neden geldin?" Diye sordum. Bir an önce git.
"Bu ne ya?" Diyerek sehpanın üstünde ki sınav kağıdımın olduğu zarfa uzandı. Meraklı meleat. "Sınav kağıdını çoktan vermen gerekiyor olması lazımdı." Dedi. Sanki ben bilmiyordum.
"Neden geldin?" Diye sordum tekrardan. Çok sevimsiz bir çocuk bu ya!
"Canım sıkılıyor. Senin, daha doğrusu arkadaşların yüzünden ücretsiz izne ayrıldım." Dedi. Vah vah çok üzücü
"Senin arkadaşların yok mu? Onların kafasını şişirsene!" Dedim.
"Ben acıktım yemek var mı?" Diye sordu. Ayyy sinir oldum iyice.
"Zıkkım var!" Diye bağırdım. Kafamı duvarlara vuracağım.
"Sakin ol güne bakan." Dedi. O bana espiri yaptığını mı zannediyordu.
"Bu espiriyi en son ortaokul da yapmıştılar. " Dedim şaşkınlıkla. Tuhaf çocuk. Bunu yakışıklı bulan aklımı tedavi ettireyim.
"Tamam hadi bugün yemekler benden." Dedi. Çok cömert sağolsun.
"Bir dakika bugün mü?" Hayır ya hayır! " Diğer günler de burada olacağını mı sanıyorsun." Diye sordum. Lütfen dalga geçiyor olsun lütfen.
"Sessiz ol ve markete git içecek all!" Dedi. Benimle böyle konuşamazdı . Gerçi ondan kurtulmak için müthiş fikir. Duvar sayesinde ikiye ayrılan odanın yatak odası kısmına gidip telefonu hallettim. Ve üstüme daha düzgün bir şeyler giyip, spor ayakkabımla çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satürn Ve Güneş
Teen FictionSözler vardı yanıltılı. Gözler vardı hakiki. Neye, kime, nasıl güvenebiliriz ki? Herkes yalan söylüyor, ve biz dünyada yalancı olarak büyüyoruz ve yalancı oluyoruz. Peki yalansız dünya olmaz mı? Olmaz! Eğer mutlu olmak istiyorsan yalan fidanının dik...