Yol boyunca düşünmüştü. Olacağını, olmayacağını. Hangi olasılığın onu kapıda karşılayacağını düşünmüştü. Kapının hangi olasılığıyla karşılaşacağını düşünmüştü.
Olumsuzu düşünmek olumsuz edeceği için olumlu yönde düşünmek bir yoldu. Aynı zamanda olumlu düşünerek olumsuzu çağırmak da bir yoldu.
Kapısının önüne geldiğinde iki yolunda önemi kalmamıştı. Yol ona açılmamıştı. Tekrar tekrar denedi. Disk anahtarını lense defalarca gösterdi ama kapının kilidinden açıldığını niteleyen ses gelmesine rağmen içeri giremedi. Kapı şakacı mıydı sakat mıydı belli değildi, anahtarı okuyan lensin çıkardığı ses kahkaha gibi miydi belli değildi.
Eiffel için o an hiçbir şey belli değildi. Saate baktı, Tanner dükkanını kapatmış olmalıydı. İçeri girmesinin bir yolu yoktu.
Etrafa baktı. Fenyx'i görebilme umuduyla sokağın iki tarafını da yokladı. Çocuktan bir iz göremeyince geriye çekildi. Sokağın ortasına geldi. Araçların tek sıra ilerlemesini zorunlu kılan bir darlığı vardı sokağın. Bir aracın iki tarafına da birer insan yarenlik etmek istese o sokaktan geçmeleri mümkün olmazdı, insanların arkadan ya da önden gitmesi gerekirdi.
Sokağın genişliği ile ödedikleri kira doğru orantılıydı. İlk bakışta kiranın fiyatıyla tutulan evin metrekaresi orantılı gibi görünse de sokaklar, mahalleler, kiraların fiyatını etkilemekte evin içerisinden daha büyük bir öneme sahipti.
Eiffel şehrin en ucuz mahallelerinden birindeki bir stüdyo dairede kalıyordu.
Ellerini suni deri ceketinin cebine sokup iki yana açtı. Kıyafetini gerdi ve kendi etrafında dönerek sağa ve sola gidermiş gibi yaptı. Nereye gideceğine dair bir fikri yoktu. Tanner dükkanını açana kadar bekleyecekti.
Daha önce böyle bir şey olmamıştı çünkü Eiffel'in gece vaktinde dışarı çıkması gerekmemişti. Bir de bu kilidin tutukluk yapması o güne kadar sıkça yaşanan bir şey değildi. Hatta son hafta haricinde neredeyse hiç yaşanmamıştı.
Dışarıda yapacak şeyler bulamamak onu eve nasıl gireceğini bulmaya teşvik ediyordu. Çalacağı bir zil ya da uyarı göndermesini sağlayacak bir sistem olmadığından telefonla komşularına ulaşmaya çalışabilirdi. Komşularını sırasıyla zihninin süzgecinden geçirip eledi.
Giriş katında kimse yoktu. Birinci katta bir uyuşturucu müptelası kalıyordu. İkinci katta bir kadının kaldığını bilse de sesini duymamıştı. Üçüncü katı biri depo olarak kullanıyordu.
Kapıyı açmasını rica edebileceği bir komşusu yoktu.
Bir ses duydu. "Yine mi kapıda kaldın?" Yan binanın üçüncü katında oturan Fenyx camın açılabileceği kadarını açıp aradan bağırmıştı. Eiffel kollarını iki yana açıp yine ceketini gerdi.
"Aşağı geleyim mi? Takılırız?"
Esasında kapalı bir yere, bir eve girmek daha iyi olurdu fakat 'neden beni eve almadın' diye de sormayacaktı. "Olur."
"Geliyorum," deyip azıcık aralayabildiği camı kapattı.
Yolların kenarında tümsek kaldırımlar olsaydı onlardan birine oturup bekleyebilirdi. Vakit geçmesi adına sokak lambasının konumuna göre kendini ayarladı ve sol bacağını kaldırıp baldırını saran çorabındaki lekeye baktı. Pek belli olmuyordu. Bunun nedeni ışığın kalitesizliği de olabilirdi çorabın ya da kahvenin kalitesi de olabilirdi. Tahmin etmeye gerek yoktu.
Apartman kapısı açıldı ve Fenyx dışarı fırladı. Fırladığı gibi durdu ve durur durmaz da olduğu yerde iki kere zıpladı. "Ee nereye gidiyoruz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toy Olmayan Yumurta
Science FictionSürpriz yumurtaların paketini sıyırırsan altından çikolata çıkacağı bellidir ama çikolatanın altındaki plastik yumurtadan ne çıkacağı belirsizdir. İstediğin, beklemediğin ya da hiç düşünemediğin bir oyuncak çıkabilir. Eiffel Equinox'a sürpriz yumur...