Yorgun hissetmek bazen bir nedene bağlanır gün boyu koşuşturursun ordan oraya kendini harap edersin gün sonunda dermanın kalmaz yorulursun bazende ne hissedeceğini bilemezsin bomboş duvarlara saatler belki gün boyu bakar kalırsın boşlukta olursun sadece karmaşanın içinde savrulursun kafanın içinde...
Yorgun argın yatağın bir köşesinde günü geçirdikten sonra akşam yemeği vakti gelmişti, herkes masadaydı ama kafamı yemekten kaldırıpta mutlu mutlu konuşacak dermanı bulamıyordum zaten sofrada da kardeşim ve babamın uyuşmazlıkları tutmuştu annem her zaman sofrada yapmayın bari şunu diye söyleniyordu , benim hiç kafam almıyordu o an zar zor bi kaç kaşık daha alıp kalkmıştım.
Oda dar gelmeye başlamıştı artık sürekli sıkışıyordum hocanın verdiği okunmuş suları her sabah içiyordum ama o günden beri karnıma bıçak saplanıyor gibi ağrı giriyordu daha da mahvetmişti, kendimi karın ağrısınamı versem kafamdaki ağırlığamı ne yapacağımı şaşırmıştım.
İçerden annemin ağlama sesi gelince odadan nası koşarak çıktığımı hatırlayamıyorum mutfağa gelene kadar akıl sağlımı kaybediyordum annem ağlıyordu peteğin yanına çökmüş , bende dizinin dibine çöktüm yüzünü okşayarak;
-Noldu annem niye ağlıyorsun?
-Bir şey yok İsmail bırak annem bir şey yok
Bende ağlamaya başlamıştım ;Annem çok kötü bir şey bile olsa konuşarak anlatmazdı ağlardı . Sımsıkı sarıldım ;
-çok özür dilerim annem çok özür dilerim
defalarca bu cümleleri sarf ettim durmadan susmadan titreyerek...
Bir zaman sonra kendimi tutamadığımı fark ettim bütün vücudumun titremeye başladığını farkettim , başım dönmeye başlamıştı.
-Annem kuzum ben Eyübe laf geçiremedim ona üzüldüm bir an ağladım tüh yavrum niye böyle yaptın." diye babama çaresizce baktığını hissediyordum, ama daha fazla dayanamadım boşluğa düştüm yine.
Defalarca bu şekilde ayılmaktan nefret ediyordum artık her gözümü açtığımda ailemi karşımda perişan görmekten çok yorulmuştum mahvoluyordum böyle , keşke gözümü açmasaydım o an orda ölsemde üzdüğümü görmesem artık istiyordum.
Asıl aşamadığım tek noktanın artık üzülmek istemiyordum ağlamak istemiyordum , çünkü herkes ağlamamayı güç olarak kabul ediyor ama değil her korkuya her üzüntüden kurtulmaktı ağlamak bütün içindeki her şeyi bırakmaktır orda kurtulmaktır ama bu belli bir süre olur bir daha olmaz benim kıramadığım nokta da bu durumdan dolayı ağlamak üzülmekten kurtulamıyorum.
O sıra kapı çaldı, annem göz yaşlarını silerek kapıya doğru gitti , bende bu halimi kimse görsün istemiyordum kim gelmişti ki şimdi.
Annem ;
-Hoşgeldin Adencim gel içeri
-A-anne pardon Neval teyze noldu niye ağlıyorsunuz bir şey mi oldu? İsmail nerde ona bir şey olmadı demi?
Tam bu soruları sorarken kapıdan içeri girince beni gördü. Koşarak baş ucuma geldi , beni böyle gördüğünde sürekli gözleri doluyordu , ben;
-şşş hayır hayır ağlama lütfen boncuk boncuk dökülüyor bide.
Güldü .
Yüzünü okşadım, sarıldı sımsıkı ...
Beni böyle görmesini hiç istemiyordum ama böyle bir durumda kendimi hep boşlukta hissederken o olduğunda yanımda bambaşkaydı . Aslında ev bi çatı altına yaşanılan yer değildi Adenin kollarıydı ozaman anlamıştım evim neresiydi.
Annem çay koymuştu Adende içerde yardım ediyordu, ben içerde uzanıyordum ama biraz daha doğrularak oturabilmiştim,
Elinde tepsiyle içeri girmişti
-Bak sakın gülme tamam mı
Tutamamıştım kendimi gülmüştüm çok tatlı duruyordu çünkü birde hanım hanımcık bakıyordu .
Tepsiyi bırakır bırakmaz bacağıma şakasına birtane yapıştırdı
Babama dönerek;
-Haketmedi mi Emre amca
Babam kahkahalara boğularak;
-Haklısın kızım sonuna kadar hemde.
Eyüp bana bakıp arada göz kırpıyordu bende yanımda fırlatacak bir şey arıyordum ama bulamıyordum .
Çaylarımızı beraber içerken herkesin gözleri ışıl ışıl parlıyordu , Aden'in sayesindeydi her şey
Babam;
-Adencim baban annen ne iş yapıyor?
-Babam mimar annemde türkçe öğretmeni.
-Ne kadar güzel
gülümsedi
-Siz ne iş yapıyorsunuz Emre amca?
-Araba yedek parçacısıyım ben
Anneme döndü annemde;
-Anaokulunda öğretmenim bende kuzum
-yaa gerçekten mi bende çok istiyorum Anaokul öğretmeni olmayı çok severim çocukları .
Sohbet okadar güzeldiki ben onları gülümseyerek seyrediyordum..
Telefonu çalmıştı ;
-Efendim abla, tamam geliyorum .
-Ablam gelmiş ben izninizi istiyorum.
Babam;
-Tabi müsade senin kızım ailenle tanışmayı çok isteriz.
-Çok iyi olur bekliyoruz sizi ozaman
Bana döndü
yerimden kalkmaya çalıştım ;
-Sakın, sakın sen birazdaha uzan lütfen kalkma." Dedi korkarak
-yok öyle şey olurmu tabi kalkıcam
Zar zor kendimi ayağa kaldırmıştım.
Endişelenerek ;
-sarılarak gidelim ozaman ancak öyle gelirsin kapıya.
Gülümsedim ve sarılarak kapıya geçtik.
Çıkarken sımsıkı sarıldı bende saçlarını kokladım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZA
Teen Fictionsıradan bir hayatı olan gencin kendini tanıyamayacağı boşluğa düşer... aslında her şey orda başlamıştır adımlarım tökezlerken