Alize, önce sesi tanıdı. Ama "O" olamaz, dedi. 'Ben yaşlı birisi ile görüşeceğim'. Bu rastlantının iğne deliğini de geçerdi. Geçmezdi! Çünkü Kurter Holding adını ilk kez Aslı'nın düğününde duymuştu. Bunu nasıl anımsayamadığına hayıflanıyordu. Hiç olmazsa bu randevuya daha hazırlıklı gelmiş olurdu. Yine de o ise, 'elini sıkmamayı' düşündü. Aslı'nın düğününde kendisine yaptığını yapmak istiyordu. Elbette tüm bunları bir yana bıraktı.
Yavaşça fincanı yanındaki masaya bıraktı ve sesin sahibine döndü. Yanılmamıştı. Karşısında gri gözlüsü duruyordu. Üstelik onda da şaşırmış bir ifade yoktu. Kendisini burada görmek normal miydi?
"Merhaba. Manzaraya değil arabalara gülüyordum. Ve sanırım sizinle daha önce karşılaştık. Sina Bey mi?"
Poyraz, odanın dışında bir an durup içeriye öyle girmişti. Alize'yi hemen tanımıştı. O duruşu, o saçları nerede olsa tanırdı artık! Poyraz, bu karşılaşmadan çok memnun olduğunu hissediyordu. Bir daha nerede nasıl göreceğini bilmediği kehribar gözlüye rastlamıştı. Elbette ikinci düşüncesi, kocasının bu görüşmeden kendisi kadar memnun olmayacağı idi. Üstelik bu güzel bayan, kendileri ile görüşmeye gelirken hiçbir ön bilgiye sahip olmadan gelmişti! İlginçti. İsmet amca, bacaklarının güzelliği ile personel alıyorsa, vay o derginin haline, diye düşünüyordu. Elbette bunları düşünürken o beğendiği bacakların yazlık bol bir pantolonun içinde gizli olmasının hiç önemi yoktu. Çünkü plajdaki hali, hâlâ gözlerinin önündeydi. Kendisini ayıplamayı sonraya bırakıp anın tadını çıkartmaya karar verdi.
"Sina, babamın adı! Ben, Poyraz Kurt! Evet, ortak bir tanıdığımızın düğününde karşılaşmıştık." Sesi içindekileri asla yansıtmıyordu. Soğuk ve mesafeliydi.
"Alize Başar. Memnun oldum." Aynı şekilde yanıtlamıştı. Soğuk ve mesafeli! Az önceki gülen yüzden ve neşeli sesten eser kalmamıştı.
"Memnun oldum." Demiş ve kısa ama sert bir şekilde elini sıkmıştı. Her ikisi de o düğünden önce de birbirlerini gördüklerini söylemek istememişti. Sanki geçmişi anmak şu an içinde bulundukları durumu yadsımak olacaktı. Artık o günleri konuşmak ikisi için de uygun değildi. Susmak en doğrusuydu.
'Poyraz ve Alize!' Ortak tarafları rüzgâr ismi olmalarıydı ama biri sert ve önüne kattığını yıkan bir rüzgârdı! Diğeri ise sıcak yumuşak ve aranılan bir rüzgârdı. Yani neredeyse taban tabana zıttı ikisi de. Ama ortak kararları sessizce almak ve uygulamak ikisinin de kendi içinde verdiği karardı. Birbirlerinin isimleri ile ilgili tek kelime etmemişti ikisi de. Tanışmanın ardından kısa sayılmayacak bir süre geçmiş ikisi de düşüncelerinden sıyrılamamıştı. Poyraz o ana dönen ilk kişi oldu.
"İsmet Bey ile babamın görüşmesi gerekiyordu ama galiba ikisi de başka işlerin peşinde koşmayı tercih ettiler." Gereksiz konuşmalara tahammülü olmadığını, vakit kaybetmek istemediğini belli eder bir şekilde hemen konuya girmişti. Alize de aynı şekilde yanıt verdi. O kadar kolay harcatmazdı İsmet Beyi...
"İsmet Beyin eşi ufak bir rahatsızlık geçirdi. Hastanedeler. O nedenle ben katıldım görüşmeye." Poyraz, sert çıkışına üzülmüştü bunu duyunca. Hem İsmet Amcası hem de eşi kendisi için de çok özel insanlardı. Sırf Alize'ye ters davranmak uğruna yakışıksız bir durumda kalmıştı. Yine de taviz vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alize & Poyraz
RomanceÇocukluk aşkı, yaz aşkı, imkansız aşk... Alize, Poyraz'a aşık mı, hayran mı? Yoluna çıkabilecek mi? Kendisini gösterebilecek, ilgi çekebilecek mi? Yoksa çocuksu aşk, anılarında mı kalacak? Alize, aşk ile harmanlanmış bir maceraya hazır mı? Katil...