Alize & Poyraz Bölüm 24

12.1K 944 14
                                    

Altıda şirketin önüne geldiğinde kendisindeki heyecana anlam veremiyordu. Alize ile görüşecek olmak neden bu kadar önemliydi? Hissettikleri, asla başıma gelmez dediği aşk mıydı? Galiba aşkı. Ama ya yanılıyorsa? Ya daha önceki ilişkileri gibi bir gün biterse? İyi de daha önce hiç böyle on beş yaşındaki delikanlılar gibi heyecanlanmış mıydı? Onu görmeden nefes alamıyormuş gibi olmuş muydu? Bu gerçek aşk mıydı?

Nasıl anlayacağını bilemediği için düşüncelerini bir kenara bıraktı ve Alize'nin cep telefonunu çaldırdı. Geri kapatılınca da gülmeye başladı. Holding sahibi olmasına rağmen karşısında ekonomi yapan birisi vardı. Alize, iki dakikadan daha kısa sürede kapıda gözükmüştü. Demek ki bekliyordu kendisini. Buna neden bu kadar sevinmişti?

Aracından inip kapısını açmak için yolcu tarafına geçene kadar Alize de arabaya ulaştı. Kısacık bir öpücüğü yanağına bırakıp hemen kapısını açtı. Kendi yerine geçip hareket ettiğinde Alize yüzünde tebessümle bakıyordu. Poyraz,

"Sabah akşam görmek güzelmiş." Dilinin ucuna gelip de söyleyemediği ise 'Hep görmek istiyorum, her an görmek istiyorum' du.

"Bence de" Alize, açık oynuyordu. Dolambaçlı yollara gerek yoktu. Bundan cesaret alan Poyraz,

"Yani her sabah seni almaya gelsem ve işe bıraksam güzel olur!" dediğinde Alize kahkahayı patlattı.

"Güzel ama delice olur." Sözleri bittiğinde hala gülüyordu.

"Neden?" Gülmesine bozulmuştu biraz. Çünkü gerçekten her sabah ve akşam görmek istiyordu. Oysa Alize bunu komik bulmuştu. Oysa Alize mantıklı düşünüyor ve işi şakaya vurmaya devam ediyordu. Aslında onu her sabah görecek olmak çok hoşuna gitse de pratik olmayacaktı.

"O kadar yolu her sabah benim servis şoförüm olmak için kat etmek akıllıca mı?"

"Vay, şoförünüz mü oluyorum bu durumda güzel bayan?"

"Evet, sizin başka bir tercihiniz mi vardı yoksa yakışıklı bey?"

"Kesinlikle evet. Alize, sabahları almam gerçekten zor ama bunu ciddi olarak isterdim. Yine de bir yol bulalım. Öğlenleri iş yemeğim yoksa beraber yemek yiyelim mesela, olur mu?"

"Ama ortada bir yerlerde buluşalım. Her seferinde sen dergiye gelirsen ben bundan rahatsız olurum. Benim aslında öğlen paydos saatim de gevşek saatlerde. Aslı ile çıktığım için düzenli bir saatte çıkıyorum ama eh senin için değişikliklere katlanırım."

"Demek bu kadar kısa sürede katlanılmak zorunda olan kişi oldum. Öyle olsun. Şimdi... Ne yapıyoruz? İkimizde karşıda oturduğumuza göre istersen geçelim orada bir yerde yeriz."

"Olur." Arabası iş yerinde kalacaktı bu durumda ama şimdi bunu söyleyip de planları bozmak istememişti.

Tüm yol boyu konuştular. Arada bir birbirlerine kaçamak bakışlar attılar. İkisinin de yüzünde huzurlu ve mutlu bir ifade vardı. Bir arada mutlu olmak, sessizlikte huzur bulmak, farklı şeyleri sevseler bile bunu yumuşatarak konuşmak ikisini de mutlu etmişti. Alize, hayal bile edemediği bir durumdaydı. İçinde birkaç kelebek kanat çırpmıyordu, resmen bir kelebek sürüsü midesinde düğün yapıyordu.

Alize & PoyrazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin