Alize & Poyraz Bölüm 13

11.5K 961 15
                                    

"Neden diğer çiftle vedalaşmadın? Düşman mı onlar?" Naz yine dayanamamıştı.


"Ne düşmanı?" Anlamazlığa gelmek huyu olmasa da vakit kazanmalıydı.


"Ne bileyim, adam hasmın mı? Eski aşkını elinden mi aldı diye merak etmedim desem yalan olur. Hatta o kızı kapmış galiba senden?" Boş atıp dolu tutmak! Ya da altıncı his! Bu kadınların radarları inanılmaz çalışıyordu. Eh erkekliğin de onda dokuzu kaçmaktı. Bu da huyu değildi ama galiba bu akşam en kolay yol buydu.


"Naz, yok öyle bir şey. O kızı daha önce de o çocukla görmüştüm. Yıllar önceden beri birlikteler ama ben ikisini de şahsen tanımıyorum. O yüzden ellerini sıkma gereği duymadım." Sesi yine olması gerekenden sert çıkmıştı. Denetimini kaybettiğini düşünüp toparlanmak istedi. Oysa Naz'ın buna meydan vermeye niyeti yoktu. Bu gece bu kadına ne olmuştu?


"Yani, o kızın senle ilgisi yok, öyle mi?"


"Evet öyle. Hem sen neden soruyorsun bunları?" İşte yine sert ses tonu! Naz artık şüphelerinden emin olmuştu...


"İçgüdü desek?"


Poyraz, kadınların bu yanılmaz içgüdülerine bir kez daha hayran oldu. Kısacık iki bakıştan sayfalar dolusu senaryo yazabilecek yetenekteki kadınların hışmından korunmak için Allah'a dua etmeye başladı. Zaten kalıcı ilişkilerden uzak duruyordu. Çünkü ailesinde var olan intihar eğilimi, dedesinden sonra amcasının da benzer bir teşebbüste bulunması, doktorların kalıtımsal bir sorun olduğu yolundaki teşhisleri hayatında kalıcı insanları sınırlama ihtiyacı yaratmıştı. Evlenmek bir nebzeydi ama çocuk sahibi olmak asla aklından geçmiyordu. Ancak bu şartları kabul eden birisi ile evliliği düşünebilirdi. O da öyle yapıyordu.


"Neydi bu tafra?" Alp kendisine gösterilen tavra kızmıştı. Bunda biraz da alkolün etkisi vardı.


"Her zamanki hali! Tanımadığı insanlara karşı soğuktur. Biz de yakın değilizdir. Babamla babası tanışır. Yanındaki de belli ki baş başa kalmayı, düğünümüzde kalmaya tercih ediyor." Ercan'ın açıklaması Alp'i yatıştırırken Alize'yi sinir etmişti.

İlk geldikleri an gördüğü kadını aklından silmek istese de başaramayacağı ortadaydı. Bunu neden yapmak istediğini de bilmiyordu. Duygularını adlandıramıyordu. Uğraşmaktan vazgeçti. Aklından geçen son şey 'Allah sahibine bağışlasın' oldu. Sonraki düşüncesi ise gitgide annesine benzediği idi...


Düğün geç saatlere kadar devam etti. Belli bir saatten sonra yavaş müzik yerini hızlı parçalara bırakmış, davetlilerin birçoğu soluğu pistte almıştı. Suzan ile Ajlan Hanım bile kurtlarını döküyordu. Ercan'ın annesi ve babası da onlara eşlik ediyordu. Güngör Bey ise daha piste çıkmamıştı. O sadece vals yapardı. Bunu da yıllardır sadece kızı ile yapardı. Çok da beklemesi gerekmedi. Orkestra Ercan'ın talimatı ile vals çalmaya başlayınca, Alize babasını dansa kaldırdı. Baba kızın dans gösterisi bittiğinde alkışlar beğenileri ifade ediyordu.


Düğün bittiğinde saat üçü gösteriyordu. Ercan ile Aslı, o gece çiftlikte kalacak ertesi gün on günlük Japonya seyahatlerine başlayacaklardı. Alize annesi ve babası ile eve giderken Alp ile vedalaşmış, ertesi akşam aynı uçakla döneceğini öğrenince kahvaltıya, daha doğrusu öğle yemeğine davet etmişti. Bu saatte yatıp kaçta kalkacaklarını bilemedikleri için saat konusunda anlaşamamıştı ikisi de. Aslı ve Ercan ile vedalaşmaları ise çok daha uzun sürmüştü. On gün sonra İstanbul'da buluşmak üzere anlaştılar.

Alize & PoyrazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin