2.9

610 37 6
                                    

Medya: Umay Deniz Arslan

Madrigal - Dip

🌼🍫

Elimdeki sebzelere ve meyvelere yıkılmış bir şekilde baktım ve olduğum yere yığılıp kalmamak adına birkaç sarsak adım daha artım. Annem tüm pazarı aldırmıştı sanırım. Akşama kesin misafir vardı... Yine döktürecekti ve bana dokundurtmayacaktı. Kapının önüne geldiğimde poşetleri tutmaya devam ederek kapının ziline bastım.

Çok geçmeden annem gülümseyen ifadesi ile kapıyı açtı. "Ay, Umay nihayet geldin." Kapıyı kapatıp, elimdeki poşetlerden birkaçını alarak mutfağa geçti. Ben de pes ederek yanına gittim.

Aldığım sebzeleri bir bir dolaba yerleştirdi. Biraz kıyma almamı istemişti, kıymayı da karnıyarık yapmak için tencereye koydu. Annem cidden iyiydi bu konuda, küçük bir ev yemeği restorantı açmak istiyordu. Birkaç yıldır da para biriktiriyordu. Ben de mağazada çalışırken biraz yardım ediyordum ona, istediğinin olmasını en az ben de istiyordum onun kadar.

Annemi mutfakta yalnız bırakarak odama geçtim, ders çalışmam gerekiyordu. Gelecek misafir, annemin komşuları olurdu büyük ihtimalle. Kafam sarmazdı o ortamı.

Oturdum ve ders çalışmak için bir ortam ayarladım. Sakin bir ortamda çalışmak favorimdi. Cihan'dan çartığım bir bilgisayarım vardı. Nasıl çarptın diye sormayın, yenisini alınca bana eskisini vermesini istemiştim. Vermişti.

Bilgisayarı açtım, YouTube'a girip Alan Walker'den bir müzik açtım. İkinci sekmeyi açıp dershaneden istedikleri word dosyasını hazırlamaya koyuldum...

Kaç tane müzik dinlemiştim, bilmiyordum ama 1500 kelime yazmıştım. Ellerim acıyordu. On parmak klavye kullanabiliyordun ama yine de yorulmuştum. Gözlerim de bilgisayarın yoğun ışığına maruz kalmıştı ve sızlıyorları her kapatıp açtığımda.

Bedenimi sandalyeye yasladım. Arka fonda Madrigal'den Dip çalıyordu. Gözlerim kapandı, düşüncelerim beni buldu...

Kağan'a karşı duygularım yok, dersem çarpılırdım.

"Peki sen de mi en dibe daldın?
En son ben de mi uyandım
O düşlerimden?"

"Of ya. Ne yapacağım ben?" Güvenmek istiyordum ama korkuyordum. Ne kadar geçmişi unuttum desem de insan kötü şeyleri unutamıyordu. Kerem'e karşı belki çocukça hisler beslemiştim ama saf bir sevgiydi beslediklerim. Bir daha görmeyecektim onu, geçmişi hatırladıkça gözümün önüne gelen siması haricinde.

Acı bir gülümseme indi geçmişin izlerinden dudaklarıma. Sadece gülümsüyordum artık, fazlası yoktu. Umursamaz hâlim boyutları aşmıştı, geçmişi hatırladığımda bile umutsamazdım artık.

Ya da sıkılmıştım.

Dönen sandalyeden kalkarak telefonumu komodinin üzerinden aldım. Birkaç mesaj ve birkaç çağrı vardı. Gruptan olanlara baktım ilk başta. Çağla aramıştı, ona da onu sonra arayacağımı yazmıştım. En sonunda da Kağan'ın mesajlarına bakmıştım. Akşam görüşeceğiz gibi bir mesaj atmıştı. Güldüm. Aklıma bir an balkondan bana doğru el sallayacağı aklıma gelmişti ve böyle düşününce komik gelmişti.

Saate baktığımda 19.35 yazısını gördüm. Guruldayan karnım ve sırtıma yapışan midemin sonucuydu bu da. Acıkmıştım.

En sonunda pes ederek odamdan çıkmaya karar verdim. Dolaptaki aynadan yansımama baktım göz ucu ile. Basit siyah bir kazak ve siyah tayt giymiştim. Saçlarımı basit bir topuz şeklinde tepemden kalem ile tutturmuştum, tokamı kaybettiğim için böyle bir şey yapma gereksinimi duymuştum. Kalemi çıkarıp toka yardımı ile topladım saçlarımı.

Papatya & Çikolata | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin