maNga - We Could Be the Same
O değil de, maNga nasıl birinci olmaz ya?
🌌
1 Hafta Sonra
Her adımım, kalbimin şiddetli gürültüsünü kulaklarıma kadar nüksettiriyordu. Kalbimin göğsüme bir diken gibi batması, nefes almamı zorlaştırıyordu.
Beklemek, kavuşmak ile sonuçlandığında sanki üzerimden büyük bir yük kalkacakmış gibi hissediyordum.
Havalimanının kapısından içeri adım atar atmaz etrafıma bakındım. Yalın, Mert, Sena ve Kağan'ın ailesinden kişiler olabileceğini kanaat ettiğim kisileri gördüğümde hızlı adımlar ile yanlarına ulaştım. Kağan gittikten sonra bazen konuşmuş arkadaşlık kurmuştuk, iyi insanlardı. Cihan ve Çağla arkamdan gelirken Berk arabayı park etmek için kalmıştı.
Elimi havaya kaldırdım. "Selam." Arkalarına döndüler, üçü de aynı anda. Bu gülümsememe sebebiyet verirken Sena ile kucaklaşmıştım. Sena, çok tatlı bir kızdı. Sarı saçları, yeşil gözleri ve Mert'in yanında küçücük kalan bedeni ile şirindi.
"Ay hoşgeldin!" dedi benden ayrılırken. Yalın ile yumruk tokuşturdum, Mert'e de selam vererek beklemeye koyuldum.
Beklediğimiz on dakika bana asırlar gibi gelirken nihayet Kağan kapıdan çıktı. Gözlerimiz birleştiğinde mutlu olduğumu anlasın diye gülümsedim kocaman. Yüzünde görmeye değer bir gülümseme belirdi. Kalbim, koşuya hazırlanan bir at gibi kıpırdandı.
Yavaş adımları ile bize ulaştığında ne yapmam gerektiğini düşündüm. Hemen boynuna atlarsam yanlış anlaşılabilirdi.
"Çekinme kanka, atla boynuna." Cihan'a döndüğümde gözlerimi kısarak yüzüne baktım. Kısık bir kahkaha attığında omzuna çaktırmadan bir yumruk attım. Hissettiği acıya doymuş olacak ki sustu.
Kazandığım zaferi Kağan yanımıza ulaştığında elimden uçurmuştum maalesef ki. "Selam." Neşeli sesi, gülümsememe sebep oldu.
Kağan'ın annesi olduğunu düşündüğüm kadın, "Oğluşum!" diyerek Kağan'ın boynuna doladı kollarını. Gülümsedim. Üç haftadır oğlunu görmemişti kadıncağız, biraz hasret gidermek hakkıydı.
Kağan, "Anne," diye mırıldandı. "Nefes alamıyorum." Annesi Kağan'dan uzaklaşıp yanaklarını sıktı. "Ay abart Kağan." deyip tekrar sarıldı.
Ablası ile de sarıldıktan sonra herkesle sıra ile sarıldı.
Yalın Kağan'ın sırtına iki kez vurdu. "Lan bir an hiç gelmeyeceksin zannettim!" deyip biraz daha sarıldı Kağan'a.
"Yalın bırakır mısın, ciğerimi söktün!" Yalın yeni farkına varmış olacak ki Kağan'dan ayrıldı. "Kanka kusura bakma şey olmuş..." Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Tam karşımda durduğunda nefeslenmeyi denedim. "Gelmişsin..." dedi kısık bir sesle. Başımı salladım hemen. Kağan'ın karşında yaptığım tavırlar beni bataklığa çekiyordu her geçen saniye.
O öylece durmaya devam ederken daha fazla dikkat çekmemek adına ellerimi ona doladım. Kalbim dört nala koşmaya başlamıştı bu hareketim ile.
Başını kulağıma kadar indirdi. "İkidir sen sarılıyorsun, güzelim. Biraz da bana mı izin versen?" Fısıldayarak konuştuğu için sıcak nefesi kulağıma çarpmıştı. Nefesim tekledi.
"Fazla dikkat çekiyorduk," dedim başka bahane bulamayarak. Kulağıma dokunan dudağı gerildi. "Özledin beni, doğruyu söyle." Kulağıma dokunan sıcak nefesi ile yutkundum. Fısıltı tonundaki sesi kalbimi tekletmişti. Gülümsedim. Biraz daha sarıldım sonra ona, hiç bırakmayacakmış gibi. "Özledim." diye fısıldadım, üç haftadır boyuna reddettiğim şeyi kendime de açıklayarak.
Bir şey demesini bekledim ama sustu. Kaburgalarının arasına girmemi istiyormuş gibi biraz daha soktu beni beni bedenine.
"Seni seviyorum, Umay Deniz Arslan."
Sanırım ben de seni Kağan Sargun...
🍫🌼
Ağağağağağ feels
Ay bunlar oldu gibi fhfbdjhfj
Diğer bölümde görüşmek üzere<3<3
Bir de cilekyaprensesi 'nin yazdığı Asena'ya davetlisinizzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya & Çikolata | Texting
Teen FictionKağan: Sana göre biz iki iyi arkadaşız değil mi? (21.43) Umay: Evet. Ne oldu ki? (21.50) Kağan: Bana göre değiliz. Umay: Ne? Umay: Ne demek istiyorsun Allah aşkına Kağan? Kağan: Diyorum ki, şu dünyada tek başına savaşmana izin vermeyeceğim Umay: Kağ...