"Tuttum seni!"
Ece anın verdiği adrenalin ile yüksek sesle bağırdı. Bir an İlknur'un ölmeyi seçtiğini düşünmüştü. Ama arkadaşı korktuğundan dolayı gözlerini kapatıp kollarını açarak bulunduğu yere doğru kendini bırakmıştı. (Göklerde kartal gibiydim🦅)
İlknur'un atlaması ile de bir kaç zombi de pencereden atlamış ama onları yakalamayı başaramamışlardı.
Arkadaşının ellerini sıkı sıkıya tuttu Ece. "Bana güvenebilirsin demiştim!"
Gözlerindeki garip ışıldamalar ile "Biliyorum." Dedi İlknur. Şimdi onun da elleri sıkı sıkıya arkadaşını tutuyordu. "Ama hala yüksekten korkuyorum. İçeri girsek?"
Ona gülüp kafa salladı Ece. Bu yaptıkları şey çok deliceydi!
"Ulan! Ulan! Beni deli mi edeceksiniz siz?!" diye az aşağılarından bağırdı genç oğlan. Ona nazaran İlknur sadece gözlerini kısmış ve "Sen sus. Daha konuşacaklarımız var." demişti.
İlknur'un ardından içerideki Perihan'ın sesi duyuldu. "Demek tam olarak kaç kişi olduğumuzu biliyorsun."
Ardından Sevgi konuşmuştu. "Diğerleri dediklerin de kim?"
Pencerede ki oğlan göz ucuyla geriye baktı. Kırdığı potları şimdi fark ediyora benziyordu. "Hay ağzımı..." Diye mırıldandı kısık sesle. Sonra pes etmişlikle omzunu çökertip "Azralar onlara haber vermeye gitti. Birazdan gelirler. Sorgunuzu onlara çekersiniz." Dedi.
Vildan merakla "Adın ne senin?" diye sordu. Gözler oğlana dönerken oğlan herkesin duyacağı bir ses tonuyla "Onur." dedi.
Sonra pencereye çıkıp elini uzattı. "Şimdi inin oradan yoksa başıma iş açacaksınız."
İlknur ve Ece'nin ipten inmesine yardım etti. Penceredeye çıkıp onları içeri sokmak için elini uzattı. O sırada koridordan bir dizi hızlı ayak sesi geldi. Ardından sınıfa bir sürü yıpranmış elbiseli öğrenci girdi. Onların ardında da Azra ve Hayrunnisa duruyordu.
Azra ve Hayrunnisa direkt Tuğba'nın yanına koşarken yeni gelen öğrenciler teker teker kızları taramıştı.
"Şampiyonlar ligi mübarek." Diye mırıldandı Melike. Pencere kenarındaki Onur'dan sert bir bakış kazanmıştı.
Yanındaki İlayda ona katılırcasına mırıldandı. "Parti kur oy verelim Melike."
Karşılarındaki oğlanlardan biri aceleyle konuşmaya başladı. "Siz deli misiniz? Pencereden ip sarkıtmak ne? Bir de kendini feda etmeler dördüncü kattan atlamalar falan? Ölmeye mi niyetlendiniz siz?"
"Öncelikle." Dedi pencereden içeriye atlayan ve topallayarak yürüyen İlknur. "Size hesap vermek zorunda değiliz."
"İkinci olarak da." Diye söze girdi Melike. "Hiç birinizi de tanımıyoruz."
"Ve üçüncüsü." Dedi kollarını göğsünde bağlayan İlayda. "Bizi çağıran sizdiniz."
"Tamam. Dedikleriniz doğru ama kim sizin yaptığınızı yapardı ki?" diyerek kızları doğrulayan yeşil gözlü çocuktu.
"Biz yaptık ya işte." Dedi gözlerini kısarak Perihan.
Oğlanlardan biri de aynı şekilde gözlerini kısarak Perihan'a baktı. Bir şeyler demek istiyor ama diyemiyor gibiydi.
Pencereden inen Ece, Sevgi'nin yanına gelirken "Sorularımızı cevaplayacaktınız?" dedi. Diğerleri kadar o da bu gençlerin olayını merak ediyordu.
Elmacık kemiğinde bir kaç çizik bulunan genç kaşlarını çatıp Ece'ye baktı. "Önce bi kontrol edelim sizi."
"Ege..." Ardından arkadan Onur'un endişeli sesi gelirken İlknur merakla önündeki oğlanlara döndü. Aklında cevaplanmayı bekleyen bir ton soru vardı. Bu katı nasıl temizlemişlerdi? Madem bu kadar güçlüydüler neden onları da ekiplerine katmamışlardı? Üstelik bu öğrenciler onları tanıyor gibiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTULUŞ YOLUNDA
Teen FictionBir kaç dakika önce her şey normal iken bir an sonra sonunuzun geldiğini düşünmek, nasıl hissettirir? Büyük bir deney, Büyük bir hata, İnsanlığın sonu... Bir an şehrin en büyük okulunda arkadaşlarıyla eğlenen sıradan bir grup öğrenci ike...