Gelinliğini seçmişti. Poyraz ile birlikte dergileri karıştırmış, iki modelden bir model çıkartmışlardı. Poyraz annesinin elbiselerini diken modacısının gelinliği dikebileceğini söylemişti. Alize bundan çok memnundu. Her şey yolunda gidiyordu. Düğünü ve nikâhı İstanbul'un en büyük otellerinden birinin havuz başında yapacaklardı. Son haftaya hiçbir iş kalmaması için koşturuyorlardı. Çünkü o hafta Ankara'da dört gün sürecek iki toplantıları vardı ve baba-oğul orada olmak zorundaydı.
Alize ilk kez ayrı kalacaktı. Gerçi hala ailesi ile kalsa da her gün görüşüyorlardı. Delice dedikleri sabah işe bırakma seansları, rutinleri olmuştu. Akşamları da Poyraz alıp eve bırakmıştı. İşi olup gelemediği akşamlar da mutlaka şoförü gönderdi. Düğünden önceki hafta sonu yine Aslı-Ercan çifti ile birliktelerdi. Poyraz, kuzenlerini ve eşlerini ayrıca kendi arkadaş grubunu da çağırmıştı. On iki kişilik grup kahvaltıda bir araya gelmişti. Alize, Poyraz'ın kuzenlerini de eşlerini de çok sevmişti. İki kız kardeşin iki erkek kardeşle olan evliliği çok şirin gözüküyordu. Onlar da doğal insanlardı ve çok neşeliydiler.
Tüm masanın birbiri ile muhabbet ettiği sırada hiç olamayan şey olmuş Naz aramıştı. Poyraz, Naz ile nişanlarının açıklanmasından hemen önce konuşmuş evleneceğini söylemişti. Naz, kızın, Çeşme'deki düğünde gördükleri kız mı olduğunu sorduğunda gülümsemiş ve "Evet, onunla evleniyorum." diye yanıt vermişti. Naz, "O ilk bakışından anlamıştım zaten ona karşı bir şeyler hissettiğini. Umarım çok mutlu olursun. Düğününe gelebilmeyi isterdim ama o tarihte Avustralya'da çekimlerim var." demişti.
Kahvaltı saatinde aradığında ise sadece yola çıktığını haber vermiş, çekimler erken biterse düğüne yetişeceğini söylemişti. Telefon kapandığında herkes Alize ile Poyraz'ın yüzlerine bakıyordu. Masada o ilişkiyi bilmeyen yoktu. Alize hiçbir şey olmamış gibi kahvaltısına devam edince rahatlamıştı hepsi. Oysa Alize'nin tüm damarlarındaki kan hızlanmıştı. Neden aramıştı? Yoksa evlenmelerine engel mi olmak istiyordu?
Poyraz kulağına eğilip, "Düğünümüze gelebilmeyi istiyor."
"Gelin olmayı ummadığı sürece sorun yok."
"Umamaz. Benim gelinim bir tane ve onu dünyadaki hiçbir kadına değişmem."
Alize, duydukları ile yetinmeyip gözlerinde de aynı aşkı aradı. İşte oradaydı. Poyraz kendisine aşkla bakıyordu. Naz sorun değildi.
Onların bu âşık halleri masadaki herkesi rahatlatmıştı. Nişanlıların kavgasına şahitlik etmek istememişti hiç biri.
Poyraz, pazartesi sabahı Ankara'ya uçacaktı. Arkadaşları ile öğleden sonra ayrılmışlar bir süre de baş başa kalmak istemişlerdi. Ankara'da yeni ortaklıkla ilgili görüşmeler yapacak, devletin bir ihalesi ile ilgili sonuçlara göre belki yeni bir işin de imzasını atacaklardı. Balayında rahat etmek için tüm işleri halletmek istiyordu. O nedenle baba oğul birlikte gidip imza atacak bir konumda olacaklardı. Poyraz bu ayrılıktan hoşlanmasa da sabrının sonuna geldiği için uzak durmanın en kolay yolu olarak görüyor, katlanılacak son Alize'siz günler diyordu.
Perşembe günü dönecek, cumartesi günü de evleneceklerdi. Şimdi ise birkaç günlük ayrılık için vedalaşmak istiyor ama bir türlü başaramıyorlardı. Nihayet ayrıldıklarında ikisi de bu süreçte bu kadar nasıl bağlandıklarını anlamamanın şaşkınlığını yaşıyorlardı.
Pazartesi öğleden sonra görüşmelere başlamış, salı yeni ortaklık görüşmelerini sonuçlandırdıklarını söylemişti. Salı öğleden sonra, yeni iş anlaşması imzalanmıştı. Böylece holdingin hatalı yatırımdan uğradığı zararın kısa süre içinde telafisi olabilecekti. Babası üzgündü ama yeni ortaklarının yanında bunu belli etmiyordu. Ortaklık ne yazık ki karşılarındaki guruba daha fazla imtiyaz tanıyordu. % 51/49 luk ortaklık dağılımı ile son söz hep karşı tarafta olacaktı. Yine de eskiden yaptıkları petrol ürünleri işine geri dönmüşlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alize & Poyraz
RomanceÇocukluk aşkı, yaz aşkı, imkansız aşk... Alize, Poyraz'a aşık mı, hayran mı? Yoluna çıkabilecek mi? Kendisini gösterebilecek, ilgi çekebilecek mi? Yoksa çocuksu aşk, anılarında mı kalacak? Alize, aşk ile harmanlanmış bir maceraya hazır mı? Katil...