"Bi bitmediler ya!" Diye aceleyle bağırdı Melike. Dört öğrenci de endişe ile içeri girmek için kıvranan yaratığa bakıyordu.
"Sıranı Gönül'e verirken acele etmemeliydin." Diye mırıldandı Ece. Sonra dönüp ne yapacağını şaşırmış Arda'ya baktı. "Önce onu mu göndersek?"
"Bu salak korkudan aşağı düşer." Diye konuştu Melike. Sonra da yığından bir çanta alıp içeri girmek için çabalayan zombiye engel olmaya çalıştı.
Yine de diğer iki kız Arda'nın ilk gitmesi gereken olduğunu düşünüyorlardı. Nitekim dedikleri gibi de oldu. İçlerinden pencere kenarından sarkan ilk kişi Arda olmuştu.
Onaylamaz gözlerle önündeki oğlana baktı İlknur. Arda'nın yüzü solmuş, elleri titriyordu. Adeta ruhu çekilmiş gibiydi.
"Kızlar! Bunlar arkadan ittiriyor!" diyerek seslendi Melike. Sonra kelimesinin absürtlüğü ile ufak bir kahkaha attı. O sırada Ece bir çanta kapıp yan taraftan içeri girmek için çabalayan yaratığa baskı yaptı.
"Bu durumda bile nasıl böyle olabiliyorsun?" Ece anlamayarak sordu. Ancak Melike yine gülümseyerek "Ağlamak bir işime yaramıyor ise gülmeliyim değil mi?" dedi. Bir anlığına dengesini yitirip içeri girmeye çalışan yaratık ile pencereden bir çığlık koptu.
Melike hızla eski yerine dönerken Ece ile birlikte o tarafa baktı. İlknur pencerenin önünde gergin bir şekilde durmuş aşağı bakıyordu. İki kız aşağı kattan gelen bağırışları duyabiliyordu.
Ece yutkundu. Ona nazaran Melike rahat bir tavırla kaşlarını kaldırdı.
"Düştü değil mi?"
•{~~~}•
-3. Kat, aşağı sınıf-"O düşen Arda mıydı?"
Sınıfın içinde donup kalmış olan kızlar hızla sınıftaki üç pencerenin önüne dağıldı. Ve anında bir kaçı çığlığı basıp geri kaçtı.
Bahçede, zeminde, her yer kan ile kaplıydı. Ancak bir yer vardı ki kırmızı sıvı bir göl haline gelmişti. Bu gölün ortasında ise bir beden bulunuyordu.
"O... ölmüş mü?"
Zeynep'in sorusu ile göz devirdi Sevgi. "Yok ölmemiş kış uykusuna yatıyor." Sonra sesini yükseltti. "Kızım salak mısın? Dürdüncü kattan düştü çocuk!"
"İyi de ne yapacağız? Nasıl düştü bu oradan?" İlayda endişe ile sordu. Ona cevaben Vildan pencereden yukarı bakıp bağırdı. "Kızlar iyi misiniz?! Ne oldu?!"
Yukarıdan İlknur'un sesi geldi. "Sorun yok!" Ama arkasından Melike bağırmıştı. "Yalan söyleme lan! Ölüyoruz burda!"
"Ne ölmesi ne oluyor?!" Bu sefer de Perihan yukarı doğru bağırmıştı. Cevap gecikmedi.
"Barikat yıkıldı. Zombiler içeri girmeye çalışıyor!"
İlknur'dan gelen cevap ile kızların gözleri büyüdü. "Olamaz! Olamaz! Ne yapacağız? Onaları öyle bırakamayız." İlayda pencereden uzaklaşıp sınıfta volta atmaya başladı. O sırada yukarı kattan bir çığlık yükseldi ve İlknur'un "Dayanın geliyorum!" diyen sesi onu takip etti.
İlayda endişeyle arkadaşına baktı. "Sevgi?"
Hala yukarı doğru bakan kız kendine gelmiş gibi sirkelendi. Gerisine dönüp diğerlerine baktı. Açıkça herkes önceki sefer gibi onları öyle bırakacağından korkuyordu.
Ancak beklenen olmadı. "İlknur bu katta birilerinin olduğunu söylememiş miydi? Onları bulacağız! Hadi!"
Hızla kapıya yönelen grup kapıyı açmak için hamle yapsa da kapı açılmadı. Arkasında bir barikat var gibiydi. Bir kaç kez daha kapıyı zorladılar ama açılmadı. Umutları sönmeye başlamıştı ki kapının ardından bir ses geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTULUŞ YOLUNDA
Teen FictionBir kaç dakika önce her şey normal iken bir an sonra sonunuzun geldiğini düşünmek, nasıl hissettirir? Büyük bir deney, Büyük bir hata, İnsanlığın sonu... Bir an şehrin en büyük okulunda arkadaşlarıyla eğlenen sıradan bir grup öğrenci ike...