Hani meleklere: 'Âdem'e secde edin.'' Demiştik de iblis hariç hepsi secde etmişti. O, cinlerdendi ve Rabbinin emrinin dışına çıkmıştı. Onlar size düşman olmasına rağmen, beni bırakıp onu ve zürriyetini mi dost ediniyorsunuz? Zalimlerin, (Allah'ın dostluğuna) değiştikleri (şey) ne kötüdür (18/Kehf 50).
Seçim için olan süre başlamıştı. Ben sessiz bir şekilde başım önde dururken, dedem başını dik tut kızım, ben her zaman senin yanında olacağım. Mina nenen bilgisiz bir şekilde seçim yapmış olabilir, ama ondan sonraki soylara neyin ne olduğunu anlasınlar diye metinler ve vasiyet bıraktı. Vasiyete göre seçilmiş olan kişi, kendinden sonra gelecek olan kişiyi biliyor ve seçileceği zamana kadar ömrü yetiyor ise her şeyi anlatacak, kendinden sonrakini bilgi sahibi yapacaktı. Eğer ömrü kısa ya da hasta ise parşömenleri kendinden sonrakine miras bırakacaktı. Şanslısın ki ben hayattayım ve parşömenleri tek çözmek zorunda kalmayacaksın, her şeyi sana birer birer anlatacağım.
Hadi şimdi yatağına git kızım, namaz vakti gelene kadar uyu ve dinlen. Sana zaman verdikleri için seni bir süre rahatsız etmeyeceklerdir. Dedeme bana yardımcı olduğu için teşekkür ettim ve sarıldım. Dedem odasına girdikten sonra bende elimi yüzümü yıkadım ve yatağıma yattım. Dedemin de dediği gibi rahatsız eden hiçbir şey yoktu, rahat bir şekilde uyumuşum.
Kapımın vurulmasıyla uyandım. Ürkerek kalksam da sabah ezanının sesini duyunca akşam dedemin dediği aklıma geldi. "Geliyorum dede" diye seslenerek odamın camını açtım ve ezan sesiyle gelen tatlı esinti içeride gezindikçe huzur buldum. Yatağımı toplayıp abdestimi aldım, ailem katı bir aile olabilir, ama bana Kuran-ı Kerim'i okumayı öğretmişti ve birçok dua biliyordum. Namazımı kıldıktan sonra Haşr suresini okudum ve ellerimi açıp dua ile birlikte şükür ettim.
Ma'kıl Bin Yesar'dan rivayet edildiğine göre kim Rasûlüllah (sav) şöyle buyurmuştur: "Kim sabahleyin üç defa "euzubillahis-Semîil-Alîmi mines-şeytanirracım" der, sonra Haşr suresinin sonundaki üç ayeti okursa Allah kendisine yetmiş bin melek vekil kılar, bunlar akşama kadar o kişiye dua ve istiğfar ederler. Eğer o gün vefat ederse şehit olarak ölür. Bunu akşamleyin okuyan da aynı derecededir."
Babam böyle konularda bilgiliydi. Kendimi bildiğimden beri babamın bir vakit namazını bıraktığını görmemiştim. Sürekli kitaplar okur, ayetler okur ve bana sürekli nasihatler verirdi.
Namazımı kılıp duamı ettikten sonra mutfakta kahvaltı hazırlayan babaannemin yanına gittim ve onun tezgâhta hazırladıklarını masaya yerleştirdim ve ocakta kaynayan çayı bardaklara doldurdum. Neşe ve heyecan ile kalmıştım bugün çünkü dedemle birlikte Mina neneden kalan parşömenleri inceleyecektik ve okuyacaktık. Kahvaltımızı yaptıktan sonra sohbetler eşliğinde çaylarımızı içtik.
Dedem bodrum kattan parşömenleri almaya kalkmıştı. O sırada nenem çamaşır yıkamış asmak için elinde çamaşır sepetiyle dışarı çıkıyordu, bende ona yardım etmek için arkasından balkona çıkmıştım. Tam masallarda anlatılan neneler gibiydi. Kısa, tonton ve sevecen bir babaanne daha ne isteyebilirdim. Yaptığı şaheser yemekler, el işiyle yaptığı kazaklar yelekler tam bir rol model babaanneydi. Sohbet ederek ılık esen rüzgâr eşliğinde çamaşırlarımızı asmış balkondaki divana oturmuştuk.
"Buralar hep böyle cıvıl cıvıl olur, hayvanlar koşturur, değişik türde çiçekler açar. Burayı çok seviyorum," dedi babaannem.
"Bende buraları çok seviyorum, şehir hayatını sevmiyorum. Köy bana çok iyi geliyor," dedim.
Koyu bir sohbetin içerisine girecekken içeriden dedem seslendi. "Kızım hadi gel, yavaştan başlayalım. Bundan sonra geçen her dakika, her saniye bile senin için çok önemli," dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lidya
TerrorYaşamak, içindeki umutsuzlukla birlikte garip bir umuttur. Bu karanlıkla aydınlık arasındaki ince sınırda, ben, belki de başka bir dünyadan sıyrılarak bu dünyaya adım attım. Benim adım Lidya. Ben, karanlığın en derin köşelerinde saklanan, çoğu insan...