Bölüm 3. 《M》

432 15 12
                                    


Bölüm küfür,şiddet, kavga içeriyor. teşekkürler.

İyi okumalar~<3♡
▁▁▁▁▁▁▁▁▁▁▁▁▁▁▁▁▁▁

Hiç bu kadar dalgın olmamıştı Taehyung iş yerinde. Fakat sabah olan, olaylardan sonra iyice dalmış, düşünmeden edemiyordu. Düşündüğü şey Jimin değildi. Jungkook'u düşünüyordu. Jungkook'un korkusuz ve güçlü olduğunu biliyordu ama düşünmedende edemiyordu.Çünki Jungkook korkusuz ve güçlü olduğu kadar inatçıydıda. Jimin'in tekin biri olmadığını tek bakışta anlamıştı Taehyung. Ama peşlerine takılacak kadar ileri gitmesini beklemiyordu. Taehyung Jungkook'un aksine çok korkmuş ve üzülmüştü. korkmuştu çünkü, Jimin o an her şeyi yapa bilir Taehyung'uda Jungkook'uda öldüre bilirdi. Üzülmüştü çünkü, asla böyle bir durumla karşılaşmamış ve sakin bir hayat sürüyorlardı. Fakat Jimin ortaya çıkınca sakin olan hayatlarını geri getirmek için ellerinden geleni yapacaklardı...

Kütüphanenin bir diğer yardımcısı olan Kim Namjoon Taehyung'un bu halinden iyice işkillenmişti. Daha önce Taehyung'u böyle görmemişti bu yüzden daha fazla dayanamamış, oturduğu kanepeden kalkarak Taehyung'un ve kitapların yanına adımlamıştı.
Adımlarını durdurmuş ve sırtı dönük olan Taehyung'un omuzuna elini koymuştu. Taehyung o kadar dalgındıki, omuzundaki eli hiç hiss etmemişti.
Namjoon Taehyung'un dikkatini çekmek için sahte bir öksürük patlatmıştı ortama. Taehyung duyduğu sesle düşüncelerinden sıyrılmış ve elindeki Agata Kristi'nin dedektif kitabını sırası olan rafa koymuştu. Yüzüne küçük bir tebessüm eklemiş ve yüzünü Namjoon'a taraf döndermişti. Her ne kadar yüzünde tebessüm olsada, bu tebessümün buruk ve sahte olduğu çok belliydi. Ama Namjoon sıkıntıya vermemiş bir nebze bile olsun Taehyung'un kafasını dağıtmak için ona minik bir teklifde bulunmuştu.

"Taehyung. Diyorum ki, bu gün işleri erkenden halledelim ve güzel bir hamburger yemeğe gidelim. Ne dersin.? En sevdiğin menüler gelmiş yan kafeye."

Namjoom Taehyung'un işe başlamasının üzerinden iki ay sonra ise başlamıştı ve kitaplara olan aşkı Taehyung'u hayretlendiriyordu. Namjoon yirmidokuz yaşındaydı ve oldukça zeki biriydi. Gamzeleri onun yüzüne ayrı bir hava katıyordu ve oldukça ağır başlı biriydi. Sorumluluk alıyor ve o, sorumluluk için elinden gelenin en iyisini yapıyordu. En önemlisi Taehyung'la iyi anlaşıyordu. Taehyung'u küçük kardeşi gibi biliyor onu çok seviyordu. Jungkook'la tanışma fırsatı bir iki kez olmuştu. Çünkü, Taehyung Namjoon'dan her zaman daha önce çıkardı. Kütüphaneyi kapatan Namjoon olurdu. Ama bir iki kez erken çıkmışlardı ve Namjoon Jungkook'u Taehyung'u almak için geldiğinde görmüş ve o anlarda küçük başlı bir tanışma yaşamışlardı.

Taehyung Namjoon'un teklifine küçük çaplı bir kıkırtı bırakmıştı ortama. Ardından dudaklarını diliye ıslatmış ve Namjoon'u incitmeden, ola bildiğince medeni bir şekilde redd etmişti...

"Üzgünüm hyung. Bu gün erken çıkamam. Depodan kitapları çıkartacağım, daha sonra rafların köşesine yerleştireceğim. Başka bir zaman"
Namjoon yüzündeki gülümsemeyi silmeden Taehyung'un omuzunu pat-patlamıştı.

"Peki o zaman. Ama sen iyimisin.? Dalgın görünüyorsun. Bir sorun yok değilm-"

"İyiyim ben Hyung. Sorun yok. Yorgunum sadece cidden. Sen rahat ol." diyerek Namjoon'un sözünü kesmişti.

"Eminmisin.?" demişti Namjoon önemser bir şekilde

"Hıhım. Eminim Hyung. Rahat ol"

Taehyung Namjoon'a gülümsedikten sonra tekrar kitaplarına yönelmişti. Namjoon Taehyung'da bir haller olduğunu çok iyi biliyordu ama elinden bir şey gelmiyordu. Nede olsa sadece iş yerinde bir birlerini görüyorlardı.
Namjoon çok uzatmak istemediğinden onaylar anlamda mırıltılar çıkarmış ve masasına geri dönmüştü...

Korkulu rüyyâm { taekook } [18+]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin