NE!
Bu...
Pelin!
Yine Pelin!Ama nasıl olur bu?
Elini tuttuğu Eren değil miydi?Ah be Eren. Gidip hemen yetiştiriyorsun. Gerçi söylemesi bir açıdan iyi. Benim gibi günaha ortak olmuyor.
Adım nerelerde geziyor ya.
Telefonumun calmasıyla irkiliyorum. Apartman boşlugunda yankılanan ses ta abimlerin kulağina gidiyor.
"Mısra, gel aşağı diyorum." Diyen abimin sesiyle elim kolum yine dolanıyor.
İn Mısra!
İn de bitsin şu işkence.Basamaklardan inmek hiç bu kadar zor olmamıştı.
Bir adım, sonra bir adım daha ve sonra bir adım daha... Adımlarım bir biri ardına ilerlerken zemin kata ulaşıyorum.
Asansörün karşısındaki kolona saklanıp son kez ruhuma fatiha okuduktan sonra kolondan çıkmak için hamle yapacakken aniden bir araba sesi sesi duyuluyor te mahallenin ortadında.
Araba tam apartman kapısının önünde durunca bizimkilerin sesi de kesiliyor.
Ve her ne kadar gergin de olsam o duymak istediğim sesi duyuyorum.
"Beyler siz hayırdır, kapıda karşılamalar falan. "
Enes abim tam zamanında olayın içine dahil olunca derin bir oh çektim elimi göğsümün üstüne koyup. Şimdilik her şey tamam da ...
Ya sonra...
Akşam açiklama yapmam gerekiyordu.
Adımı temize çıkarmak için.
Enes abimin sesi apartman koridorunda yankılanırken asansöre kaçip direkt bizim kata çıktım. Kaan abimin aksi yüzünü bir süre görmesem iyi olurdu sanırım. Bir sure dedigim de beş dakika falan.
Eve girince annemlerin hala sohbet ettiğini, hiçbir şeyi duymadıklarinı görünce içime bir burukluk girdi. Ben...
Şu an sadece ağlama isteğiyle doluyum. Neler olduğuna dair hiç bir fikrim olmasa da tüm bu sorunları başımdan def edeceğim yarın... Bu gerçekten saçma olayları yarın düzelteceğim. Bu akşam bir geçsin de...
Hayır, ağlama Mısra.
Yanağıma düşen bir damla yaşı silip mutfağa gidiyorum. Süreyya ablam mutfakta bardaklara çayı doldurmakla meşgulken benim girdiğimi fark etmedi bile. Fark edilmemek artık rutin bir hal aldı ya neyse..."Ver ben koyayım abla." Dememle varlığımı ancak fark edip küçük çaplı bir kriz geçiriyor.
"Sen ne zaman geldin mutfağa güzellik."
Ablamın solgun yüzü dikkatimk çekse de yorgunluguna vuruyorum. Anne olmak kolay değildi hani. Burcu gibi bir çocuğu varsa yoruluyordur ister istemez.
"Hiç öyle bir uğrayayım dedim."
Tezgâhtaki sürahiye uzanmıştım ki kapı çalındı.
"Ablacım, hadi bak kapıya." Diyen Süreyya ablama endişeyle baktım."Sen baksan olmaz mı?"
Ablam tam karşı çıkacakken annem mutfağa gelip telaşla bardakalra dizmeye başladı.
"Kapıya bakın bir annem iki dakka abin agaç oldu."
Anneme bakıp bardakları tabakları düzenlemeye başladım. Zaten annem düzenlemişti ama ben iş yapıyor gibi görünmek için tekrar tekrar kontrol etmeye başlamıştım.
Allahtan ablam kapıya gitti de kısa bir süreligine de olsa kurtuldum.
Tabi bu anlık rahatlama beynimi çelen yeni bir düşünceyi de peşinden getirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TUTAM SEN
Teen FictionBen Mısra... Aptal bir kız... Hani şu en küçük şeye ağlayan mızmız kız var ya? Ha işte o benim... İçerisi karışık mı bilmiyorum. Ama benim kafa karman çorman... Direksiyon hâkimiyetini kaybetmis bir şoför gibiyim. Yol nereye ben oraya... Hadi Bi...