Takım elbisesinin içerisinden yukarıya doğru çıkan dumansı bedeni biranda önümde orantısız bir bedene büründü ama o kadar heybetliydi ki korkudan bayılmak üzereydim. Tam kendimi kaybetmek üzereydim ki beni boğazımdan yakaladı, boğazımı o kadar sert sıkıyordu ki kemiklerimden çıtır çıtır sesler geliyordu. Konuşmayı bırak nefes dahi almakta zorlanıyordum.
Mahzeri:
Artık benimsin Lidya. Ölene kadar benim kölem olacaksın ben kimim biliyor musun? Marid ırkının önde gelen en büyük komutanlarından biri olan Mahzeri. Buraya geldiğinden beri takip ediyorum seni ilk gün Mahmud kurtardı hatta kurtardığını sandı. Ama sen benim olana kadar takip ettim. Seçim yapmana gerek kalmayacak Lidya. Artık sen benimsin ve kimse seni benden alamaz.
Sen öyle san beni kurtarmaya gelecekler beni alamayacaksın.
Mahzeri:
Hahahaha, umudunu sevdim ama düşün bakalım eğer seni kurtarmaya gelecek olsalar benim sana yaklaşmama seni almama izin verir miydiler? Artık sana hem zarar verebilecek ve seni koruyabilecek tek kişi benim bana hiçbir şekilde zarar veremezsin zavallı.
Senden korkacağımı mı sanıyorsan yanılıyorsun. Bana hiçbir şey yapamazsın, neymiş sadece kendi zarar verir kendi korurmuş komik. Mahzeri ye meydan okumuştum hem de elleri arasındayken akıbetim tamamen Mahzeri ye bağlıydı şuan istese burada hemen canımı alabilirdi. Ya da yaptığım blöf işime yarar ve beni rahat bırakırdı. İkinci düşüncemin Mahzeri'nin gittikçe sinirlenen yüzünü gördükçe işe yaramayacağını anladım. Hazır konuşmama izin veriyorken avazım çıktığı kadar bağırarak bismillah çektim, dua okumaya başladım fakat şöyle bir sıkıntı vardı. Ne kadar okumaya çalışsam da dua 'nın bir yere geldiğimde kelimeler birbirine giriyor karıştırıyordum, Mahzeri de suratıma pişkin pişkin sırıtıyordu.
Mahzeri:
Ben sana ne dedim bana hiçbir şekilde zarar veremezsin KATİL.
Bana gözdağı vermek için kurduğu sözlerin sonunu nefes nefese getirmişti. Bir an o dik duruşlu hiçbir şeyden taviz vermeyen varlık bir zayıflık belirtisi göstermişti. O an Mina nenenin parşömenlerinden bir bölüm geldi aklıma;
'Cinler güçlü varlıklardır. Işık hızında hareket ederler ve insanlardan daha zekidirler. Ama onlarında bir zayıf yanı var ki ne kadar güçlü olursalar olsunlar mana âleminden insan âlemine geçtiklerinde güçlerinin çoğunu harcarlar, durum böyle olduğundan insan âleminizde fazla duramazlar. Yazıyordu.'
Tekrar dua okumaya yeltendiğim sırada boğazımı tekrar sıktı ve sadece nefes alış verişimin devam etmesine izin verdi. Bu sefer boğazımı sıktığında bir şey fark etmiştim. Bu sefer daha öncekine göre daha güçsüz bir şekilde sıkıyordu, avazım çıktığınca bağırmaya çalıştım bir kere iki kere derken üçüncüde az bir şey de olsa sesimin çıktığını duydum ve dua okumaya başladım. Bu sefer karıştırmadan duaları okuyabiliyordum. Ne kadar gücü azalsa da beni bırakmamakla diretiyordu. Var gücümle yardım istemek için bağırmaya başladım. Biraz zaman geçtikten sonra kolumun birkaç yerinde ufak ufak yanıklar hissetmeye başladım. Onun elleri üzerimdeyken bilincimi kaybettim. Gözlerimi açtığımda dedem başımda dua okuyor ve her dua bittiğinde bir kibriti yakıyor koluma değdiriyordu. Öyle bir trans haline geçmişti ki benim uyandığımı görmemişti. Son kibriti yakıp koluma değdirmeye çalıştı ama değdiremeyince korkmuş bir şekilde kafasını bana çevirdi benim uyanık olduğumu görünce derin bir oh çekti ve bana sarıldı. Kızım lavaboya kalktım senin odanın önünden geçerken içeriden konuşma sesleri geliyordu sana seslendim sende cevap vermeyince odaya daldım daldığımda ölü gibi yatıyordun, ölüden tek farkın sadece konuşuyordun ama Aramice (İbranice) dedi. Dedemin söyledikleri karşısında bir tepki veremedim, hata yaptığımı düşündüm belki de sabah her şey yeni olmuşken söylemeliydim. Ben kendi içimde bunları düşünürken dedem ne diyeceğimi meraklı gözlerle bekliyordu. Bende bugün yaşadıklarımı en ince ayrıntısına kadar dedeme anlattım. Meraklı bakan gözler biranda bana acıyan ve hüzünlü gözlere dönüşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidya
HorrorYaşamak, içindeki umutsuzlukla birlikte garip bir umuttur. Bu karanlıkla aydınlık arasındaki ince sınırda, ben, belki de başka bir dünyadan sıyrılarak bu dünyaya adım attım. Benim adım Lidya. Ben, karanlığın en derin köşelerinde saklanan, çoğu insan...