9K olmuşuz hatta geçmişiz ağağağağağ ❤️
Çok kalppp <33
Halsey - Without Me
🌼🍫
Kapının iki kere çalınmasının ardından koşar adım kapının önüne geldim. Kağan'ın karşına çıkmadan önce kendime son kez aynadan baktım. Siyah etek, göbeğimi açıkta bırakan beyaz bir tişört giymiştim. Henüz tam olarak sıcak olmadığı için de siyah gömlek geçirmiştim eteğe uyması için. Saçlarımı da su dalgası şeklinden omuzlarımdan geriye bırakmıştım.
"Gayet iyiyim," diye kendi kendime konuştuktan iki saniye sonra kapıyı açtım. Ve karşımda benim renk uyumum içinde giyinen Kağan'ı görünce Allah'ın nelere kadir olduğunu bir kez daha anlamıştım. Siyah pantolon, beyaz tişört ve siyah gömlek...
"Selam." Selamını bir baş ifadesi ile karşıladım. Çünkü üzerine giydiklerine odaklanmıştım.
Siyah spor ayakkabılarımı dolaptan bulup onları da giydim. Evden dışarı çıktığımızda Kağan, "Çok güzel olmuşsun," demişti. Bir anda aldığım iltifat ile yanaklarım ısındı.
Utangaç bir tavırla gülümsedim. "Teşekkürler." Kağan yüzüme bakarak güldü. O an anlamıştım ki yanaklarım zannettiğimden daha pembeydi. Başımı yeri eğdim, yüzüm pespembe olacaktı şimdi. Beyaz tenli olmanın zararları.
Siteden çıktık ağır adımlar ile. Yürürken Kağan hariç her yere bakmıştım sanırım, yol üzerindeki her şeyi ezberlemiştim artık. Otoparka geldik en sonunda ise. Bu beni gerçekten mutlu etmişti ama arabaya binecek olmak da pek bir şey değiştirmeyecekti.
Sıkıntı ile nefes verdim. Neden bu kadar geriliyorum hiçbir fikrim yoktu. Geçen gün Kağan'ın kucağında uyuyup kalmam cidden utanç vericiydi. Normalde film izlerken uyuyup kalmazdım ama bu kez saçma bir şekilde uyuyakalmıştım.
Kağan benim arabanın ön koltuğuna oturmamın ardındana arabayı çalıştırdı. Deniz kenarı bizim siteye biraz uzak kalıyordu.
Yolu sessiz bir şekilde aşmış ve deniz kenarına ulaşmıştık. Park yerine arabayı koyarak arabadan indik. Bu süre zaafında da sessizdik. Anlaşılan bu gün Kağan'ın konuşma perileri üzerinde değildi. Zaten solgun bir havası vardı, anlamlandıramamıştım.
Buna biraz sonra kafa yormayı planlayarak kaldırıma adımladım. Kağan da arabayı kilitleyip sol tarafımda yerini aldı.
"Hemen şurada bir balık ekmek tezgâhı var," Eli ile gösterdiği yere baktığımda gördüğüm balık ekmek tezgâhı ile gülümsedim. Kokusu buraya kadar gelmişti. Gülümsedim. Acıkmıştım.
"Gördüm," dedim bakışlarımı Kağan'a döndürerek. Onun gülümseyerek beni izlediğini gördüğümde ise içim bir hoş olmuştu. Elimi boynuma götürerek ovdum. Bakışlarımı fazla üzerinde tutmayarak tekrar tezgâha odaklandım.
"Hadi gidelim o zaman." dedi ve benden bırak adım önde yürümeye başladı.
Balık ekmeklerimizi alıp banklardan birine oturduk. Ekmeğimden iştahla bir ısırık aldım ve aldığım lezzet ile gözlerimi kapadım. Uzun süredir yememiştim.
"Öyle bir iştahla yiyorsun ki, şimdiye kadar hiç yemek yememişim ben." Güldüm. "Hayır, normalde böyle iştahlı yemiyorsun. Şaşırdım," Normalde yediğim yemekler klasik öğün yemekleriydi. Bu ise bambaşka bir şeydi.
"Lezzet verici madde koyuyorlar bunun içine. Sus sen." Bir anda böyle bir şey söylediğimde Kağan büyük bir kahkaha patlattı. Kahkahası kulaklarımı doldururken biraz utanmıştım.
"Güzel," diye konuştu, e harfini uzatarak. "Açıldın sen artık. Bence sen bana aşık olmaya başladın, Umay." Pervasızca konuşması ile lokmam boğazımda kaldı. Ben delice öksürürken Kağan hemen sırtıma vurdu birkaç kez. "Tamam, tamam bir şey demedim." Öksürük geçtiğinde pis bakışlar attım ona.
"Sürekli şöyle şeyler söyleyip durmaz mısın?" Agrasifçe konuşarak yüzüne baktım. Ancak yüzünde peyda olan gülüşü ile yutkunma gereksinimi duydum.
Tamam Kağan, en gamzeli sensin.
"Niye? Gerçekler bunlar..." Alayla konuştuğunda gözlerimi kısarak yüzüne baktım.
"Aynen aynen. Aşkdan ölüyorum hatta." Elimi sallayarak alaya vurduktan sonra ekmekten tekrar ısırdım.
Konuya daha fazla devam etmedi ve ekmeklerimizi yedik.
❣️
Ekmeklerimizi bitirdikten sonra Kağan biraz yürümeyi teklif etmişti. Denizi izleyerek yürürken Kağan, "Umay." demişti. Yüzüne baktım söyleyeceği şeyi bekleyerek. "Ben şimdi gideceğim ya?" dediğinde konuşmasını bekleyerek ona bakmaya devam ettim.
"Sarılsam ya sana bir kere?"
Hani bazen ne diyeceğimizi kestiremediğimiz anlar olurdu ya, tam olarak o anda idim şu an. Satılmasına izin verirsem ben de ona sarılır mıydım? Hakim olabilir miydim kendime? Muhtemelen olamazdım. Çünkü bir şey hissetmiyorum desem çarpılır giderdim.
O, bana soran gözlerle bakmaya devam ederken bir adım attım ona doğru.
Ve benim bile hiç beklemediğim bir anda kollarımı beline doladım. Sarıldığım beden kaskatı kesilirken gülümsemeden edemedim. Kağan bir şeyleri idrak etmiş olacak ki kolları bana dolandı. İçimi kaplayan huzuru ilk defa tattığımı hissettim.
"Teşekkür ederim, hayatında olmama izin verdiğin için..." dedi Kağan, fısıldar bir sesle. Böylesine güzel sevmek, içimdeki cümbüşü başlatıyordu.
Bu saatten sonra ise engel olmak istesem bile olamayacaktım.
🌼
Ay noluyo noluyoo bxndbdxb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya & Çikolata | Texting
Teen FictionKağan: Sana göre biz iki iyi arkadaşız değil mi? (21.43) Umay: Evet. Ne oldu ki? (21.50) Kağan: Bana göre değiliz. Umay: Ne? Umay: Ne demek istiyorsun Allah aşkına Kağan? Kağan: Diyorum ki, şu dünyada tek başına savaşmana izin vermeyeceğim Umay: Kağ...