Her zaman garip bir insandım ama garipliğimle bir sıkıntım olmamıştı. Doktorluk yapamazsın sadece kesip biçmek değil hastalarla ilgilenmen de gerek dediler, haklı olsalar da bilmedikleri şey boş laf hastaya gereken şey değildi. Ben kısa ve öz de kendimi anlatıyordum. Konuşmayınca korkak sandılar , yanıldılar korktuğumdan değil gerek görmediğimden bazen de önemsemediğimden sustum. Ben sustuğumda insanlar konuştuk cevap vermedim , anlamadığımdan değil gerek görecek kadar değer vermediğimden. Öyle bir zaman geldi ki konuşmadan beni anlayan insanlarla tanıştım, beni anladılar bazıları hala hayatımda iken bazıları artık benimle olmasa da onlar için konuştum, duymayacak olsalar da. Ama bana yaşattıkları için beni görmemeyi seçtiği için Mustafa'ya susuyordum şimdi ve sessizliğimin en anlamlı silah olduğunu bu kısacık zamanda tecrübe ettim. Hapishaneden çıktığımızdan beri beni görmek adına adım atan Mustafa'dan kaçışım hem işlerimin yoğunluğu hem de onu ikinci plana koyarak öfkemi dindirmeye çalışmamdandı. Yaşadıklarımı unutmamıştım, mutlaka bir yerde ona olan sevgim affetmem için kapılarımı aralayacaktı ama daha içim soğumamışken olmayacağı için uzak durmak en doğru seçenek olmuştu. Ancak bu kaçışım maalesef ki çok uzun sürmedi. Zekasına hayran olduğum Selma abla bizi bir araya getirmek amacı ile eski dostum Kerim'in de katılacağı bir kutlama hazırlamaya karar verince reddedemeyeceğim bir durum oluşmuştu. O gün derslerimi bitirip Devinlerle kaldığım eve giderken kendime sakin kalmak üzere telkinler veriyor olsam da içim içime sığmıyordu. Uzun bir aradan sonra onu görme düşüncesi bile beni bu hale getirmeye yetmişti. Eve girer girmez bir duş alıp hazırlıklarımı tamamladığımda çalan telefon ile yerimden kalktım. Ahizeyi kaldırdığımda karşımda uzun zamandır sesini duymadığım Zeki bey vardı.
" Hakkı bey eğer hazırsanız sizi on dakika sonra almaya geleceğim."
" Hazırım."
Telefonu kapatırken içimde büyüyen huzursuzluğa küfrettim. Zeki biz hapishanede iken evlenmişti ama yine de ona karşı duyduğum kıskançlığa engel olamıyordum. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp hazırlıklarımı yaparak aşağı indiğimde Zeki bey de yeni gelmişti. Arabaya bindiğimizde ikimizde sessizdik, bu benim için olağan bir durum olsa da Zeki beyin mizacına ters olduğu için gergince bir nefes aldım. Hareketimin ardından bir anda duran araç ile başımı kendisine döndüğümde yüzünde babacan bir gülümseme ile bana bakıyordu.
" Öfkenizi anlıyor ve size hak veriyorum. Umarım sözlerim haddini aşmış olmaz ama ağadan vaz mı geçtiniz?"
" Asla."
" O zaman burnunu sürtüyorsunuz. Bu anlaşılabilir ve haklı bir durum kabul etmeliyim. Sizden kaçmak için yaptıklarını onaylamıyorum. Ama bunca zamandır tanıdığım arkadaşım, patronum Mustafa ağa kendinden beklenmeyecek kadar sabırlı davranıyor. Hapishaneden çıktığınızdan beri doğru düzgün uyumuyor , yemeklerini düzgün yemiyor ve en önemlisi her daim sinirli. Bu durumu ne zaman netleştirmeye niyetlisiniz? Zira aylar oldu ve ikinizin de bu hali hal değil."
Bu konuyu en son konuşmak istediğim kişi Zeki bey olsa da zarif davranışı nedeni ile açıklama gereği duyuyordum. Yaşadıklarımı herkesin bildiğini anlamamam mümkün değildi. Ama tek başıma acı çekmekten sıkılmıştım ,yaşadıklarımı anlamasını beklemese de kendimi olabilecek en kısa cümlelerle anlatmaya çalıştım.
" Mustafa'yı seviyorum ama ona olan güvenim sarsıldı. Beni ve yaşadıklarımı tam anlamı ile anlamadan bu güven tekrar kurulamaz."
Zeki bey gülümseyerek bana anlıyorum dedikten sonra yola kaldığımız yerden devam ettik. Mekana geldiğimizde Zeki bey bana içeri kadar eşilik ettikten sonra sonra ortamda beni ve Mustafa'yı baş başa bırakıp çıktı. Günlerdir doğru düzgün yüzünü görmediğim , hiç bir zaman utanma duygusu ile yaklaşmadığım Mustafa'nın karşısında şu an tir tir titriyordum. Onu her zerremde özlerken öfkemi harlı tutmaya çalışmanın verdiği zorlanma ile yerimde kıpırdandım. Öne düşen başım sevdiğimin sesini duyduğumda elaları ile buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERZENİŞ(TAMAMLANDI)
RomanceFarklıydı, ama herkesin düşündüğü gibi değil o gerçekten farklıydı. Asker bir ailenin tek sivil çocuğu olduğu için değil, imkansızda olsa kendisinden apayrı olan o ela gözlü deve gönül verdiği için. Eğilip bükülmeden , yine de hayatında olmaz dediğ...