Alize & Poyraz Bölüm 31

10.6K 853 13
                                    

Sabah, morgdan cenazeyi almaya birlikte gittiler. Cenaze arabasının havaalanına kadar taşıdığı cenaze orada yetkililere teslim edilmişti. Ankara polisi dosyayı kapatmıştı. Resmi yazışmalar zaman alsa da deliller intiharı destekleyici nitelikteydi. Sina Kurt, kendi ruhsatlı tabancası ile intihar etmişti.


İstanbul'da başka bir cenaze arabası onları karşıladı. Poyraz, Alize'nin isteğine uydu. İlk önce adli tıbba gittiler. Alize gerekli her şeyi Ankara'dan telefonlarla halletmişti. Alp'in eşi Aylin'in babası adli tıpta çalışıyordu. Ankara'da yapılan otopsinin sonuçları henüz çıkmamıştı. İstanbul'da da hemen otopsi yapıldı. Tüm yetkililer devreye sokulmuş, birkaç saat içinde her şey olup bitmişti. Son rapor daha geç gelse de en hızlı sonuç alınan alkol, uyuşturucu, zehir gibi araştırmalar yapılmış, balistik sonuçları beklenirken de silahın ateşlenme açısı ölçümleri tamamlanmıştı. İlk görüntüler Ankara'daki sonuçlara çok yakındı. Aylin'in babası Hasan Bey, Ankara'dan, aracın tüm resimlerini istemişti. Kendi sonuçları ile arabanın konumunu karşılaştıracaktı. İşlemler bittiğinde cenazenin ikindiden sonra gömülebileceği netleşmişti.


Neslişah Hanım ile ilk karşılaşma herkes için çok yıkıcı olmuştu. Bir günde on yaş ihtiyarlamıştı o neşeli kadın. Gözleri kıpkırmızı, ağlamaktan şişmişti. Alize, bir gün bu halde olabileceğini düşündü. Sonra da kaderin ne yazdığını bilmediğini... Ya o önce ölürse? Poyraz, geride kalan olursa? Ya bir kazada hayatlarını birlikte kaybederlerse? Bilinmezi düşünüp hayatını karartmayacaktı. Tek bir gün bile olsa yaşayacak ve mutlu olacaktı. Buna kimse engel olamazdı' Kendisi bile!


Nur Hanım da kıpkırmızı gözleri ile eltisinin kolundaydı. Baki Bey ise uzaklara dalıp giden bakışlarıyla sanki o kalabalığın içinde değilmiş gibiydi. Kuzenleri eşlerinin yanında amcalarına son vazifelerini yapıyordu.

Tüm iş camiası cenazedeydi. Çok kalabalık bir topluluk önce camide sonra da mezarlıkta aileyi yalnız bırakmadı. Ilgın ve annesinin gözyaşları hiç durmadı. Kısa süre önce tanıştığı ama çok sevdiği kayınpederinin ardından Alize de çok gözyaşı döktü. En acısı da toprağa verildiği andı. Poyraz babasını toprağa koyarken Neslişah Hanım fenalık geçirince Ilgın ve Alize kadını hemen uzaklaştırdı.


"Buna nasıl dayanılır? Bu acıya nasıl dayanılır?" sözlerinden başka bir şey dökülmüyordu dudaklarından. Alize hafif bir sesle "Güzel günleri, mutlulukları düşünerek" dedi. Haklıydı. Tek dayanak güzel anılardı.


Cenazedeki kalabalığın ve akrabaların bir kısmı dua için eve gelmişti. Korkunç bir koşuşturma vardı. Alize ve annesi de yardım etmek için koşturanlardandı. Aslı ile Ercan da mezarlığa gelmiş sonra da evdeki gruba katılmıştı. Dostlar kötü günlerinde de yalnız bırakmamıştı onları.


O gece eve döndüğünde annesi ile bir konuşma yaptı Alize. Çünkü Suzan Hanım, cenaze evinde Kurt ailesinin erkeklerinin başındaki laneti duymuştu. Kızı ile bu konuyu konuşmuş, Alize'nin kesin tavrından sonra susmaya karar vermişti. Kızı tek bir gün bile mutlu olacağı bir erkeği bırakmak istemiyordu. Aşkı bilen bir yüreği vardı Suzan Hanımın. Kızını anlıyordu. Hayatın neler getireceğini bilmeden yaşamıyor muyduk? İşte o da bu belirsizliğin içinde sayılı mutlu günleri yaşamak istiyordu. Kızından bunu alamazdı. "Umarım, bu vericiliğin ile üzülmeden mutlu yaşarsın."


"Yaşayacağım"


Cuma günü Alize, sabah erkenden Poyraz'ı aradı. "Günaydın canım. Ev müsait mi? Gelebilir miyim?"

Alize & PoyrazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin