"Vay be."
Verdiği tepki buydu her şeyi anlattığımda.Kaldırımda oturmuş bir yandan ağlarken bir yandan da Ardaya olanları anlatıyordum. Erene olan duygularımı es geçerek kazadan itibaren yaşadığım tüm durumları.
Ve tepkisi " Vay be." Demekti sadece.
Sonra da bir sessizlik oldu. Uygun cümleleri kurmakta zorlandığına emindim.
"Abinlere anlattın mı?" dedi duyulması zor bir sesle.
Bunu sorması tuhafıma gitse de başımı olumlu anlamda salladım.
"Bir kısmını""Ne kadarını?" Cidden şu an sorun bu muydu? Birinin benim içimi rahatlatması gerekiyordu ve Arda bu konuda kötüydü ne yazık ki.
"Mektup olayını anlatmadım."
"Yani sadece Pelinin yalanını biliyorlar öyle mi?"
Sessiz kaldım. Karşıya bakan gözlerini bana çevirdiğini fark ediyordum.
Bir süre öylece bana baktı. Ben ise gözümden aralıkla akan yaşları siliyor ve yere bakıyordum.
Demin ne olmuştu, toparlamam zordu. Ve şu an kolum feci derecede acıyordu."Bir şey demeyecek misin?" Dedim. Açıkçası konuşmak bana iyi gelmişti ama karşılığında bana bön bön bakan bir Arda beklemiyordum. Ve doğrusu kırılmıştım.
"Hayır." Dedi bakıslarını benden çevirip karşıya bakarak.
"Niye?"
"Çünkü çok saçma." Saçma?
Durdu ve biraz kıpırdandıktan sonra devam etti.
"Durumu iyice analiz ettiğimde ortaya söyle bir sonuç çıkıyor Mısra. Saçma..."
Onu ben de biliyorum!
"Yani düşünsene kaza geçirdin, Eren dediğin kişi geldi, mektuplar arıyorsun ve aniden Pelin değişiyor ve saldirıya uğruyor. Yani tüm bunlar da bir anda oluyor. Tuhaf değil mi?"
"Günlerdir aynı soruyu ben de soruyorum kendime. "
Yine sustu. Bu çocuk böyleydi, parça parca konuşur ve aralarda uzun süreli susardı. Bir şeyler düşünürdü. Ve ne düşündüğünü anlayamazdinız ağzını açana kadar.
İsaret parmagıyla gozlüğünü geriye itti. Derin bir nefes alıp tekrar bana döndüğünde nihayet bir çözüm önerisi bulacak diye bekledim.
"Bunu halletmen gerekiyor biliyorsun değil mi?"
Hadi ya, bilmiyordum Arda!..
Sen söyleyene kadar da akıl edememiştim.Öfkeyle yerimden kalktım.
"Elimden bir şey gelse düzelteceğim süper zeka. Neyse ben kıymetli vaktinizi çalmayayım. Gidip deneme falan çözün siz."
Ardimdan seslendi ama apartmana girdim direkt. Salak çocuk...
Ben de bunlardan ne bekliyorsam.
Kolumun acısıyla kıvranıp odama dogru yarı koşarak yari sürünerek yol alıyordum ki telefonuma gelen bildirim gereksiz bir irkilmeyle yolumun yarısında duraklıyorum.
'Bir düşünsene Mısra. Ya Eren tanıdığın gibi biri degilse. Canını yaktığı için söylemiyorum Mısra. Sadece düşunmeni istiyorum. Onun hakkındaki her şeyi...'
11 yıl önce...
Yollardan geçen arabalari izlemeyi seven yaramaz küçük bir kız düşünün. Birçok küçük kızın aksine barbie bebeklerden nefret ediyordum. Oyuncak arabalar, uçaklar ve toplara karşı duydugum gereksiz ilgiden mahallenin erkek cocukları bile usanmıştı.
Ben mi?
Asla... sıkılma duygusu içimden çekilip alınmıştı sanki...Öndeki apartmanın önünde kırmızı bir doblo duruyordu. Mahallenin cocukları benden ötede top oynuyorlardi ve açık bir şekilde belirttiklerine göre bir kız çocuğu ile top oynamak istemiyorlardı.
Bana yenilmek hoşlarına gitmiyordu da kendilerince cinsiyetimi öne sürüyorlardı.
Çünkü gercekten iyi bir oyuncuydum.Neyse ben çocukları izleyip dururken kırmızı doblonun arkasında bir kadının sesini duydum. Çok kibar bir kadın, anladığım kadarıyla çocuklarıyla konuşuyordu. Mahalleye yeni gelen çocuklar...
Bu benim için dışlanmayacağım yeni bir arkadaş ortami demekti ki dünden razıydım.Anneleri, sonradan adı dahil her şeyini bildiğimiz Gözde ablanın konuşması bitince apartmandan içeri girdi. Doblonun arkasında ise birilerini bıraktı.
Birileri...
Ayağa kalkıp yitik özgüvenimle yeni arkadaşlarımla tanışmaya gittim.Ve işte orada gördüm Eren'i. Hafif bukle bukle saçları, mavi pantolonu ve beyaz t-shirtü ile kaldırımda oturmuş, çocukları izliyordu.
Yanında ondan boyca daha uzun bir kız vardı. Başta arkadaş olduklarını düşünsem de sonradan Kardelen ona kardeşim deyince öğrendim kardes olduklarını.Kırmızı doblonun arkasında ilgiyle izledim bir süre onları, onu...
Çok tatlıydı.
Gördüğüm en tatlı oğlan çocuğu olabilirdi hatta. Konuşurken ve gülerken gamze çukurları derinleşiyordu. Esen rüzgar bukle bukle saçını savuruyordu alnına doğru. Küçük kalbim daha hızlı atmaya başladı....Sonra Kardelen kalkıp gitti. Eren de oturduğu kaldırımda kaldı bir süre. Yanına gidemedim. Doblunun diğer kenarına oturdum ve çocuğun ilgiyle top oynayan çocukları izlemesini izledim.
Ve sonra o da kalktı yerinden. Ve beni gördü. Ona baktığımı gördü. Bir süre anlamsızca sadece bakmak fiilini kullandık .
Sonra gulümsedi bana. Ve apartmanın içine girdi.
Eren, bana bakıp gülümsedi....
Hem de gamzesinin derinliğinde boğulacağım kadar içten bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TUTAM SEN
Teen FictionBen Mısra... Aptal bir kız... Hani şu en küçük şeye ağlayan mızmız kız var ya? Ha işte o benim... İçerisi karışık mı bilmiyorum. Ama benim kafa karman çorman... Direksiyon hâkimiyetini kaybetmis bir şoför gibiyim. Yol nereye ben oraya... Hadi Bi...