Bu üçtü. Üç kez silah ile karşı karşıya gelmişti. İlk kez karşılaştığında çok korkmuştu. O zaman 17 yaşındaydı. Düşünürdü hep; insanlar 17 yaşlarında ilk aşkıyla, hayaliyle tanışır. Ben ise ölüm ile tanışmıştım.
En büyük korkuları ölüm, ateş ve silah olmuştu. Hep onlardan kaçardı. Korktuğumuz ve kaçtığımız şeyler her zaman burnumuzun dibinde biterdi.
Silahla ilk 17 yaşında tanışmıştı, 22 yaşında ise iki kez karşılaşmıştı. Bu karşılaşmaların ilki kendi sinirinden olmuştu. İkincisiyse merakındandı. Acaba bir daha karşılaşır mıydı silahla?
Üçü korkulu gözlerle kapıdaki silüete baktılar. "Hala" dedi Akgün, korku dolu bir sesle. Akgün sesli bir nefes bıraktı. Rahatladı halasını görünce. Oya çatık kaşlarını normal haline getirip elindeki silahı çantasına koydu. ''Hala?'' diye tekrar etti Akgün.
Derin asık suratla ''Halası da varmış'' dedi.
Oya kapıyı kapatıp masanın önündeki sandalyelerin birine oturdu. Akgün, Derin ve Aras çömeldikleri yerden kalktılar. ''Burada ajan gibi tanımadığım insanlarla ne işin var senin Akgün?'' diyerek hesap sordu Oya.
Akgün gözlerini odanın içinde gezdirdi. Direkt babasından intikam almak isteyen bir arkadaşı, sevdiği kız olduğunu söyleyemezdi. ''Hala araştırmam gereken bir şeyler vardı.'' dedi Akgün.
'' Babanın kasasındaki belgeleri karıştırarak mı?'' diye imalı bir ses tonuyla sordu Oya. Akgün halasının oturduğu sandalye önündeki küçük orta sehpaya oturdu. '' Özür dilerim. Lütfen babama haber verme.'' dedi
Oya kasılan yüzünü rahatlattı ve yumuşak bir ses tonuyla konuştu ''Ya güvenlikten haberi o alsaydı?''
''Ne haberi?'' diye sordu Akgün. Üçünün de kaşları çatılmıştı. Güvenliğin haberi olmaması gerekiyordu. Aras ve Derin kasanın önünden ayrılıp Oya'nın yanına geçtiler. Oya, Akgün'ün elindeki belgeleri alıp kasaya koyarken konuşmaya başladı. ''Güvenlik şirketi. Kameraların çalışmadığını söyledi. Polis gönderecekti. Oğuz'a ulaşamamışlar o yüzden beni aradılar.'' Oya, Derin'in yüzünü çatık kaşlarla inceledikten sonra elindeki belge dikkatini çekmişti. Onu almaya Derin'in yanına giderken kasaya bağlı aleti gördü. Kasadan aleti alıp yere atarak ayağıyla ezdi. Derin'in elindeki belgeleri alıp içeriğine bakınca yutkundu. Üçüne eksiklenerek baktı.
''Güvenlik kameralarının donuk olması lazımdı Sancar..'' diye sinirlendi Aras.
''Babam nerde ki? Genellikle telefonuna hemen cevap verir.'' diye sordu halasına Akgün. Oya omuzlarını silkti. ''Şimdi sen, Aras ve bu kız?'' dediğinin ardından Derin'in yüzüne uzun uzun baktı. ''Tanıdık geliyor siması. Neyse çıkaramadım. Neden ajanlık oynuyordunuz?'' diye devam etti Oya. Üçü utanıp birbirlerine baktılar. Üçü de cevap veremedi.
''Eee hadi. Sizin anlatmanızı bekleyerek zamanımı harcayamam. Geçen her boş dakikam cildimde bir kırışıklığa sebep oluyo.'' dedi Oya. Çantasından aynasına çıkardı ve yüzüne bakmaya başladı.
'' Neden kırışıklığa sebep olsun ki?'' diye sordu Derin. Bilmiyordu ki Oya cildine düşkün biriydi.
'' Konuşabiliyormuşsun. Ben seni suskun bir şey sanmıştım.'' dedi Oya, Derin'e.
Aras gülerek cevap verdi. ''Yok. Oya ablacım ya, ne yaptın sen. Çirkefin teki bu. Suskun suskun oturduğuna bakma. Yakalanınca utandı.''
Oya tek kaşını kaldırdı ''Keşke onun utanmasından sen de birazcık nasibini alsan be Aras.'' dedi. Aras'a kısık gözlerle bakıp Derin'e döndü. ''Neyse tatlım cevap vereyim. Cildime şuan bakım yapmam lazımdı. Cilt yogası yapmam gerekirdi. Şu halime bak Oğuz kendi işine bakmadığı için bir kırışığım olacak.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev: Sinestezi
Teen FictionSeni yazdım bu şarkıya. Etrafında dönen melodileri döktüm bestelerime. Bana hissettirdiğin rengi çizdim kağıda. Sen benim mavim ve melodimsin Derin'im... ⌂⌂ Sadece babalarımızın yaptıkları kötülükleri düzeltmek istedim. Neden bunun bedeli ağır oluyo...