Bunun için miydi?

848 89 96
                                    

Seokjin üstü örtülen haberi takip etmeyi bırakmıştı. O günün üstünden beş gün geçmiş bu sırada da Taehyung ile hiç iletişim kurmamıştı.  Teyzesinden özür diledikten sonra Jihyo onun özür dinlemesinden keyif aldığı bir mesaj atmış ancak Jin onu takmamıştı. Olayın patlak verdiği diğer gün Jungkook ve Hoseok evine gelmişti. Odasında öylece hiçbir şey yapmazken arkadaşları onun üstüne atlamış ve sarılmışlardı ona. Sonra Seokjin her şeyi anlatmıştı. Yaşadıkları küçük şeyleri bile. Tabii bunları diğerlerine söylemediğini sır olarak kalması gerektiğini söylemişti. Arkadaşları bunu kabul ettikten sonra Seokjin aralarında omuzlarına yaslanarak ağlamaya başlamıştı. Arkadaşları onu dışarı çıkarmayı üçüncü gün başarmıştı. Seokjin ile birlikte yürüyüş yapmışlar, Jimin'in kafesine gitmişlerdi. Jimin onlarla masada oturmuş sohbet etmişti bu kez. Jungkook yanında oturan çocuğa öyle güzel bakıyordu ki fark etmemek elde değildi. Seokjin onun bu hâlini gülümseyerek izlemişti. Jimin gülerek, arada Jungkook a dönerek anlatmaya devam ediyordu. Seokjin onlar adına mutluydu. Arkadaş olarak başlamışlardı ancak devamının geleceğine inanıyordu. Çünkü Jimin'in de Jungkook a karşı bir şeyler hissettiği aşikardı. Seokjin o olayı unutmaya  çalışıyor, hayatına kaldığı yerden devam etmeye karar vermişti. Ailesiyle ilişkileri de düzelmiş sayılırdı. Babası onunla arada konuşsa da annesi her zamanki gibi  sohbet ediyordu. Bu Seokjin için yeterliydi. Elbette babasıyla da zamanı geldiğinde eskisi gibi samimi olacaktı.

Seokjin Daehyunu merak etmeden yapamıyordu. Iyi miydi? Onunla olduğu gibi mutlu muydu? Bolca yemek yiyor muydu? Babası ona vakit ayırabiliyor muydu? Umuyordu ki ona güzel bir bakıcı bulmuş olsundu. Seokjin aklına gelen anıyla gülümsedi. Taehyung ondan sonra güzel bir omega bulacağını söylemişti. Nasıl da kızmıştı ona. Onun kızgın olması hoşuna gitse de Seokjin kıskanmıştı. Güzel bir omega... bulduysa eğer onlara şans getirmesi için tanrıya dua etti. Zira Daehyun her şeyin en iyisini hak eden bir çocuktu. Güzelce büyüyüp,  gelişmesini istiyordu.

"Hayır Seokjin, hayır. Daha zarif şekilde basmalısın. Notayı vücudunda hisset. " Seokjin sert bastığı piyano tuşunu bıraktı.

"Özür dilerim efendim."  Hocası ona göstermek için eğildi.

"Böyle, tuşların  canı  varmış gibi anladın mı? Yavaşça sırtlarını okşuyormuş gibi. Böylece müziğin daha çok ruha dokunacak. " Seokjin kafasını salladı ve yeniden nota defterine başlayarak çalmaya başladı. Bu ikinci dersiydi. Haftada iki kez piyano dersi almaya karar vermişti. Okulu açılsa da devam etmek istiyordu. Seokjin yavaşça öğrendiği notaları çalarken hocası sabırla ve güler yüzle onu izliyordu.

"Pekala Jin. Bugün piyano havasında değilsin anlaşılan. Dersi bitirebiliriz. Diğer derse kadar kendini toplamanı istiyorum. " Kadın çantasını masadan aldı.

"Görüşmek üzere."

"Görüşürüz Bayan  Caroline."  Seokjin onun korece telaffuzuna takılmadan karşılık verdi. Bayan Caroline, Kanadalıydı. Kadın odasından çıkıp giderken Jin kendini geriye bıraktı koltuğunda.

Aklı  doluyken odaklanamamıştı. Toplayabilirdi umuyordu..

Telefonu çaldığında koltuktan kalkıp yatağına gitti. Yastığın altındaki telefonu aldı. Jungkook arıyordu.

"Alo?" 

"Seokjin nasılsın?"

"Oh, iyiyim. Dersteydim. Bir şey mi oldu?" 

"Ah hayır. Bu akşam bir yere gideceğiz. Gelirsin değil mi?" 

"Nereye gidiyoruz?"

" Eğleneceğiz işte. Jimin'de gelecek. Belki ona açılırım ha? Neyse çok güzel yer cidden. "  Seokjin evde kalmaktansa dışarı çıkıp eğlenmeyi, bazı şeyleri unutmayı tercih etti.

TWO BABIES TAEJIN/VJIN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin