Alize, halinden memnundu. Çünkü çocukluk aşkı ile bir araya gelmişti nihayet. Gerçi onları konuşmak için çok erkendi. Yine de ilk adımlar atılmıştı. Yüreğindeki çırpınışlar durulmadan devam ediyordu. Poyraz'ın son sözlerinden sonra ürkek Alize gitmiş, kendinden emin Alize gelmişti. Poyraz'ın yüzüne baktı. Gülümsedi ve koridora doğru ilk adımını attı.
İsmet ve Sina Bey ikiliyi el ele gördüklerinde gevrek gevrek gülmeye başladılar. Annesi Neslişah Hanım ise daha farkında değildi. Eltisi Nur ile yan yana oturmuş dertleşiyordu. Bu arada içerideki tüm gazeteciler binanın dışına çıkmıştı. Bunu yine İsmet Beyin sağladığı belliydi. Alize, biraz utansa da o şekilde yanlarına gitmek zorundaydı.
"Gelin bakalım yanımıza. Neler oldu dışarıda diye sormayacağım. Belli ki eski sorunlar çözülmüş. Sizi teknedeki yemekte böyle görmeyi umuyordum."
"İsmet Amca, kendin gibi yetiştirmişsin. Uğraştırıyor insanı."
"Evet, biraz aksi mi ne?" İsmet Bey de uymuştu Poyraz'a. Takılıyordu Alize'ye.
"Hey, bu sizde irsi mi?" Alize sözde kızmış gibi yapıyordu.
"Neymiş o?" Poyraz şaşkınlıkla sormuştu.
"Birisinin yanında o yokmuş gibi konuşmak, çekiştirmek. Baban da yapmıştı bunu. Ne kadar benziyor huylarınız."
"Ve üstelik bu güzel kız, hiçbir şeyi unutmuyor." Sina Bey de lafa karışmıştı. Kısa gülümsemelerin ardından yine esas konuya döndüler.
"Baba, doktorlar başka bir şey dedi mi?" Poyraz kendi derdi ile meşgul olup yine kardeşini unutmuş duruma düşmek istemiyordu. Kız kardeşini çok seviyordu. Yine de son zamanlarda pek bir araya gelememişlerdi. Aynı bahçe içinde bulunan iki katlı villalarda yaşıyorlardı. Dedesi yıllar önce aldığı araziye on tane villa yaptırmıştı. Yedi tanesi kendisi oğulları ve torunlarına ayrılmıştı. Kalan üç taneyi de kız kardeşlerine vermişti. Poyraz bu kadar yakın oturmanın bazen sıkıntısını yaşıyordu ama çoğu zamanda rahatlığı ağır basıyordu.
Yıllardır değişmeyen kahvaltı ve akşam yemeği birlikte yenir kuralı sayesinde mutfağın yolunu bile bilmiyordu. Dün geç saatte dönmüş olsa da sabah erkenden uyanmıştı. Ailesini özlemiş onlarla kahvaltıda bir araya gelmek istemişti.
Bu sabahta koşu dönüşü annesine gitmişti. Kız kardeşinin villası boş duruyor o hala ailesi ile birlikte yaşıyordu. Annesi "Ilgın kalkmadı kapısını tıklatsana" dediğinde söylenerek gitmişti.
"Kızım ben bir saattir koşuyorum sen hala uyuyorsun. Bak popon büyüdüğünde küçültmek zor gelecek. Kalksana."
Her zaman içeriden homurtuları gelen kardeşi bu kez ses vermemişti. Kapısını yeniden tıklatmış, ses gelmeyince kapıyı açıp içeri girmiş ve baygın kardeşi ile karşılaşmıştı. Yanında ilaç kutusunu görünce panikle hastaneye kaldırmış ambulansı bile beklememişti. Şimdi ise doktorların açıklamasını bekliyordu. Tam babası yeni bilgi yok, derken doktorlar yeniden kapıya çıkmıştı. Hepsi o tarafa doğru yürüdü.
"Ilgın hanım hayati tehlikeyi tamamen atlattı. Alerjiye neden olan yiyeceğin tespiti biraz daha sürecek ama etkileşim olduğunu, iki ayrı maddenin birbirini tetiklediğini düşünüyoruz."
"Alerji mi? Ya yatak odasındaki ilaçlar?"
"Bir tane ilaç almış. O da aspirin. Sindirim sistemine olumsuz bir etkisi olabilir. Bazı belirtiler ona da delalet. Ama başka bir ilaç almamış. Yani aklınızdaki intihar ihtimalini tamamen bir tarafa bırakın. Çok şiddetli bir alerjik rahatsızlık yaşamış, Ilgın hanım. Şimdiden sonra çok detaylı tetkikler ile başka nelere karşı bağışıklığını yitirdi, neler reaksiyonlara neden oluyor araştıracağız. Tedavisi mümkün olan bir hastalık! Biraz da dikkatle bundan sonra böyle bir tehlike yaşamayacağından eminim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alize & Poyraz
RomanceÇocukluk aşkı, yaz aşkı, imkansız aşk... Alize, Poyraz'a aşık mı, hayran mı? Yoluna çıkabilecek mi? Kendisini gösterebilecek, ilgi çekebilecek mi? Yoksa çocuksu aşk, anılarında mı kalacak? Alize, aşk ile harmanlanmış bir maceraya hazır mı? Katil...