SERZENİŞ(TAMAMLANDI)

ATEŞTEN GÖMLEK

       İnsan büyük lokma yemeli ama büyük konuşmamalı. Ne zaman ağzımı açıp büyük laf etsem sözüm bana hançer gibi geri dönerdi. Yaralanmamın üzerinden geçen dört koca gün boyunca beni hiç yalnız bırakmayan Hakkı onun için söylediğim her sözü bana yedirircesine olgun ve dikkatlice benimle ilgilenmiş ama bunu yaparken sesini benden esirgemekle kalmamış aramıza bir de mesafe koymuştu. Yaram kapanmaya yüz tutmuştu ve Hakkı'nın bu gün dikişlerimi kontrol edip benim koğuşa gidip gidemeyeceğime karar vermesi gerekiyordu. Ben bunları düşünürken yatağımın ucunda beliren bedene başımı kaldırdığımda bana gülümseyerek bakan Kerim'i gördüm. Ben de ona kırıkta olsa bir tebessüm sunduğumda yanıma gelip oturdu.

" Ağam iyi gördüm bedenini ama kafan karışık gönlün kırık gibi."

" Kerim özür dilerim."

 Kerim elini omzuma atıp hafifçe sıktı. O beni anlıyordu ve bu nedenle yanıma gelmişti.

" Ağam işine karışmak gibi olmasın ama daha ne kadar savaşacaksın kendinle?"

 Başımı eğdiğim ellerimi Kerim'e uzatıp:

" Bak Kerim benim ellerime bak dışı temiz içi kirli. Söyle bana ben bu ellerle ona nasıl dokunurum." dediğimde Kerim ellerimi avuçlarının arasına alıp:

" Ellerin kirli diyorsun ama istediğin için mi kirli. Hem ona ellerinle değil kalbinle dokun, biliyorum ki o tertemiz." deyip ellerimi kucağıma bıraktıktan sonra konuşmaya devam etti.

" Bak ağam seni anlıyorum laflarını etmek bana hep saçma gelmiştir ve emin ol kimse kimseyi tam olarak anlayamaz. Ama bildiğim bir şey varsa o da senin Hakkı'ya hissettiklerinin  kat be katını Hakkı'nın sana hissettiği. Şu ana kadar olanları kenara koy ve kısacık hayatının kıymetini bil. Yani sevdiğin gibi sevilmenin tadına bak. Gerisini düşünme göç yolda düzelir." 

 Sözlerini bitirip kalktığında bizi izleyen Hakkı'ya gidip sarıldıktan sonra kulağına bir şeyler söyleyip revirden çıktı. Hakkı yanıma gelip karşıma bir sandalye çekerek oturdu.  Gömleğimin düğmelerine ellerini atıp açmaya başladığında parmaklarının değdiği her yer yanmaya başladı. Yavaş yavaş açtığı her düğmede içimi yakan sıcaklık artarken son düğmeyide açıp gömleğimi üzerimden sıyırıp kenara koyduğunda kendimi ilk deneyimini yaşayan bir kız gibi hissediyordum. Ben ilk seferimde bile bu kadar heyecanlanmamıştım. Hakkı devam edip eteklerinden tutuğu fanilamı çıkarırken yüzüme baktı. Onun bakışı ile kollarımı kaldırıp bu bez parçasını çıkarmasına izin vererek gülümsedim.

" Gülme."

" Neden?"

 Başını öne eğdi ama kısa bir süre . Ardından pansuman malzemelerinin olduğu sehpaya dönüp:

" Güzelsin." dedi. Sesindeki titreme başkaları için duyulmaz olsa da ben duymuştum, o da benim kadar heyecanlıydı. Çok yanaşmamaya özen göstererek yaramla ilgilenmeye başladığında dayanamayıp eğilerek belinden kavrayıp vücutlarımızı birleştirdim. Gözlerimi ayırmadığım yüzünü bana kaldırıp baktığında:

" Özür dilerim Hakkı. Seni sevmediğimden değil kirletmeye kıyamadığımdan uzağım. " dediğimde dolan gözleri ile bana bakan Hakkı yüreğimi yakan o sözleri ile beni vurdu.

" Ben sensiz cenneti ne yapayım ben seninle nefes alabiliyorken ."

 Elimi siyah saçlarına geçirip okşarken kırık gönlünü anlatırcasına başını yana çevirdi. Hakkım haklıydı canını yakmıştım ama ben Mustafa ağaydım ve bu zamana kadar verdiğim kararı bozduracak kadar sevdiğim birini bulmuşken bırakmazdım. Canımı yakmamamak için yavaş ama keskin bir hamle ile kollarımdan sıyrılıp yaramla ilgilenmeye başladığında eğilip yüzüne bakmaya çalıştım , izin vermedi. Ben de yüzüme yayılan tebessümle çenesini parmaklarım arasına hapsedip yüzünü görebileceğim bir yüksekliğe çıkardım. Gördüğüm manzara paha biçilmezdi. Hakkı'nın o ifadesiz yüzü afallamış keskin hatlarına şekil veren yanakları kızarmıştı. Gülümsemem yüzümde genişlerken kararımı vermiş olmanın rahatlığı ile Hakkı'yı kendime çekip dudağına ufak bir buse kondurdum. Anında başını çekip geriye çekildi. Eeee... olacak o kadar yaptıklarımdan sonra kollarıma koşacak değildi ya sıra bendeydi. Ve ben kolay kolay elimden kaçmasına izin vermeyecektim. Güzelim istediği kadar naz edebilirdi ama yolları sonunda hep bana ulaşacaktı.:))))