Ilgın'ın tepkisine gülüşerek evden çıkıp kendi evlerine girene kadar kapıdaki gazeteciler arkalarından bağırarak tahliye ile ilgili bilgiler almaya uğraştı ama başarılı olamadı. Evin kapısına geldiklerinde amcası, yengesi ve kızlarını kapıda buldular. İçeriye davet ettiler. Herkes sırayla sarılıp geçmiş olsun dedikten sonra konuşmaya başladı amcası. "Poyraz, tekrar geçmiş olsun oğlum. Çok sevindik."
"Sağ ol amca. Ben de çok sevindim. Sırada katili bulmak var. Umarım kısa sürede o da bulunur."
"O şahitler başka bir şeyler söyleyebildi mi? Katil ile ilgili bilgi var mı?" diye sordu yengesi. "Yok, muymuş hiç civarda kamera falan? Hani her yeri izliyordu bunlar?"
"Şahitlerin başka bilgisi yok, ne yazık ki! Tek söyledikleri benim bir buçuk saat yanlarında olduğum. Kamera koruluk tarafında yokmuş. Otel, devlet adamlarının kaldığı otellerden olsa her adım başına konur ama değil işte. Şanssızlık orada."
Şahitlerin verdiği bilgilerle ilgili doğruyu söyleyemiyordu. Orkun da savcı da başkaları ile bilgilerin paylaşılmasını yasaklamıştı. Şahitlerin gördüğünü söylediği kişiyi anlatmamıştı.
"Gerçekten şansızlık bu! Katil elini kolunu sallayarak aramızda dolaşıyor. Pekâlâ, amcamın neden öldürülmüş olacağına dair aklına bir şey gelmiyor mu?" diye soran Nurhan'dı.
"Yok kuzen. Aklıma hiçbir şey gelmiyor. Düşmanımız yok ki. Rakipler var ama onlar da canımıza kastetmez. Babamın evdeki evraklarına bakıp geçmişten bir şeyler anımsamaya uğraşacağım. Ankara'da olup da bize düşmanlık besleyen birisi var mı bulmam lazım."
Onlar konuşurken Alize de "Ne içersiniz?" diye sorup mutfağa doğru yürümeye başladı. Herkes "İstemiyoruz" diyerek yanıt verdi.
"Biz sadece geçmiş olsun demek için geldik. Sen de rahatla duşunu yap. Evinin tadını çıkart." diyerek yenge ayaklandı ve diğerlerini de kaldırdı.
Poyraz ikiletmeden kapıya doğru yürüyüp hiç gerekmediği halde yol gösterdi. Kapıyı kapar kapamaz "Görevliler de yok. Gerçekten evimin tadını çıkartmalıyım. Önce duşa, sonra doğru yatağa!" diyerek Alize'yi de üst kata sürükledi.
Yatak odasına girdiklerinde ikisi de duraklamadan öpüşmeye başlamıştı. Günlerin açlığı ile öpüşürken birbirlerini soyuyor, soydukları yerleri öperek ödüllendiriyorlardı. Alize, kocasının göğüslerini okşarken, Poyraz da karısının sırtından kalçalarına doğru inen elleri ile keşfe çıkmıştı. Banyo kapısını ayağı ile itip içeriye girerken bir an bile ayrılmamıştı iki beden. Suyu açıp ısısını ayarlarken öpüşmeye devam ediyorlardı. Sabırsızlanan bedenler birbirini bulduğunda suyun altına girmeyi başaramamışlardı. "Ter kokuyorumdur." dese de Alize "Mis gibisin" demiş ve öpüşmeye devam ederek kocasına yol açmıştı.
Nefesleri düzene girmeden yeniden öpüşmeye başladılar. "İlki sayılmaz!" diye açıkladı Poyraz.
"Neden sayılmıyormuş?"
"Çünkü çok özlemiştim ve seni yeterince sevip okşayamadım. Şimdi acısını çıkartacağım. Önce duşumuzu birlikte yapacağız ve sonra hak ettiğin gibi seveceğim seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alize & Poyraz
RomanceÇocukluk aşkı, yaz aşkı, imkansız aşk... Alize, Poyraz'a aşık mı, hayran mı? Yoluna çıkabilecek mi? Kendisini gösterebilecek, ilgi çekebilecek mi? Yoksa çocuksu aşk, anılarında mı kalacak? Alize, aşk ile harmanlanmış bir maceraya hazır mı? Katil...