Keyifli okumalar<3
💜
"Basıldık!"
Kağan'ın kollarından sıyrılarak geriye doğru adımladım.
"Basıldık Kağan, ne yapacağız?" diye endişe ile konuştum. Kağan bu hâlime kısıkça gülerek karşılık verdi.
"Ne yapacağız Umay? Tabii ki hamile olduğunu saklayacağız!" dediğinde başımı sallayarak onu onaylamıştım ki dediği şeyi anladım.
"Ne diyorsun be? Hamile olacak kadar yaklaşmadım sana!" Kağan bu kez utanmadan büyük bir kahkaha attı. Saçmalıyordum.
Biri beni alsın, lütfen.
"Umay," dedi gülmeye devam ederken. "Sen hâlâ sarhoş falan mısın?" Kaşlarımı çalarak yüzüne baktım. Bazen gerçekten gıcık biri oluyordu. Gözlerimi kısarak yüzüne kötü bakışlar attım. Umursamayarak kapıya doğru adımladı ve hâlâ alacaklı gibi çalınan kapıyı yarıya kadar açtı.
Ses kesildiğinde, "N'oluyor lan bu aşağılık evde?!" diye bir ses geldi. Cihan içeri girmişti. "Lan! Ambiyans yapmışlar birde! Şerefsiz Kağan!" diye bağırarak konuşmuştu bu sefer de Cihan. Söylediği şeye gülmek istedim. Gerçekten komikti çünkü. Kendisi de komik olsun diye yapıyordu zaten.
Cihan, şu hayatta tanıdığım en deli dolu ve en sempatik insandı.
Bizim buraya tatile geleceğimizi hepsi de biliyordu. Belki yerini bilmiyorlardı ama amacımızı biliyorlardı.
Altısı da içeri damladıklarında Kağan kapıyı kapatıp ışıkları açmıştı. "Anlaşıldı," diye homurdandı. "Bir dahakine sizin bulamayacağınız bir yere kaçacaşız." Kısık sesi ile söylediği şeyi bir tek ben duymuştum büyük ihtimalle yoksa tepki verirlerdi. En azından Cihan verirdi. Vermezse ölürdü.
Yaklaşık yarım saat sonra üzerimdeki elbiseden sıyrılmış ve duş alarak rahatlamıştım. Bizimkiler eve homojen olarak dağılmışlardı bu sırada da. Cihan yine formundaydı. Cihan ve Yalın çok iyi anlaşmıştı ortam oluştuğundan beridir. Eh, hacı hacıyı Mekke'de; deli deliyi dakikada buluyordu.
"Eee kanka? Ne yiyoruz?" Cihan, L koltuğun üzerine yayılmış, elinde cips kâsesi ile Kağan'a bakıyordu.
"Sen tek başına koca evi yedin zaten. Bize gerek yok diye düşünüyorum. Takıl sen," dedi Kağan homurdanarak. "Hatta biz çıkalım. Rahatsız olma sen."
Cihan yattığı yerden kahkaha atarak doğruldu. "Ayıp oluyor ama," dedi dudak büzüp. "Buz dolabında zeytin ve peynir var. Henüz onları yemedim."
Çağla oturduğu koltuktan ayaklanarak yanına yaklaştı. "O kadar iyisin ki sağ ol." Cihan gülümsemeye devam ederken ayağı ile onu dürterek "Kalk da yemek yapma hünerlerini göster bize." dedi.
Cihan surat astı. "Abicim ben ne anlarım yemek yapmaktan? Kağan, gastronomi okuyacaktı; köşeden döndü, tıp okudu. O yapar."
Herkes bir şeyleri birilerine yıkmaya çalışıyordu. Ne de güzeldi.
Bu şey bir döngüye girmeden önce Kağan elimi kavrayarak beni mutfağa çekiştirdi. "Biz birlikte yaparız," dediğinde mecburen arkadından ilerledim.
Birlikte makarnayı yaptığımızda onun birkaç fotoğrafını çektim. Çok hamarat bir sevgilim vardı doğrusu.
O an her şeyin çok sıradan olduğunu hissettim. Kağanla birlikte tatile gelmiştik ve ben içerek başımı belaya sokmuştum. Birlikte uyumuş, dans etmiş, öpüşmüştük ve basılmıştık. Öyle ki hayat bazen sıradanlıklar ile güzeldi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya & Çikolata | Texting
Teen FictionKağan: Sana göre biz iki iyi arkadaşız değil mi? (21.43) Umay: Evet. Ne oldu ki? (21.50) Kağan: Bana göre değiliz. Umay: Ne? Umay: Ne demek istiyorsun Allah aşkına Kağan? Kağan: Diyorum ki, şu dünyada tek başına savaşmana izin vermeyeceğim Umay: Kağ...