3. Bölüm | korku ve kaçmak

365 329 1.4K
                                    


İyi okumalar <3 siz yorum atınca çok mutlu oluyorum..💘

Kaçmak... Kaçınca huzuru bulacağını zannediyordu. Ama kaçtıkça tüm yollar yangına çıkıyordu. İçindeki çözemediği sırlar bu otele çıkıyordu. Bırakmıyordu peşini ama yüzleşmek istemiyordu. Unutmak daha kolaydı, kolaya kaçıyordu. Bilinçaltı silmişti otelde yaşananları. Kendi gibi bilinçaltı da korkuyordu gerçeklerden. Bilinçaltı sadece bir şeyi unutmuyordu; babasının onu kurtardığını.

Gerçekten öyle miydi? Yoksa kendine gerçekleri söylemekten korktuğu için bilinçaltının uydurduğu bir yalana mı inanıyordu? Korkuları ne zaman derinlerden çıksa, karanlıkta kaybolsa bir yerde oturup saklanıyordu.

Marcel Proust'un dediği gibi; İnsan en çok kaçtığı şeyden asla kurtulamıyor. Kaçınca cesur olduğunu düşünüşüydü bu. Ama hayır, bu sadece korkmaktı.

Babasının silahın önüne atlayıp onu kurtardığını hatırlıyordu. Nereden çıkmıştı, Akgün'ün annesi Begüm? Buna inanmak istemedi. Onu babası kurtarmıştı. Yalan bile olsa bu yalana inanmak istedi. Ama Akgün'ün annesinin kaybolma sebebi babası ile ilgili olabilir miydi?

Otelin kapasının kulpunu tutmuştu. Derin nefesler alıp veriyordu. Bacakları tir tir titriyordu. Akgün, Derin'in sakinleşmesi için sırtını sıvazlıyordu. Çözmeye çalışıyordu Akgün. Yangında ne olmuştu ki onu bu kadar derinden etkilemişti? Gözlerini sımsıkı kapatmıştı şimdi. Beş yıl önceki gibi yine bu kapının önündeydi.

Geçmişe dönme şansı olsa kendisine derdi ki; sakın girme. O an tekrardan bu hataya düşmek istemedi. Kapının kolundan çekti ellerini. Kaçmayı tercih etti. Gerçekler belki ağır gelecekti. Kaçmak daha kolaydı.

Akgün, Derin'in uzaklaştığını fark edince onu cesaretlendirmek istedi. ''Yüzleşmelisin Derin. Seni ne kadar çok korkutuyorsa onların üstüne gitmelisin.'' dedi Akgün.

 ''Hayır. Yapamam.'' diyerek otelin kapının önünden uzaklaşmaya başladı.

Akgün arkadan ona bakıyordu. ''Kaçınca cesur olduğunu düşünüyorsun. Hayır bu sadece korkmak.'' dedi Akgün. Derin'in yüzleşmesini ve bu korkularının son bulmasını istiyordu sadece.

Ablası Berfin her zaman ona 'Korkularından kaçarsan, yenik düşersin' derdi. Akgün, Derin'in arkasından yavaş adımlarla takip ediyordu. Derin bir anda durdu.

''Kaçmak, korkmak değildir Akgün'' dedi.

Akgün ise ''Ama kaçan korkuyor demektir. Sen korkularından kaçtıkça yorulacaksın.'' diyerek karşılık verdi ona.

Derin, Akgün'e döndüğünde, Akgün, Derin'in kızarmış gözleriyle karşılaştı. Yağmur damlası gibi akıyordu yaşlar gözlerinden. Akgün, Derin'e burukça baktı. O an kendine kızmıştı, Neden onunla inatlaştım? Onu bu karanlıktan kurtarmaya çalışırken neden yaraladım?

''Hatırlamak istemiyorum Akgün!'' diye bağırdı Derin.

Üzgün gözlerle baktı karşısındaki ağlayan bedene. ''Tamam. Birlikte kaçalım o zaman.'' dedi, gözlerini ovalayarak Akgün. Usul adımlarla Derin'in yanına gitti. Çok sakindi, sakinliğiyle onu yatıştırmaya çalışıyordu. Kolunu tuttu ve eve doğru yürümeye başladılar.

''Özür dilerim üstüne geldiğim için. Sadece seni rahatlatmaya çalışıyordum.'' sakin bir tonla söylemişti bunları Akgün.

''Biliyorum. Ben çok korkağım. Cesaretim yok. 5 yıldır gerçeklerden kaçarak cesur olduğumu düşündüm.'' dedi, Derin. Akgün cevap veremedi. Eve kadar ağızlarını bıçak bile açamamıştı. İkisinde sessizlik olmuştu. Derin, sessizlikte kaybolmak isterken, Akgün ise Derin'i gerçeklerle boğmak istemedi.

Ev: SinesteziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin