-Yok bu böyle olmaycak Neval bir şey yapmamız lazım kafayı yiyeceğim gözümüzün önünde mahvoluyor kahroluyorum
Annem ağlayarak;
-Elim kolum bağlandı Emre sürekli bayılıyor evladımız gözümüzün önünde
Gözlerimi aralarken annemi ağlarken babamıda çaresiz bi şekilde başımda gördüm , başıma ayrıldığımda giren ağrı sanki kafamı yok sayarcasına sokulan bıçak darbeleri gibiydi hissetmiyordum artık nerde olduğumu anlayamadım yerdeydim, banyoda yerde yedi seksen uzanıyordum ne işim vardı burda benim . Annem;
-Seni sürekli takip edicem artık annem ben bilmiyordum banyoda bayılacağını yengenle konuşuyordum bi an baktım banyo kapısına serilmiş kafan gözüküyordu şok oldum bir daha banyo etsen bile kapıda bekleyeceğim bu böyle olmayacak
Annemin bu telaşı ne kadar beni korkutsada sonuçta beni düşünerekten böyle karar vermişti yeterince üzülüyorlardı zaten yanımda olmalarına karşı olamazdım,
Babam;
-Evlat hadi yerden kalkmayı deneyelim beton çeker hasta olursun sonra
-Baba başımı kaldıramıyorum çok dönüyor başım biraz daha kalsam böyle.
Annemle birbirlerine bakarak ne yapıcaklarını bilemeyerek kaldılar...
Babam;
-Hadi ben yardım edeceğim evlat hadi kalkalım gel bakalım aslanımm benim.
Kollarımı boynuna dolmaıştı tökezleye tökezleye oturma odasına geçmiştik , babamın bırakmasıyla kendimi koltuğa atıvermiştim . Yattığım yerden tavana bakarken sanki tavan meydan okuyordu dengesine bir oyana bir buyana sallanıyordu . Daha fazla dayanamayarak gözümü kapatmayı denedim...
Gün aymıştı ama pek bana aymış denemezdi
Perdeyi yatağımdan aralarken havanın güzelliği sanki bulutların gökyüzüyle sanatı vardı büyükenmiştim bi nebze olsun kendimi bütün olanları unutup bu görüntüye bırakmıştım kendimi orda hissettim tabi yer çekimide düşünmemek şartıyla.
Tam bu sanat eserine dalmışken babam içeri girerek;
-Ooo günaydın koçlarım hadi bakalım Eyüp bey okula hazırlık yapalım, Paşaa sanada günaydın bugün babannen bi hoca ayarladı ona gidicez tamam mı?
-inancıma her zaman sığınan biriydim ama hoca işlerinde daha önceden gitmediğimin etkiside olabilir bilemiyorum tabi pek iyi bakmıyordum ama inanıyordum.
Babam bu düşüncemi yüz ifademden anlamıştı yapma oğlum ama dercesine yüz ifadesiyle baktı ve güldü bende gülümsedim ve hazırlanmaya koyulduk..
Babannemi de aldıktan sonra hocaya gidiyorduk
Gittiğimiz yer iki dağ arasında orta yerde kalmış bir ova köydü her kesin kendine göre belli yol kenarında evleri vardı ama yeşilin koyu renklerinden bir görüntüsü vardı çam ağaçlarıyla kaplı bazı bökgeleriyle azda olsa korkunç gözüküyordu
Babannem gözlemci bi bakış atarak;
-taa 20 yıl oldu en son geleli ama hatırlayabilirim
ben şaşkın bir şekilde babanneme baktım
-nası yani bilmiyormusun yani" diyerek güldüm
-yok oğlum görsem hatırlarım zaten" dedi
Geçtiğimiz 17. Evide benzeterek devam ediyorduk yola en sonunda bir evde aha emre işte bu oğlum dedi . Babamda çocukken gelmiş en son ona rağmen hatırladı oda.
Evin bahçesi çocuk parkı gibiydi çok şirin ve tatlıydı girişi yol gibiydi sonunda da tam villa tarzı bir ev yapılmıştı ahşaptan ,bir köy evine göre baya güzel yapılmıştı .
Babannem çok önceden geldiği için yapılan değişimi görünce duygulandı
- ya oğlum bak biz evin yanındaki şu küçük kulubaye gelmiştik ozaman buralar hiç yoktu neler yapılmış maşallah.
Biz geldik ama hoca yok gibiydi kimseler yok gibiydi
Tam ümidi kesmişken evin içinden hocanın tesbihi ile geldiğini gördük
Babannem hemen sevinerek ;
-Selamun Aleyküm hocam yıllar geçti ama biz yine geldik .
Hoca yılların verdiği unutkanlıkla babanneme soru işaretleriyle baktı.
Babam komşumuzun ismini vererek hatırlamasını sağladı.
Hoca biraz küçük boylu, iri yarı ,boynu bükük ve yılların getirisiyle beyaz sakallarıyla gülümseyerek -Buyrun yavrularım yukara geçelim" dedi.
Üst kata geçen bir küçük oda yapmıştı kendine gelenler için ayarlamıştı.
Ben hocanın yanına oturcak şekilde geçtim babannem ve babam karşıda yan yana oturmuştu.
Hoca durumu anlattıktan sonra bana baktı;
-Namaz kılıyormusun yavrum
-kılıyordum bıraktım
-ah kuzum en büyük hatalarımızdan biride odur zaten
Annemin işini ,babamın işini ,kardeşimi, evdeki her şeyi sormuştu.
Tamam yavrum bide ben bakayım diyerek ayağa kalktı , dolabın arkasından aldığı sopayla bize arkasını döndü ve sopayı doğrulttu
Haydi bismillah diyerek dualar okudu
Ben hiç olmadığım kadar korkmuştum kendimi çok sıkmıştım ama bir yandan ilk defa böyle bir şey gördüğüm için gülesim gelmişti.
O yüzden bakmamak için başka yerlere bakıyordum
Babannem ve babamda hocanın okuduklarından bana bişey oluyor sanıp korkarak dürtüklediler bana , bu daha çok komikti ama hoca bitirmişti
Yerine oturarak tekrar soru sordu;
-küçükken 2 3 yaşlarında bir hastalığı oldumu ciddi bir hastalığı oldumu ya da ateşli bir hastalık?
Ben soruyla beraber şoka uğramıştım çünkü ben 3 yaşında epilepsi ( sarah) hastasıydım ateşlenmiştim evet .
Bu durumu o dönemde yaşadığım ateşlenmeden kalan bir hiperaktiviteye bağladı .
Ben hala şoku atlatamazken babannem ve babam hocanın talimatlarını dinliyordu.
Giderken bize kendi ağacından bir poşet elma vermişti.
Arabada aldığım bi ısırıkla böyle bir yerde nası bu kadar leziz bir elma olabileceğini sorguladım sulu suluydu , hayatımda yediğim en güzel elmaydı bu.
Babam ve babannem bana bakarak ;
-yaa demek ki inanmak gerekiyormuş demii" dediler
Ben gülmeden alamadım kendimi ve içerde olanları konuşmaya başladık yol boyunca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZA
Teen Fictionsıradan bir hayatı olan gencin kendini tanıyamayacağı boşluğa düşer... aslında her şey orda başlamıştır adımlarım tökezlerken