Odamda çığlık çığlığa dönüp dolaşırken incittiğim bacağımın ağrısına mı ağlıyordum yoksa kolyenin kaybolmasına mı henüz idrak edemiyordum. Göz yaşlarım gözümden firar ederken odanın içinde dört dönüp belki de evde bırakmışımdır umuduyla her köşeye giriyordum. Ama yoktu işte.
Ağlayarak yatağıma oturduğum esnada annem tedirginlikle içeri daldı.
" Ne oldu Mısram ? Niye ağlıyorsun güzel kızım ? "
Cevap vermek için bir iki saniye bekledim. O sırada kapıda abimle bana geçmiş olsuna gelmiş ablamı gördüm.
Diğer misafirler sözde kutlamadan sonra evlerine gitmişlerdi muhtemelen.Bağırarak ve ağlayarak anneme kolyemin kaybolduğunu anlattım. O sırada abimin bana göz devirerek ezikleyici bakışlarını görünce sinirden daha da çok ağladım.
En sonda annem derin bir nefes verdi.
" Kızım ben de sana bir şey oldu sandım. Sen hastaneden yeni çıktın. Dinlenmen lazım. Sonra ararsın . "
Deyip beni yatıştırmaya çalıştı.
" O kolye bana hediyeydi anne. Benim için ne kadar önemli olduğunu bilmiyor muydun? Ah hepsi benim yüzümden . Niye binanın giriş merdivenlerine oturdum ki ? Ya da niye okula kolyemi takarak gittim ki ? Ya da... Evet tabi ya. Kaza sırasında yolda düşürmüş olmalıyım. Bunun başka açıklaması yok. Ben en iyisi dışarı bir bakayım. "
Deyip yerimden doğrulduğum sırada annem omuzlarından tutup beni yatağıma oturttu.
" Sana daha yeni hastaneden çıktığını söyledim ya kızım. Sonra da arayabilirsin. "
Sonrası olamazdı. Bulmam lazımdı benim onu. Annemi ikna etmek için epey bir çaba sarf etsem de beni yatağa yatırmak için omuzlarından çekiştiriyordu sadece.
" Ama kolye... Yok..." dedim. Pes etmek üzereydim. Hiç kaybetmemeliydim onu. Hem de hiç.
Annem üzülerek yüzüme baktı sadece. O sırada kapının girişinde olan ablam yanıma gelip annemin yanına oturdu.
"Sen burada bekle ben gideyim arayayım mahalleyi" dediğinde hevesle yüzüne baktım.
" Lütfen , bana yardım et abla. Onu bulmam lazım. "
" Tamam sen yeter ki sakince yatağına yat. Ben arayayım. "
Ablam odadan çıkarken annem:
" Bir kolye için kendini bu kadar üzme be kızım. Bulunur. Ama şu an hastasın. Hemen iyileşmen lazım. "
Gözümdeki bir damla yaşı kazağımla silerken bunumu çektim. Başımı sallarken ' Allahım lütfen mahallede bulunsun ' diye içimden geçiriyordum.
En sonunda annem beni odamda yanlız bıraktığında yavaş yavaş sakinleştiğimi hissettim. Yatağının yanındaki komodine uzanıp tekrar bakayım dedim. Ama kırık olan kolum öyle bir sızladı ki. Gerçi milyon defa bakmıştım herhalde. Odada değildi bundan eminim.
Ders çalışırken genellikle boynumdan çıkarmazdım. Düşünürken elim hep boynuma gider onu okşarken düşünürüm. O kadar alışıktım ki kolyenin varlığına . Zor anımda bana hep güç verdiğini düşünürdum.
Elim istemsizce kolyenin bulunduğu yere yani boynuma gitti.
Derin bir nefes alıp kapıya dönüp umutla baktım. Ablam şimdi gelecek ve bana ' Aptal kız. Kaldırımda düşürmüşsün.' diye kızacak ve elime kolyeyi bırakacaktı.
Abarttığımı düşünüyor olabilirsiniz. Bilmem belki de abartıyorumdur da. Ama ben o kolyede hep o gün kaybettiğim ilk aşkımı görüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TUTAM SEN
أدب المراهقينBen Mısra... Aptal bir kız... Hani şu en küçük şeye ağlayan mızmız kız var ya? Ha işte o benim... İçerisi karışık mı bilmiyorum. Ama benim kafa karman çorman... Direksiyon hâkimiyetini kaybetmis bir şoför gibiyim. Yol nereye ben oraya... Hadi Bi...