5. bölüm | Yalan

264 308 783
                                    

Merhaba 💜 Umarım iyisinizdir...

Karakterlerin görünüşlerini twitter hesabımdan attım. @melincdy bakmak isterseniz.

Yeni bölümleri oradan duyuruyorum 💜

Kulakları çınlıyordu. Tüm arabaların sesi kulağına tuhaf geliyordu. Nefesini kesiyordu bir şeyler. Beyni durmuştu. Gözleri bulanıklaşmıştı. Bu da neydi? Şu an düşündüğüm şeyler de ne? Babamın katili neden o olsun ki? Çok saçma. Babama para göndermesi gibi bu da saçmaydı. Neden babamı tehdit eden adam Oğuz beyin yanındaydı? diye düşündü.

''Babamı öldüren kişi Oğuz Bulut.'' derken sesi titreyerek çıkmıştı. 

Mehmet, Derin'in dediği şeyden dolayı şaşkınlıkla ona baktı ''Bunu nerden çıkardın?'' diye sordu.

 Derin kitlenmiş gibiydi. İdrak edemiyordu olayı. Selim'i gördüğünde anlamıştı aslında. Ama kabullenemiyordu. Neden Oğuz Bulut babasını öldürsün ki? Bedeni tir tir titrerken ellerini kafasına koydu. Hatırlamıyordu. Düşünüyordu, yoktu. Karanlıktı sadece. Begüm'ün onu kurtarması, ona tutulan silah.. Ona tutulan silah da kimindi? Onu da hatırlamıyordu. Sadece bir gölge vardı. Ama onu tutup babasına karşı tehdit edeni hatırlıyordu. Evet, Selimdi. Babasına sürekli para gönderiyordu. Kürşat ile birlikte. Ama bu da sadece bir teoriydi sonuçta. Elinde kesin bir kanıt yoktu. Düşüncelerinin doğru olduğunu kanıtlaması gerekiyordu. Diğer taraftan babasının nasıl pis bir işle uğraştığı da belliydi oysa. Babasına para gönderen birinin başka bir bahanesi olamazdı. O da tüm bu pis işlerin içinde olmalıydı.

''Yangında gördüğüm adam, Oğuz beyin yanındaydı.'' demişti, titreyerek. Mehmet gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı. Ne diyeceğini bilmiyordu. ''Bak. Bundan emin değiliz.'' diyerek, Derin'in teorisini öldürmeye çalışıyordu.

''Mehmet abi, Allah aşkına yapma. Bu adam yangında gördüğüm adam. Babama her ay para gönderen bir adamın yanında. Nasıl emin olamayız?'' demişti, sinirli bir şekilde. Değişik duygu tepkileri yaşıyordu. Hepsi karmakarışıktı. Üzgündü ve sinirliydi. ''Bu babanın onu öldürdüğünü açıklamaz.'' diyerek ısrar etmişti Mehmet.

''Bunu öğreneceğim Mehmet abi.'' diye fısıldamıştı Mehmet'e. ''Sen de susacaksın. Ben gerçeği öğrenene kadar kimseye bir şey söylemeyeceksin.'' diye devam etti. Mehmet yavaşça Derin'i yerden kaldırdı. ''Üzgünüm Derin. Annen ve birkaç kişi sizi korurken ben seni bu işin içine sürükleyemem. ''

Derin'in kaşları çatılmıştı. Ne demek birkaç kişi sizi korurken? Neyden koruyorlardı ki? Biz kimdik? diye düşünmüştü. Aklı daha çok karışmıştı şimdi. ''Ne? Sen neyden bahsediyorsun? Annemler bizi kimden koruyor ve biz kimiz?'' diye sormuştu. Acilen bunların cevabını öğrenmeliydi yoksa rahat bir nefes alamazdı. Uyuyamazdı bu sorularla. Artık kaçamazdı da. Kaçsa bile bu bilinmezlik onu daha da yıpratacaktı. 

''Bunları açıklayamam ama bilmemen daha iyi.'' demişti Mehmet. Bunu söylemesi bile yanlıştı aslında. Hiç bilmemesi gerekirken neden bahsetmişti? O da paniklemişti. Bazen yetişkinler de ne yapacaklarını bilemiyordu. ''Anneme bahsetme.'' diye uyardı Derin. ''Sen bahsedeceksen ben bahsetmem. Ama eğer söylemeyeceksen bu düşünceni söylemek zorundayım.'' diyerek Derin'in ona olan uyarısına tepki göstermişti Mehmet. Mine'den bir şey saklayamazdı.

Derin pastanenin önündeki masalardan birine oturmuş gelip geçen insanları izliyordu. Düşüncelerinden uzaklaşmak için giydikleri kıyafetlere bakıyordu. Renklerine bakıyordu. Ama düşüncelerinden uzaklaşamıyordu. Akgün stüdyodan Derin'i kaygılı bir şekilde izliyordu. AVMde olayların kötü geçtiğini duymuştu. Ama bu onunla ilgili değildi. Onun dalgınlığının sebebi başkaydı. Moralinin bozuk olduğunu belli etmemeye çalışıyordu Derin. Ama yüz kilometre öteden bile yüzünün asık olduğu anlaşılırdı. Akgün stüdyonun çekmecesinden bir lolipop aldı. Derin'in en sevdiğiydi; Elmalı.

Ev: SinesteziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin