0.9

900 50 6
                                    

Umay Deniz Arslan

Nefesimi usulca üfleyerek reyonlar arasında dolaşmaya devam ettim. Yaklaşık on dakikadır marketin içinde Çağla'nın markete gitmem için yalvardığı şeyi arıyordum. Ama yoktu.

Marketin en bilinmedik köşelerini de aramıştım ama yine de bulamamıştım. Bıkkınlık ile nefesimi verdim. Bakınmaya devam ettim ve nihayet en üst rafta gördüm. Hadi ama! On saattir aradığım şey ulaşamayacağım bir yerde olmazdı.

Kendine gel...

Gözlerimi sıkıca kapattım ve tekrar açtım. Gözümü açtıktan sonra yukarı rafta fark ettiğim şeyle ayaklarımın üzerine doğrulup almak istedim. İstedim ama bunu beceremedim. Hadi ama! Ben kısa bile değildim ama şu an o paketi alamıyordum. İçimden lanet getirken ayaklarımın üzerine sabitçe bastım. Ama alamamıştım. Pes ederek görevliye seslenecektim ki arkamdan bir ses geldi.

"Kısasın işte kabul et," Duyduğum ses ile sinirle güldüm.

Bir adım öne geldim ve "Kısa değilim." diye korkutucu sesimle fısıldadım. Ancak çatılan kaşlarım karşımda Kağan'ı görünce düzeldi.

"Kağan?" dediğimde sırıttı. Sırıtışı ile yanağında koca gamzeleri ortaya çıktı.

"Selam," Elini yukarı kaldırarak açıp kapattı, selam verir gibi.

Kolu nişastaya uzandı ve unu avcuma bıraktı. Elime aldığım nişasta ile ona döndüm. "N'aber?" deyip göz kırptı ve bir adım geriledi. "İyi." Çok iyiydim cidden(!)

"Ben de iyiyim." Ona sormadığımı yeni fark etmiştim. Pişmanlık hissi ile gözlerimi kaçırdım.

"Yüz yüze de tanışalım mı?" dedikten sonra elini uzattı. Eline baktım bir süre. "Hadi ama," Zaten sanalda konuşuyorduk. Abartmama gerek yoktu. Elini sıktım. Benim soğuk ellerime zıt olarak elleri sıcaktı.

"Umay," dedim. Başını salladı.

"Kağan bende. Memnun oldum majeste." Güldüm. Kendimi sıkmama ne gerek vardı ki. Bir aydır konuşuyorduk zaten.

Ellerimizi çektik. "Bende koca tıpçı dev." Güldü. Ben de güldüm. İlk karşılaşma olduğu için üzerimizde farklı bir his vardı ikimizde de.

"Bundan sonra daha sık görüşsek ya?" dediğinde bir anlık kararsız kaldım. Eskiden olsa reddederek geri çevirirdim. Bir aralar içine kapanık bir insandım çünkü. Kimse ile konuşmak istemiyordum. Yalnızlığı seviyordum. Sonradan neşemi tekrar kazanmıştım. Ama bu süreçte bazı saçma olaylar gerçekleşmişti. Bazı yerlerini tam olarak hatırlamıyordum. O bazı yer de bir gece kafaları bir milyon ettiğimiz geceydi. Lanet olası gün...

Başımı salladım. "Olur,"

Söylediklerimden sonra gülümsedi. "Sevindim."

Gelen arama ile konuşmamız yarıda kaldı. "Sen bak. Sonra görüşürüz." Elindekiler ile kasaya ilerledi.

Ben de telefonu cevapladım.

Papatya & Çikolata | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin