Tatsız Tatlılar Tadanın Başı Tatsızlıklardan Kurtulamaz

17 4 12
                                    

Ofise nasıl geldiğini hatırlamıyordu. Zihni suyun derinlerine çekilmişken tüm işi onun adına kasları halletmişti. Metroyu kullanmış, merdivenleri tırmanmış ve yürümüştü ancak vücudun kendi başına işlediği o dakikalara dair hiçbir şey hatırlamıyordu.

Yorgunluğunu dahi hatırlamıyordu. Sanki sabahtan beri yaşadığı her şey birer anıydı. Öyle olmasını tercih ederdi ama olmadığını biliyordu. Sanki denildiğinde hiçbir şey hiçbir şeye tam anlamıyla dönüşmezdi. Dönüşmek abartılı bir kelime kalıyordu. Eiffel bir şeyin başka bir şeye benzeyebilmeye eğilim dahi gösteremeyeceğini düşündü.

Mesela Roy iyi bir insan olmaya eğilim dahi göstermeyecekti.

Fakat bu dediğiyle Toyegg'i de zan altında bırakmıyor muydu? Toyegg'in ya da onu başarıya ulaştırmak isteyenlerin de dönüşebilmeye eğilim göstermeyeceği anlamına mı geliyordu düşündükleri.

Bazen istisnalar olabiliyordu ve Eiffel'in de zoru başarması lazımdı. Kazanan değil, istisna olması lazımdı. Kazananlar Cycle ve Cycle gibi olanlardı.

İstisna olmak, onlardan uzak olmak Eiffel için gerçek zafer demekti.

"Gerçekten üzgün görünüyorsun?" dedi karşısındaki ofis koltuğunda oturan Daniel.

Eiffel geriye yaslanmış ve bacak bacak üstüne atmışken Daniel hem sırtını hem başını öne eğmişti.

"Çünkü gerçekten üzgünüm? Olamaz mıyım?"

"Olabilirsin, haklısın da."

"Neden üzgün olduğumu sana söylemedim ki?"

"Bu konuda yalan söylediğini görmedim."

Kimin üzgün olduğu konusunda yalan söyleyebileceğini düşündü ve cevabı beklediğinden hızlı geldi. Melissa'nın sırf ilgi görmek amacıyla nasıl üzgünmüş gibi davrandığına dair birden fazla anı zihninde belirdi. "Söylemiyorum," diye mırıldandı.

"Nasıl geçtiğini anlatmayacak mısın? Mülakatın yani, istemezsen anlatmayabilirsin."

"Daniel, böyle davranmak zorunda değilsin."

Hızla giderken önüne ansızın duvar çıkmış gibi şaşırdı. "Nasıl davranmak zorunda değilim?"

"Her zamankinden farklı, demek istiyorum. Eğer gerçekten yardım etmek istiyorsan ya da iyi hissetmemi istiyorsan bir şey olmamış gibi davran, lütfen."

"Madem öyle istiyorsun... Yani bu anlatmayacağın anlamına mı geliyor?"

"Anlatacak bir şey yok," dedi Eiffel ve gözlerini tavana kaldırdı. "Cynthia ismindeki plastik mankenin teki beni görüşmeye aldı. Tam bir mülakat gibi de değildi, başta nedenini anlamadım, bir şeyler garipti ve neden öyle hissettiğimi en sonda anladım."

"Nedenmiş?"

"Her şeyi Roy ayarlamış. Beni mülakata çağırmalarını ama ne dersem diyeyim beni almamalarını istemiş, işe girmek için bunu şart koşmuş."

"Bu... çılgınca," dedi Daniel ve etrafına baktı. Sağında sessizlik solunda da kimsesizlik onunla bakışmış oldu. "Roy bunu gerçekten istemiş mi?"

"Ne oldu? Şimdi bana inanmamaya mı başladın?"

"İyi hissetmemi istiyorsan normal davranmamı söyleyen sendin, ben her zaman şüpheciydim."

Belki içten içe öyleydi ama Eiffel onun hiç şüpheci bir davranışını görmemişti. "Yapabilir. Bir anda kafasına esmiştir, tam o anda fikir aklına gelmiştir ve ne kadar harika olduğunu düşünüp kesinlikle yapması gerektiğini daha o andan kendine defalarca söylemiştir. Uzun vadeli planlara değil bir anda aklına gelip kısa sürede tamamlayacağı fikirlerin peşinden koşmayı seven biri için uygun bir plan, istek, rica..."

Toy Olmayan YumurtaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin