İkimize karşı bu dünya

889 77 63
                                    

Kim Seokjin her şeyin bittiğini düşünürken yeniden başlamasına şaşırmıştı. Bir daha Kim Taehyung'un hayatında yer edineceğini düşünmemişti. Hayranlık sandığı gerçek duygularını içine gömerken çektiği acıyı dışarı vuramamıştı. Her saniye Taehyungu düşünürken  onu beyninden atmak için çıldırdığı geceleri hatırlıyordu da, ne büyük acılardı. Kahrolmuştu. Onu kafasından çıkartmak için her yola başvurmuştu. Şimdiyse kollarında yatıyordu. Bunu asla hayal etmemişti mesela. Taehyung'un onu seveceğini de düşünmemişti. Ona karşı yavaşça çekildiğinden haberi yoktu...

Odasındaydı. Onunla telefonda konuşmuş, sesini duymuştu. Daehyun ile de konuşmuştu. Çocuk ona neşeyle bakmıştı. Seokjin onu da çok özlemişti. Ancak onu bir süre göremeyecekti.

"Tebrikler Seokjin. Bu hafta daha iyi olduğunu gördün değil mi? Böyle devam et." Piyano hocası gülerek ona baktı. Seokjin gülümsedi. Oysa  piyanoyu düşünmemişti bile. Akışına bırakmıştı. Demek ki duygular yönetmişti onu. Ders bittiğinde Bayan Caroline ile aşağı  indi  Seokjin,  acıkmıştı.

"Bayan Caroline, yemeğe kalmaz mıydınız?" Diyerek güzel bir teklifte bulundu Seokjin hocasına.

"Bu güzel teklifin için teşekkür ederim Seokjin. Gitsem iyi olur. Çocukları okuldan alacağım." Annesine gülümsemiş ve evden çıkmıştı. Seokjin annesinin yanına gitti. Kolunu omzuna attı.

"Anne, acıktım. " küçük çocuklar gibi  söylendi Seokjin. Annesi gülümseyip onun saçlarından öptü ve kalktı.

"Dinlen biraz. Bir şeyler hazırlayınca çağıracağım seni. " annesi giderken Seokjin başını yastığa koydu. Bu sırada telefonu çaldı. Jungkook arıyordu, telefonunu açtı.

"Efendim Jungkook-ah?"

"Seokjin, bizim eve gelsene."

"Neden? Bir şey mi oldu yoksa?"

"Hayır Seokjin-ah! Sana bahsettiğim pastayı getirdim. "

"Bana bak Jin yarım saat içinde gelmezsen o pasta kaybolur. Sabahtan beri yememek için zor tutuyorum kendimi. "  Jimin'in uzaktan sesi geldi kulağına.

"Merak etme dostum. Pastayı senin için koruyorum. Acele et. Daha fazla ne kadar dayanırım bilmiyorum."

"Pasta yerine seni yiyeceğim en sonunda."

Seokjin ayağa kalktı. Pastayı yemek çok istiyordu.

"Peki  o zaman. Jungkook bir şeyler hazırla, açım ben. Geliyorum yirmi dakikaya." Seokjin telefonu kapatıp bağırdı annesine.

"Anne, Jungkook'a gidiyorum. Bana yemek hazırlamaya gerek yok. " yukarı çıktı hızlıca. Eşofman ve sweat bulup giydi. Masadaki çantasını da alarak aşağı indi. Ayakkabısını giyip çıktı evden. Jungkook'un evi yakın sayılırdı yürüyecekti. Acaba Taehyung ne yapıyordu? Müsait miydi? Müziği durdurdu ve onu aradı. Uzunca çaldı. Açmayacağını düşünürken açılmıştı.

"Seokjin?" Onun sesiyle hızlanan kalbine elini koydu. Tanrım..  Bir ses bu kadar güzel olabilir miydi?

"Müsait miydin? Müsait değilsen sonra ararım."

"Ah, sana her zaman müsaitim Seokjin." Güldü. O kadar müsait birisi olduğunu sanmıyordu.

"Ne yapıyorsun? Arayayım dedim...özledim biraz." Seokjin son cümlesini kısık söylese de utanmıştı.  Deli gibi atan kalbinin çıktığını hissediyordu şu an! Telefonun ucundan Taehyung ise bunu duyunca dudaklarını ısırdı, Seokjin her ne kadar sıradan bir şey söylüyormuş gibi olsa da bu onu utandırmıştı. Kim Taehyung hayatında ilk kez utanmıştı!

TWO BABIES TAEJIN/VJIN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin